Akademi ve sinema "çevre" gündemiyle buluşacak
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Şişli Belediyesinin katkılarıyla 26 Kasım-2 Aralık'ta gerçekleştirilecek 11. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nde "Herkes İçin Çevre Adaleti" konusu akademik ve sinema sanatı perspektifinden farklı boyutlarıyla ele alınacak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Şişli Belediyesinin katkılarıyla 26 Kasım-2 Aralık'ta gerçekleştirilecek 11. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nde "Herkes İçin Çevre Adaleti" konusu akademik ve sinema sanatı perspektifinden farklı boyutlarıyla ele alınacak.
Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer, AA muhabirinin bu yıl "Herkes İçin Çevre Adaleti" temasıyla düzenlenen festivale ilişkin sorularını yanıtladı.
Festivalin 11 yıldır "darbelerle yüzleşme", "suça sürüklenen çocuklar", "kadına yönelik şiddet", "mülteci" gibi alanlardaki adalet sorunlarını gündeme taşıdığını dile getiren Sözüer, dünyanın iklim krizinin yarattığı önemli sorunlarla karşı karşıya kaldığını ve sorunlardan kaynaklanan etkilerin insanlar, hayvanlar, toprak, hava üzerinde görüldüğünü belirterek, bu yıl "Herkes için Çevre Adaleti" temasını seçtiklerini anlattı.
Sözüer, festivalin temel özelliğini "sinema ve bilim dünyasını bir araya getirmek" şeklinde açıklarken, akademik programa ilişkin şu bilgileri verdi:
"Sinema bölümünde adaletle ilgili filmler gösterime girerken, akademik bölümde ise o yılın konusuyla ilgili tartışmalar yapılıyor. Bu yıl konumuz 'Herkes İçin Çevre Adaleti' olduğu için akademik programda çevre hukuku, çevrenin korunmasıyla ilgili hemen her konuya adalet perspektifinden bakan tartışmalara yer veriyoruz. Anayasalarda, uluslararası insan hakları belgelerinde çevre hakkı nasıl düzenlenmiş? Çevre hakkı hayata geçebiliyor mu? Çevreyi bir hak süjesi olarak görebilir miyiz? Adil bir dünyada çevrenin de hakkı diyebilir miyiz? Bunları masaya yatıracağız ve çevreyi bir hak süjesi yapma yolunda nasıl adımlar atabileceğimizi tartışacağız."
Çevrenin korunması bakımından devletlerin önemli sorumluluk ve yükümlülükleri olduğuna işaret eden Sözüer, şunları anlattı:
"Paris İklim Anlaşması, Glasgow'daki son toplantı bunlara örnek olabilir, ancak bu toplantılarda yapılanlar gerçekten dünyamızdaki iklim krizini ve sorunları çözebilecek mi? Devletlerin çok ağır sorunları var ve devletler ikilem içerisinde; 'Hem sürdürülebilir bir gelişme, büyüme sağlamalıyız hem de çevreyi korumalıyız.' Bu denge bakımından büyük tartışma var. Sanayileşmiş ülkeler zenginleşmişler, arkadan gelen ülkeler 'Siz dünyayı kirlettiniz, zengin oldunuz, bize de dünyamız temiz olmalı, siz fazla büyümeyin diyorsunuz.' diyor. Günlük hayatımızı hiç değiştirmeden hiçbir şeyden vazgeçmeden dünyadaki çevre sorunları çözülebilir mi? Temel soru burada; nelerden vazgeçmeliyiz? Bunun üzerinde duracağız. Belki de çok şeyden vazgeçmeliyiz. Biz vazgeçmezsek, gelecek nesillere yaşanılabilir bir dünya kalmayacak. Bu nedenle devletler, siyasetçiler, sivil toplum acil olarak 'Bu böyle gitmez? Nasıl sürdürülebilir?' sorusuna çok ciddi cevap vermeli. Bu hayatı, bu kadar tüketerek, böyle üreterek sürdüremeyeceğimiz ortaya çıktı çünkü dünyada kaynaklar sınırlı. Bunların yarattığı adalet problemlerini masaya yatıracağız."
Programda ele alınacak konular
Prof. Dr. Adem Sözüer, çevrenin korunması için ekonomi başta olmak üzere birçok politikanın gözden geçirilmesi gerektiğine işaret ederek, şu görüşleri dile getirdi:
"Çevreye karşı öyle saldırılar var ki bunların da ceza hukuku yoluyla korunması şart. Türk Ceza Hukuku Reformu'nda çevre, özel korunması gereken bir değer olarak kabul edilmiştir. Havayı, toprağı, suyu kasten kirletmeye çok ciddi cezalar getirilmiştir. Özellikle ülkemizde çok sık tartışma konusu olan gürültü meselesi var. Gürültü de özel olarak belli bir düzeye geldiği zaman cezalandırılan bir davranıştır. Çevreye yönelik her kirletici davranış, her zaman suç olmayabilir ama bunun yanında kabahat dediğimiz idari para cezaları da olabilir."
