AK Parti TBMM Grup Toplantısı
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi her alanda kıyasıya eleştiren AB'nin, artık terörle muhabbetini de masaya yatırmak, bunun özeleştirisini yapmak ve sorgulamak zorunda olduğunu belirterek, "Bugün bize, yarın"...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi her alanda kıyasıya eleştiren AB'nin, artık terörle muhabbetini de masaya yatırmak, bunun özeleştirisini yapmak ve sorgulamak zorunda olduğunu belirterek, "Bugün bize, yarın kesinlikle bumerang gibi onlara dönecektir. Bunun altından da kalkamayacaklardır, çünkü iş işten geçmiş olacaktır. Ne 54 yıldır sudan bahanelerle kapıda bekletilmeye ne de teröre gösterilen müsamahaya hiç tahammülümüz kalmadı" dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, geçen haftaki yurt içi ve yurt dışı temasları hakkında bilgi verdi.
Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya'ya yaptığı ziyaretler nedeniyle geçen hafta grup toplantısını yapamadıklarını anımsatan Erdoğan, 30 Ocak'tan bugüne kadar gerçekleştirdiği temasları anlattı.
Lübnan Başbakan'ını Ankara'da ağırladıklarını ifade eden Erdoğan, ikili ve heyetler arası görüşmelerde, iki ülke arasındaki sorunları ve bölgesel konuları ele aldıklarını anımsattı.
Erdoğan, 31 Ocak'ta valiler toplantısını yaptıklarını, 1 Şubat'ta İstanbul'da gerçekleştirdikleri toplu açılış töreniyle 486 yeni ambülansı ülke genelinde hizmete soktuklarını dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, 2002'de 112 kapsamında çalışan ambülans sayısının 617 iken, bugün 81 ilde 2 bin 928'e ulaştığını bildirdi.
Kar, çığ demeden, en ücra yaylaya, mecraya ulaştıklarını vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin şimdi 4 tane deniz ambülansı, 14 helikopteri, 4 jet ambülansının bulunduğunu; yurt içi ve dışında ihtiyaç sahiplerini, en kısa sürede hiçbir engel tanımadan hastanelere taşıdıklarını kaydetti. Erdoğan, şehir içinde ortalama ilk 10 dakikada, şehir dışında ortalama ilk 30 dakikada hastalara ulaşır hale geldiklerini ifade etti.
Erdoğan, gelişmiş ülkelere gittiklerinde, 24 saat siren sesi duyup, insana verilen değeri, önemi görüp, gıpta ederken, şimdi sosyal, büyük devlet olmanın, insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışının gereği olarak artık 24 saat vatandaşın ayağına sağlık hizmeti götürdüklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan, eski ve yeni Sağlık Bakanlarına, bu hayırlı hizmeti milletle buluşturduğu için şükranlarını dile getirdi.
Erdoğan, geçen hafta Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya'daki temaslarına değinerek, bu ülkelerin Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakanları ile görüştüğünü anlattı.
Bölge milletvekilleriyle yaptığı toplantılara da işaret eden Erdoğan, geriye kalan 4 coğrafi bölge milletvekilleriyle de bu toplantıları sürdüreceklerini, daha sonra dönerli şekilde bunlara devam edeceklerini bildirdi.
Erdoğan, geçen hafta sonu İstanbul ve Kayseri'deki temaslarına da değindi.
-"Saldırıyı yapan çok kısa sürede ortaya çıkarıldı"-
Erdoğan, AB ülkeleri büyükelçileriyle, dün Ankara'da geleneksel hale gelen yemekli toplantı gerçekleştirdiğini, bunun bir çalışma toplantısı olduğunu belirtti.
AB konusunun, hafta içinde yoğun şekilde ülke gündeminde olduğunu ifade eden Erdoğan, "Gerek 3 Avrupa ülkesine yaptığımız resmi ziyareti, gerek büyükelçilerle yaptığımız toplantı, gerekse küresel finans krizinin Avrupa ülkelerindeki etkisi, AB konusunu bir kez daha gündemimizin ilk sıralarına taşıdı. Ancak AB konusunu, geçen hafta gündemin ilk sıralarına taşıyan tatsız bir hadise yaşadık. 1 Şubat'ta üzerinde bomba düzeneği yerleştirmiş bir terörist, ABD Büyükelçiliği'nin kapısında düzeneği patlatarak, özel güvenlik görevlisini maalesef şehit etti. O anda orada bulunan bir gazeteci kardeşimiz Didem Tuncay, bu olayda yaralandı. Saldırıda hayatını kaybeden şehidimiz Mustafa Akarsu kardeşime bir kez daha Allah'tan niyaz ediyor, ailesine başsağlıği diliyorum. Hızla iyileşmekte olan Didem Tuncay kardeşimize de bir kez daha geçmiş olsun, acil şifa temennilerimi iletiyorum" diye konuştu.
Erdoğan, emniyet ve istihbarat birimlerinin hassas şekilde çalışmaları sonucunda, saldırı yapan kişi ve arkasındaki örgütün, çok kısa sürede ortaya çıkarıldığını kaydetti.
Erdoğan, saldırganın 2001'de hastalığı gerekçesiyle tahliye edildiğini, Türkiye'den AB ülkelerine geçtiğini, AB ülkelerindeki temasları sonucunda talep edilmesine rağmen verilmediğini, elini kolunu sallayarak serbestçe dolaştığını, AB ülkelerinden tekrar Türkiye'ye geçerek saldırıyı gerçekleştirdiğinin ortaya çıkarıldığını söyledi.
