Ağırdır: Barış İçin İmralı Son Şans

A Haber'de Selin Ongun'un sunduğu "Bi Sormak Lazım" Konda Müdürü ve Temas Grubu Üyesi Bekir Ağırdır'ı konuk etti. İmralı Süreci'nin konuşulduğu programda Ağırdır; MHP'nin 3'te 2'sinin Bahçeli gibi düşündüğünü, geri kalanının ise sürece daha barışçıl baktığını dile getirdi. İmralı Süreci'nin barış için son şans olduğunu ifade eden Bekir Ağırdır; 2015'e kadar yapılacak seçimlerde Türkiye'nin siyasi ve bürokratik kadrolarının tamamen değişeceğine dikkat çekerek, "seçimlere barışçıl bir ortamda gidilirse, kadroların ona göre belirleneceğini" dile getirdi

"MHP'NİN 3'TE 2'Sİ BAHÇELİ GİBİ, GERİ KALANI DAHA BARIŞÇIL DÜŞÜNÜYOR"

Bir yanılgımız var. AK Parti çözüm sürecini başlayan iradeyi ortaya koydu, dolayısıyla varsayılıyor ki, tüm AK Parti seçmeni de, kaç kişiyse o, o kadar insan da bu açılımın arkasında. MHP karşı olduğunu ilan etti, Sayın Devlet Bahçeli, tüm MHP seçmeni de karşı. Böyle değil. Bir kere Kürt meselesi etrafında, ya da tüm meselelerimiz etrafında daha barışçı yoldan birbirimizi anlayarak ortak alanlarını üreterek çözelim o sorunu. Bu ister türban olsun, ister Kürt meselesi olsun, İster anayasa değişiklikleri olsun İster Ergenekon Davası'na bakış olsun. Daha barışçı bakanlarla, daha sert, daha statükocu, daha kuralcı, daha disipliner açıdan, bu sorun yoktur, bastıralım yok edelim diyenler, her aktörün içinde var.

Bu bir zihniyet meselesi.Tüm aktörlerin tabanları 1/3-2/3 ile yarı yarıya arasında. Yani, MHP tabanının 2/3'si Devlet Bahçeli paralelinde düşünüyor olabilir ama 1/3 barışçı ve demokrat yoldan bakıyor. Bazı durumlarda yarıya yakını. Aynı şey AK Parti ve CHP tabanı için de geçerli. Hatta bu analizi bir adım öteye götürüyorum, bu bütün aktörler için de geçerli. Askerler diye baktığınızda, bürokrasi diye baktığınızda, yüksek yargı veya hukuki yapı diye baktığınızda.

"İMRALI SÜRECİ BARIŞ İÇİN SON ŞANSTIR"

2015'e kadar, Türkiye'yi yöneten siyasi kadroların yani bakanların, belediye başkanlarının, milletvekillerinin neredeyse yarısı değişecek ve buna bağlı olarak da tüm idari kadroların; bürokrasinin müsteşardan başlayarak, genel müdürlerine, şube şeflerine, İl müdürlüklerine kadar neredeyse yarısı değişecek. 2015-2016'ya kadar. O kadroların, yani Türkiye'nin Kürt meselesi, yeni anaysa meselesi, Avrupa Birliği meselesi, Kıbrıs meselesi gibi tüm geleceğini, Türkiye'nin 40-50 yıllık geleceğini ilgilendirecek kararları alacak alan bu kadrolar olacak.

Bu kadroları eğer çatışmacı bir ortamda, şovenliği kabardığı, öfkelerin doruklarda olduğu bir noktada bu seçimlere gittiysek, ister BDP'nin, ister MHP'nin, ister AK Parti ya da CHP'nin aday listeleri öyle şekillenecek, daha barışçı bir ortamda gidiyorsak öyle şekillenecek, daha barışçı bir ortamda gidiyorsak bu seçimlere o aday listeleri öyle şekillenecek. Eğer kavgacı bir ortamda gidiyorsak, sizin benim gibi hiçbir adamın bu dört partinin aday listelerinde yer bulma ihtimali yok. Daha şoven, daha kavgacı başka bir dilden oluşan, başka bir zihniyet haritasından beslenen insanlar olacak o listelerde. O insanlar da ülkenin 50 yıllık perspektifine karar verecekler. Avrupa Birliği'ne tamam mı devam mı diyecekler.

Türkiye artık 2015-2016'da bu kararı verecek. Ya da Kıbrıs meselesinde, ya da Ermenistan meselesinde ya da Kürt meselesinde her konuda bu yeni kadrolar bu kararları verecekler. Dolayısıyla bu kadrolar hangi iklimden, hangi zihniyetten besleniyorlar. Dövüş konuşuyorsak dövüşmeyi iyi bilen insanları öne çıkarasınız. Barış konuşuyorsak yüreği önde olan adamları öne çıkaracaksınız. Bu listeler buna göre şekillenecek. Buradan bakarak ben "bu son şans" diyorum.