AK Parti Grup Başkanvekili Muş: "Gensoruyla 2 Hükümet, 2 Bakan Düşürülmüş"
KADİR KARAKUŞ - AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş, "CHP bu sistem ile çok çalışmak zorunda.
HATİCE ÖZDEMİR - KADİR KARAKUŞ - AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş, "CHP bu sistem ile çok çalışmak zorunda. Böyle alışmış 'yüzde 25 alayım, birşey olursa kıyısından kenarından iktidara gelirim' diyor. Derdi bu CHP'nin. Bu sistem sizi çalışmaya zorlar, çalışacaksınız, çok çalışmanız lazım. Toplumun tamamından oy alacak şekilde politikalarınızı geliştirmeniz lazım. Bu nedenle kutuplaşma olmaz." dedi.
Muş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'deki mevcut sistemde yetkilerin bir kısmı başbakanda, bir kısmının da cumhurbaşkanında olması nedeniyle dönem dönem ikili arasında gerginlikler yaşandığını ve bu gerginliklerin devlet krizlerine dönüştüğünü söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinden örnekler veren Muş, 1937 yılında, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ile dönemin Başbakanı İsmet İnönü arasında anlaşamadıkları bir konu yaşandığını ve bu tartışma nedeniyle İsmet İnönü'nün başbakanlıktan istifa ettiğini anımsattı. İsmet İnönü'nün de cumhurbaşkanlığı döneminde Başbakan Recep Peker ile anlaşmazlık yaşadığı için Peker'in istifa etmek zorunda kaldığını anlatan Muş, 1977 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ile Başbakan Süleyman Demirel arasında Kara Kuvvetleri Komutanı'nın atanması noktasında sorun yaşandığını belirtti.
1991 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile kendisine çok yakın bir isim olarak bilinen dönemin Başbakanı Yıldırım Akbulut arasında, 1992 yılında Turgut Özal ile Süleyman Demirel arasında, Demirel ile de Tansu Çiller arasında anlaşmazlıkların yaşandığını dile getiren Muş, son olarak Ahmet Necdet Sezer ile Bülent Ecevit arasında anayasa kitabının fırlatılması hadisesinin yaşandığını kaydetti. Bu gerginliğin piyasalara yansıdığını ve 2001 krizinin patlak verdiğini anlatan Muş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2001 krizi sonrası batan bankalar oldu ve krizin faturası 637,6 milyar lira, eski parayla 637,6 katrilyon. Kim ödedi bu faturayı hepimiz. Kılıçdaroğlu, 'Bir partinin genel başkanı cumhurbaşkanı, başka bir partinin başkanı da başbakan seçildi, kriz o zaman çıkacaktır.' diyor. Doğru diyor, Kılıçdaroğlu'nun tarif ettiği sistem işte şu anki sistem. Bizim de çözmeye, düzeltmeye çalıştığımız da bu. Kılıçdaroğlu, bugünü tarif ediyor. Biz de zaten krizlerin çıkmaması için yeni sistemi öneriyoruz. Bunu AK Parti ya da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için değil. Şu anda bir uyum var, problem yaşanmıyor ama geçmişte problemler yaşanmış. Yarın Türkiye'deki siyasetin nasıl şekilleneceğini kimse bilemez. Yapılan çalışma sistemsel krizin önüne geçilmesi için yapılan bir çalışmadır. Kılıçdaroğlu, artık bu anayasa değişiklik paketi hakkında konuşmamalı."
"Paketi okumadıkları için ezber söylem kullanıyorlar"
Muhalefet partisinin anayasa paketi ile ilgili eleştirilerin temelsiz olduğuna işaret eden Muş, "(Tek adam) diyorlar, 'Yasama, yargı, yürütmeyi tek adam belirleyecek' diyorlar. Bunlar doğru değil, paketi bilmedikleri için bunları söylüyorlar. Paketi okumadıkları için ezber söylem kullanıyorlar. Yargının bir adamın kontrolünde olduğu söyleniyor. Anayasa Mahkemesinin 17 üyesi var ama askeri mahkemelerin kaldırılması nedeniyle üye sayısı 15'e düşüyor. Mevcut sistemde 12 üyeyi cumhurbaşkanı atıyor, yeni sistemde de 12 üyeyi cumhurbaşkanı atayacak. Geri kalan üç üyeyi de parlamento seçecek. Mevcut sistemde de üç üyeyi parlamento seçiyor. Bunda ne farklılık var." diye konuştu.