-"Bu muhabbet daha ne kadar devam edecek-"-
Gerek ziyaret ettiği AB ülkeleri, gerekse yurt içinde bu vesileyle AB'ye yöneltiği soruyu yineleyen Erdoğan, "Yahu, bu muhabbet nedir- Avrupa ülkeleri ile terör, teröristler arasındaki bu muhabbet, bunun bunun anlamı nedir- Bunu bize bir açıklayın, bir ifade edin. Acaba bu muhabbet daha ne kadar devam edecek-" diye sordu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir taraftan bu örgütü, terör örgütü olarak ilan edeceksin ama terör örgütü olarak ilan ettiğin bu örgüte karşı herhangi bir yaptırım uygulamayacaksın. Acaba, Avrupa ülkelerinde dernek, vakıf, kültür merkezi, gazete, dergi, televizyon adı altında Türkiye'ye yönelik bu kalleşçe saldırılara daha ne kadar göz yumacaksınız- Katillerin ellerini kollarını sallayarak dolaşmasına, terör örgütlerinin dilediği gibi haraç toplamasına, finansman sağlamasına daha ne kadar müsamaha edeceksiniz- Bunları belgeleriyle önlerine koyduğumuzda, bize ne diyorlar biliyor musunuz; özgürlük, hukuk, demokrasi. Bu nasıl özgürlük anlayışıdır ki Türkiye'de kalleşçe masum insanları katletmeyi mazur görüyor- Bu nasıl bir hukuk anlayışıdır ki katillere kol kanat gerebiliyor- Bu nasıl demokrasi ki üzerine bomba düzeneği bağlayıp, kalabalıkların ortasında patlatmaya göz yumabiliyor-
Şu anda yarıdan fazlası Almanya'da olmak üzere 408 terör suçlusuyla ilgili iade talebimiz, tamamen sudan bahanelerle reddedilmiş durumdadır. Bir kaç örnek vereceğim: 1998'de Denizli Tavas'ta, bir grup terörist gasp eylemi yapıyor, ardından 2 eve zorla girip, güvenlik güçleriyle çatışıyor. Bu çatışmada bir erimiz şehit oluyor, astsubayımız ağır yaralanıyor. Teröristlerden biri Avrupa'da tespit ediliyor, tutuklanıyor ama Almanya'nın girişimiyle bu terörist serbest bırakılıyor, özgürce dolaşıyor. Teröristin 7 yaşında oğlu olduğu, mağdur olduğunu ifade edip, bununla kamuoyu oluşturup, bu azılı, eli kanlı canileri bağırlarına basıyorlar. 2011'de Şırnak'ta bir dershaneye bomba yerleştiren bir başka şahıs, AB ülkesinde tespit ediliyor, iadesi isteniyor ama bu ülkenin interpolü yazılarımıza cevap verme zahmetine bile katlanmıyor. İstanbul'da silahlı soygunlar gerçekleştiren bir terör örgütü mensubu, kırmızı bültenle aranıyor, nerede olduğu, ne yaptığı biliniyor, iadesi isteniyor ama cevap yok. Paris'te öldürülen terörist de kırmızı bültenle aranıyordu. Defalarca çeşitli AB ülkelerinden iadesi talep edildi ama yazılarımıza cevap dahil verilmedi.
Bizi her alanda kıyasıya eleştiren AB, artık terörle bu muhabbetini de masaya yatırmak, bunun özeleştirisini yapmak, bunu sorgulamak zorundadır. Bugün bize, yarın kesinlikle bumerang gibi onlara dönecektir. Bunun altından da kalkamayacaklardır, çünkü iş işten geçmiş olacaktır.
AB büyükelçilerine de ifade ettim. Biz Türkiye olarak üyelik için başvurduğumuz günden beri Türkiye'yi eleştiriyor, kriterleri karşılamıyor olmakla hep bizi itham ettiler. 1959'dan beri yaşanan demokrasiye yönelik müdahalelerdeki dış dinamikleri kimse konuşmuyor. Terörle mücadeleden kaynaklanan kasıtlı ya kayıtsız ve kasıtsız çeşitli yanlışları dillerine dolayanlar, teröre verdikleri desteği, teröre gösterdiği müsamahayı hiç konuşmuyorlar. Bizim buna tahammülümüz kalmamıştır. Ne 54 yıldır sudan bahanelerle kapıda bekletilmeye ne de teröre gösterilen müsamahaya hiç tahammülümüz kalmadı. Şu anda siyasi engellemeler kalksa biz 12 ayda 10 faslı, 18 ayda 15 faslı açabilecek durumdayız. AB engel çıkarıyor diye biz yerimizde saymıyoruz. Türkiye olarak tüm kurumlarımız, AB standartlarında, hatta standardın da üzerindedir. Reformlarımızı, düzenlemelerimizi kararlılıkla yerine getiriyoruz. Çünkü nerede, neyin olduğunu gayet iyi biliyoruz. Buna göre adımlarımızı atıyoruz. Bizim istikametimiz bellidir, çok ama çok nettir. Bin yıldır olduğu gibi biz doğudan batıya akmaya devam ederiz. Mecramızın önüne engel çıkarsa mecra değiştirir, ama istikamet değiştirmeden yolumuzda kararlılıkla yürürüz. "
(Sürecek)
Muhabir: Meltem Yılmaz
Yayıncı: Sefa Salantur - TBMM