Zeytinliklere Yapılan Saldırı Protesto Edildi
Zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını öngören kanun teklifinin yasalaşmasının ardından İkizköy Akbelen Ormanı çevresindeki zeytinliklerin sökülmesi Ankara'da protesto edildi. Protestocular adına konuşan Gökçe Gürel, konuya ilişkin, “Kömürün zehir dumanı için bir kez daha zeytin ağacının barış yüklü dalları kırıldı, yaşamın safında duranların hayatları ve emekleri göz ardı edildi. İnsan, hayvan ve diğer tüm türlerin binlerce yıldır ev dediği bu coğrafyayı rant uğruna yok etmeye hazır olanların baskıları, bu korkunç işgale ve bu işgale izin veren 7554 sayılı torba kanuna karşı mücadelemizi durdurmaya yetmeyecek” dedi.
(ANKARA) - Zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını öngören kanun teklifinin yasalaşmasının ardından İkizköy Akbelen Ormanı çevresindeki zeytinliklerin sökülmesi Ankara'da protesto edildi. Protestocular adına konuşan Gökçe Gürel, konuya ilişkin, "Kömürün zehir dumanı için bir kez daha zeytin ağacının barış yüklü dalları kırıldı, yaşamın safında duranların hayatları ve emekleri göz ardı edildi. İnsan, hayvan ve diğer tüm türlerin binlerce yıldır ev dediği bu coğrafyayı rant uğruna yok etmeye hazır olanların baskıları, bu korkunç işgale ve bu işgale izin veren 7554 sayılı torba kanuna karşı mücadelemizi durdurmaya yetmeyecek" dedi.
Zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını öngören ve kamuoyunda 'süper izin' olarak anılan 'maden yasası'nın TBMM'de kabul edilmişti. Zeytinliklerin kesilmesi, bölgedeki termik santralların sahibi YK Enerji'nin ortaklarından IC Holding'in Ankara'daki binası önünde protesto edilerek, "Havama, suyuma, toprağıma dokunma", "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz", "Yaşasın zeytin kardeşliği" sloganları atıldı.
Konuya ilişkin açıklama yapan Gürel, şunları söyledi:
"Tüm türler için eşit ve özgür bir yaşamı savunan ekoloji aktivistleri olarak bugün burada rant uğruna yaşamın feda edilmesinin önünü açan 7554 sayılı işgal yasasına ve sırtını bu yasaya dayayanların İkizköy Akbelen Ormanı çevresindeki zeytin ağaçlarını dalları meyve yüklüyken sökmeye başlamasına karşı bir kez daha sesimizi yükseltmek için toplandık.
"Halkın haklı mücadelesi kanunsuz gözaltılarla durdurulmaya çalışıldı"
Dün sabah saatlerinde bizler, Zehra ninemizi kaybetmiş olmanın gerçeğiyle yeni yeni yüzleşirken, İkizköy Akbelen Ormanı yakınlarındaki zeytinliklere kepçelerin girdiği haberini aldık. Gündelik yaşamımızın, kültürümüzün ve insanlık bilincinin vazgeçilmez bir parçası olan zeytin ağaçlarından vazgeçilmeyeceğinin bilincinde olan muktedirler, yaşamın yanında olanların direnişini engellemek için Akbelen'in bütün dağlarını jandarmalarla kuşatmış olsa da yerel halkı ait oldukları zeytinliklere ulaşmaktan alıkoyamadılar. Halkın haklı mücadelesi kanunsuz gözaltılarla durdurulmaya çalışıldı. Kömürün zehir dumanı için bir kez daha zeytin ağacının barış yüklü dalları kırıldı, yaşamın safında duranların hayatları ve emekleri göz ardı edildi. İnsan, hayvan ve diğer tüm türlerin binlerce yıldır ev dediği bu coğrafyayı rant uğruna yok etmeye hazır olanların baskıları, bu korkunç işgale ve bu işgale izin veren 7554 sayılı torba kanuna karşı mücadelemizi durdurmaya yetmeyecek.
