Ahıska Türkleri'nin 80 Yıldır Sürgün Acısı
Eski Sovyetler Birliği döneminde sürgün edilen Ahıska Türkleri, 80 yıl önce vatanlarından oldukları acı günleri hafızalarından silemiyor. Görgü tanıkları, yaşadıkları zorlukları ve geride bıraktıkları anavatanlarını unutmadıklarını dile getiriyorlar.
Eski Sovyetler Birliği döneminde 80 yıl önce 14 Kasım 1944'te vatanlarından sürülen Ahıska Türkleri, yaşadıkları zor ve acı günleri hafızalarından silemiyor.
Gürcistan'ın Ahıska şehrinden ve civarındaki 220 köyden eski Sovyetler Birliği lideri Josef Stalin'in kararıyla sürülen Türkler, Kırgızistan'ın çeşitli şehir ve bölgelerinde yaşamlarını sürdürüyor.
Geçen yıllarla azalan tanıklar, sürgün edildikleri günü, yaşadıkları acıları ve zorlukları unutamıyor.
Sürgünü yaşayanlar hafızalarını canlı tutuyor
Sürgüne gönderilen Begzada Maviyev, AA muhabirine, eski Sovyet askerinin Ahıska'da Koltahev köyündeki evlerine dayanarak kendilerine çıkmaları için iki saat süre verdiğini hala unutmadığını söyledi.
Ahıska'ya gelen Sovyet askerlerinin savaşın sürdüğünü ve oradaki halkı güvenlikleri için Orta Asya'ya gönderecekleri iddiasıyla vagonlara bindirdiklerini anlatan Maviyev, şöyle konuştu:
"Evdeydik. Askerler geldi. Bize iki saat vakit verdiler. Alabildiğince eşya ve erzak alın, dediler. Babam yaşlıydı. Bizim ailemizi akşam üzeri evden çıkardılar. Sabaha kadar bir düzlükte beklettiler. Sabah saatlerinde 6 aileyi bir vagona aldılar. 'Savaş var diye sizi Orta Asya'ya götüreceğiz' dediler."
Maviyev, bindirildikleri trenin Ural Dağı'nda bozulduğunu anlatarak "Birkaç gün bekledik. Halk çok zorluk çekti. Odun yok. Her yer buzdu. Odun toplamak için vagondan inenlere askerler müdahale ediyorlardı." dedi.
Tren yolculuğunun sonunda Özbekistan'a getirildiklerini belirten Maviyev, anavatanını, doğduğu Ahıska'yı çok özlediğini dile getirdi.
"Üç gün sonra döneceğiz dediler, 80 yıl oldu"
Sürgünü 6 yaşındayken yaşayan Gülistan Meralikızı ise annesiyle bir asker arasında geçen konuşmayı hala unutamadığını, askerin üç gün sonra döneceklerini söylemesine rağmen 80 yıldır vatanlarından uzak olduklarını vurguladı.
Meralikızı, "Ahıska'daki Mineze köyünde çok iyi yaşıyorduk. Her şeyimiz vardı. Babam 1941'de askere alındı. Annemiz iki çocukla kaldı. Sürgün emri geldiğinde annem, askere 'ne zaman döneceğiz' diye sordu. Asker üç gün sonra geri döneceğiz diye yanıt verdi ve hala unutmadım. Üç gün sonra döneceğiz dediler, 80 yıl oldu." ifadelerini kullandı.
"Vagonlar delikti ve içeri kar düşüyordu"
Meralikızı, vagonların delik deşik olduğunu ve üstlerine kar yağdığını belirterek "Vagonun içi çok soğuktu. Tahtalıydı. Kar yağdığında üstümüze düşüyordu. Bizim ailemiz birinci vagondaydı. Vagonda erkek yoktu, kadınlar ve çocuklar vardı." diye konuştu.
Meralikızı, vagondaki yaşlı ve hastaların çoğunun soğuktan hayatını kaybettiğini, 111 yaşında vefat eden annesinin ise onlara çok iyi baktığını ve trenin durduğu istasyonlarda dağıtılan erzakları, diğer vagonlardaki insanlara ulaştırmaya çalıştığını hatırladığını belirtti.
Meralikızı, babası ve dayısının ise askere gittiğini ve geri dönmediklerini dile getirdi.
"Ahıska'daki evimi özlüyorum"
Meralikızı, ailesinin ilk olarak Özbekistan'a sonrasında da Kırgızistan'a sürüldüğünü belirterek Özbek ve Kırgızların kendilerine iyi baktıklarını, ekmek ve süt verdiklerini aktardı.
Devletin kendilerine eski bir ev ve 16 keçi tahsis ettiğini dile getiren Meralikızı, "Ahıska'daki evimi özlüyorum. Evimizin önünde büyük bir söğüt ağacı vardı. Şimdi gitsem evimi bulurum. Allah böyle yazmış, Biz bunu yaşıyoruz. Bize bunu yaşatan Stalin ve (Lavrentiy) Beriya oldu." dedi.
Meralikızı, Ahıskalı gençlere anavatanlarını sevmelerini ve asla unutmamaları öğüdünde bulundu.