Kanunlarda çevreyi korumaya yönelik çok ağır yaptırımlar bulunduğunu belirten Sözüer, "Ormanlar bazen kasten bazen dikkatsizlikle yakılıyor. En küçük ağacı kesmenin bile ülkemizde çok ciddi cezaları var. Ormanları yakmak, hele bu örgüt suçu olursa, müebbet hapse kadar varan cezaları var. Ormanlarımızı korumak için Anayasa'ya özel bir düzenleme koymuşuz, bu suçları affetmeyelim diye. Maalesef ülkemizde çevrenin korunmasına ilişkin ciddi yaptırımlar olmasına rağmen bunlar hayata geçmiyor." ifadelerini kullandı.
Sözüer, çevreye karşı işlenen suçların sadece bireysel olmadığını, örgütsel suçların da bulunduğunu kaydederek, "Sadece terör amaçlı suçlar da değil. İllegal çöp ticareti gibi çevreye yönelik pek çok suç aynı zamanda organize suçluluk şeklinde işlenmektedir. Bunlara karşı da kanunlarımızda ciddi yaptırımlar var. 'Herkes İçin Çevre Adaleti' programımızda bu konular da tartışılacak." dedi.
Uzun metrajlı ve kısa filmler festivalde gösterilecek
Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer, 25 Kasım'daki festival açılışının Çinli yönetmen Cao Jinling'in yönettiği "Anima" filmiyle yapılacağını dile getirerek, festivaldeki toplam 43 uzun ve kısa metrajlı film ve belgeselin 26 Kasım'dan itibaren Kadıköy Sineması ve Beyoğlu Atlas 1948'de gösterileceğini bildirdi.
Festival kapsamında "Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması" ve "Altın Terazi Kısa Metraj Film Yarışması"nın yapıldığını hatırlatan Sözüer, "Gösterim programlarımıza gençlerden çok ilgi var. Bu nedenle gençlerin de katıldığı bir jüri oluşturduk. Yarışma jürilerimizin yanı sıra üniversite öğrencilerimizden bir öğrenci jürimiz de var." dedi.
Sözüer, VisionIST Endüstri Günleri'nde sinema sektörüne ilişkin seminerler düzenleneceğini belirterek, "Akademik Onur Ödülü"nün Sargun Ali Tont'a, "Sinema Onur Ödülü"nün Reis Çelik'e ve "Sinemaya Katkı Ödülü"nün Hülya Uçansu'ya verileceğini bildirdi.
Festival Başkanı Adem Sözüer, şöyle devam etti:
"Bu yıl Türkiye'de ve dünyada ses getiren Afgan yönetmen Sahra Karimi daha önce de bir kez konuğumuz olmuştu. Bu yıl Sahra Karimi'ye de Afgan kadınların Afganistan'daki direnişine yaptığı katkı nedeniyle bir onur ödül veriyoruz. Karimi'nin oradaki çatışma ortamından son anda büyük bir tehlike altındayken Afganistan'dan çıkıp başka bir ülkeye gitmesini filmlere konu olacak bir öyküsü var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin katkılarını unutmamamız lazım. Sahra Karimi gerçekten sadece sinemacılığıyla değil, Afgan kadınları, kadın hakları ve insan hakları direnişinde gösterdiği katkılar için bu sene ödüle layık görüldü."
Herkese açık akademik programın İstanbul Üniversitesi Doktora Salonu'nda düzenleneceğini bildiren Sözüer, "Tüm İstanbulluları, tüm adalet yolcularını, sinema, sanat ve bilim şenliğine davet ediyoruz." diye konuştu.
Festivalde her yıl akademik program İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde düzenleniyor. "Herkes İçin Çevre Adaleti" teması ile bu yıl katılımcılar, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde uzaktan ve yüz yüze 18 oturum eşliğinde ağırlanacak.
Biletler satışta
11. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali 26 Kasım-2 Aralık'ta düzenlenecek.
Gösterimleri, Beyoğlu Atlas 1948 ve Kadıköy Sineması'nda yapılacak festival filmlerinin biletleri, Biletix üzerinden satışa sunuldu. Filmlerin gündüz gösterim ücreti 5 lira, 19.00 ve 21.15 gösterim ücreti 10 lira olarak belirlenirken, tüm gösterimler için öğrenci bilet ücreti 5 lira olacak.