Yeni sistemde iki sandık kurulacağını, vatandaşların hem milletvekilleri hem de cumhurbaşkanı için ayrı ayrı oy kullanacağını dile getiren Muş, yüzde 50'den fazla oy alan kişinin cumhurbaşkanı seçileceğini belirtti. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra bakanlarını atayacağını ve milletvekili olanların ise bakan olamayacağını söyleyen Muş, yeni sistem ile yürütme ve yasamanın tamamen ayrıldığını bildirdi. Şu anki parlamenter sistemde ise tasarıların büyük bir kısmının hükümetten geldiğini ve iktidar partisinin isteğine göre de kanunlaştığını anlatan Muş, muhalefetin ise tasarıyı değiştirme ya da parlamentodan geçmemesini sağlama gibi bir imkanının bulunmadığını kaydetti.
Cumhurbaşkanının partili olması yönündeki eleştirilerin de anlamsız olduğunu ifade eden Muş, "Şu anda başbakanın, bakanın, belediye başkanının da bir partisi var ama göreve geldiğinde herkesin başbakanı, başkanı, bakanı oluyor. Kamuya gelen kişi, herkese eşit şekilde hizmeti ulaştırmakla sorumludur. Başbakan bunu yapıyor, bakan yapıyor neden cumhurbaşkanı yapmasın?" değerlendirmesinde bulundu.
Gensoruyla 2 hükümet, 2 bakan düşürülmüş
AK Parti Grup Başkanvekili Muş, Meclisin işlevini yitireceği yönünde de eleştiriler yapıldığını hatırlatarak, kanunları yine Meclisin yapacağı belirtti. Sadece gensorunun kaldırıldığını dile getiren Muş, hükümeti milletin belirlediğini, böyle bir durumda da parlamentonun güven oyu vermesinin bir anlamı kalmadığını ifade etti.
Türkiye'de bugüne kadar gensoru ile 1977 ve 1998 yıllarında iki hükümetin düşürüldüğünü anlatan Muş, bakan olarak da Hayrettin Erkmen ve Güneş Taner hakkında verilen iki gensorunun onaylanarak kabul edildiğini anımsattı.
"Vatandaştan neden korkuyorsunuz?"
Meclisin işlevini yitirmeyeceğini yineleyen Muş, şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanı kararname çıkarabilir ama anayasa ile düzenlenen bir konu hakkında kararname çıkaramıyor. Cumhurbaşkanı anayasayı, anayasada güvence altına alınmış konuları, kanunla düzenlenmiş konuları değiştiremez. Cumhurbaşkanının Meclisi feshedeceği söyleniyor, böyle birşey de yok, seçimleri yenileme var ve bu yetki hem Meclise hem cumhurbaşkanına verililiyor. Muhalefet paketi okumamış, 'Bir sabah cumhurbaşkanı kalktı, canı sıkıldı, Meclisi feshetme kararı alıyor ya da seçimi yeniliyor' diyor. Cumhurbaşkanı seçim yenileme kararı alırsa kendisi de seçime gidecek. Aynı yetki Meclise de veriliyor. Parlamento ile cumhurbaşkanı arasında bir gerginlik oluşur, sürdürülemez hale gelirse millete başvuracaklar, balans ayarını vatandaş yapacak. Vatandaşın kararından niye korkuyorsunuz, buna karşı çıkanlar niye çekiniyorlar?"
Özellikle ana muhalefet partisinin her şeye karşı çıktığını dile getiren Muş, CHP'nin desteklediği hiçbir konunun olmadığını ifade etti.
Bu sistemin kutuplaşmaya neden olacağını yönünde de eleştiriler yapıldığını belirten Muş, "CHP bu sistem ile çok çalışmak zorunda. Böyle alışmış 'yüzde 25 alayım, bir şey olursa kıyısından kenarından iktidara gelirim' diyor. Derdi bu CHP'nin. Bu sistem sizi çalışmaya zorlar, çalışacaksınız, çok çalışmanız lazım. Toplumun tamamından oy alacak şekilde politikalarınızı geliştirmeniz lazım. Bu nedenle kutuplaşma olmaz, siz toplumu yok sayamazsınız, toplumun tüm değerlerine gözetecek şekilde hareket etmek zorundasınız. Yüzde 10 ile giderseniz millet sizi iktidara getirmez." diye konuştu.
Milletvekili sayısının 600'e çıkarılmasına yönelik eleştirilere de yanıt veren Muş, "Türkiye'de 1961'de 27,7 milyon nüfus var, milletvekili sayısı 600. Bugün nüfusumuz 80 milyon, milletvekili sayımız 550." dedi.
Dünyada da gelişmiş ülkelerde nüfus ortalamasına göre parlamenter sayısının Türkiye'ye göre fazla olduğuna işaret eden Muş, "Muhalefetin dile getirdiği eleştirilerin bir temeli yok. İyi tasarlanmış, hazırlanmış, Türkiye'nin ihtiyaçlarına cevap verebilecek en iyi paket olduğunu düşünüyoruz." ifadesini kullandı.