"Biz zeytinimizi de toprağımızı da vermeyeceğiz"
Bizler, zeytin ağaçlarımızdan, yaşamdan ve toprağımızdan vazgeçmeyeceğiz. Yaşamın safındakiler olarak dün İkizköyde, bugün burada gösterdiğimiz iradeyi, yarın sabah saat 10: 30'da Anayasa Mahkemesi önünde daha da güçlü bir biçimde yineleyeceğiz. Sömürü madenciliğinin eli kanlı patronları kahvaltılarında kömür yemeye hazır olsa da, biz zeytinimizi de toprağımızı da vermeyeceğiz."
"Ekolojik yaşamın yok edilmesine sonuna kadar karşı duracağız"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, konuya ilişkin ANKA Haber Ajansı'na şunları söyledi:
"Bu yasa ile, halkımızın bütün yaşam kaynakları, şirketler tarafından yağmalanıyor. ve maalesef devlet de burada bu yağmaya önayak oluyor. Biz bu yasaya karşıyız. Ülkemizin madenler tarafından yağmalanmasına, sularımızın zehirlenmesine, toprağımızın zehirlenmesine ve çocuklarımızın, neslimizin geleceğinin yok edilmesine; ekolojik yaşamın yok edilmesine sonuna kadar karşı duracağız. Bütün yağmalarda, maden şirketlerinin ruhsat almasında ve su gibi çok önemli yaşam kaynaklarımızın madenler tarafından tüketilmesi ve kirletilmesine karşı olduk. Yarın Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz bu yasayı ve diğer muhalefet partileriyle birlikte Cumhuriyet Halk Partisi olarak yaşamın yanında, halkımızın yanında durmaya devam edeceğiz. Bu yasa büyük bir yağmadır. Anadolu'nun madenciler tarafından, maden çeteleri tarafından yağmalanması anlamına gelir ve sadece bugün için değil, bundan sonraki yüzyıllar sürecek yaşam döngüsünün de zehirlenmesi anlamına gelecek. O yüzden biz buna sonuna kadar karşıyız."
"Bu baskılar, bizi yıldıramayacak olan baskılar"
Üniversite öğrencisi Medine Açıkgöz ise şöyle konuştu:
"Bugün burada aslında Akbelen'de son kalan zeytinliklerin de katledilmesine karşı ses çıkarmak için buluştuk. Özellikle bu son doğaya yönelik saldırılarda doğa savunucularının da gözaltına alındığını, tutuklandığını, bu baskının da devam ettiğini biliyoruz. Ne zaman ki bir toplumsal hareket, sistemin çelişkilerini ifşa ettiğinde, bunlara dokunduğunda çeşitli baskılarla kaşılaştığını biliyoruz. Bu yüzden de bu baskılar; aslında bizim beklediğimiz, bizi yıldıramayacak olan baskılar.
"Toprağı zehirleyen bizim yiyeceklerimizi de zehirliyor"
Özellikle bir üniversite öğrencisi olarak, yaşam alanlarımıza yönelik saldırılar bizim barınma hakkımızı gasp ediyor ve biz aslında hayatımızı kaybettiğimiz, çok yetersiz koşullarda olan yurtlarda kalmak zorunda kalıyoruz. Buralarda bazen, örneğin asansör kazasında hayatımızı bile kaybedebiliyoruz. ya da örneğin, bizim suyumuz, gıdamız, havamız, aslında biz bunları soluyoruz, bunlardan besleniyoruz. Toprağı zehirleyen bizim yiyeceklerimizi de zehirliyor. Biz de üniversite öğrencileri olarak buralardan besleniyoruz. Zehirli gıdaları hem de fahiş fiyatlara satın almış oluyoruz. Dolayısıyla bu doğrudan üniversite öğrencilerinin de, bütün bir gençliğin de mücadelesidir. Gençler olarak da çevre hareketini sahiplenmemiz gerekiyor."