AĞAÇ KÜTÜKLERİNDEKİ YARALARI İNCELEYEREK ORMAN YANGINLARINI ARAŞTIRDILAR
ORMAN yangınlarıyla ilgili 3 yıl boyunca ağaç kütüklerinde bulunan yaralar incelenerek araştırma yapıldı Çalışma sonucu, Türkiye'de son 100- 150 yılda orman yangınlarının sayılarında azalma meydana geldiği saptandı.
ORMAN yangınlarıyla ilgili 3 yıl boyunca ağaç kütüklerinde bulunan yaralar incelenerek araştırma yapıldı Çalışma sonucu, Türkiye'de son 100- 150 yılda orman yangınlarının sayılarında azalma meydana geldiği saptandı. Yanan alan büyüklüğünün de düşüş olduğunu belirlenirken İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Botaniği Anabilim Dalı Prof. Dr. Nesibe Köse, "Bu çalışma için Türkiye'de 600 yıllık bir orman tarihine ulaştık, bu durum bizler için çok heyecan verici" dedi.
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Doktora öğrencisi Evrim Ayşe Şahan, Tez Eş Danışmanı Prof. Dr. Nesibe Köse ile birlikte 'Batı Anadolu'daki Karaçam Ormanlarının Yangın Tarihi' adlı doktora tez çalışması hazırladı. 3 yıl süren çalışmada Bolu, Kütahya ve Isparta'da bulunan 10 yöreden örnekler alındı. Alınan örnekler sonrası 10 yöreye ait yangın kayıt defterleri incelendi.
"ÖNCEDEN 10- 12 YIL PERİYOTLARDA ORMANLAR YANIYORDU"
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Botaniği Anabilim Dalı Prof. Dr. Nesibe Köse, "Karaçam ormanlarının, iklim değişikliği altında yangına karşı verdikleri tepkilerin nasıl olduğunu açıklamak için TUBİTAK destekli bir proje yürüttük. Projeye başladığımızda 300 yıla ulaşmaya çalışıyorduk, ancak Türkiye'de 600 yıla yakın ağaçlara ve ormanlara denk geldik. Çalışma sonrası çok ilginç sonuçlara denk geldik. Çalışmada son 100- 150 yılla varan dönemde orman yangınlarının büyüklüklerin de bir azalma meydana geliyor. Ağaçlar bu dönemde bireysel olarak yansalar da bu yangınlar geniş alanlara sıçramıyor. Ancak önceden 10- 12 yıl periyotlarda ormanlar yanıyordu" şeklinde konuştu.
"600 YILLIK ORMAN TARİHİNİ İNCELEDİK"
Prof. Dr. Nesibe Köse, sözlerine şu şekilde devam etti:
"Bu çalışma için araziye çıktığımız zaman genellikle kesilmiş olan ağaçların kütüklerinde bulunan yangın sonrası yaralardan ilerliyoruz. Ağaçlar her yıl bir yıllık halka meydana getiriyor. Bu şekilde hem yangınların meydana geldiği yıllar tarihlendirebiliyoruz, hem de hangi mevsimde bu yangınların oluştuğunu gözlemleyebiliyoruz. Çalışmalarda yangınların genellikle ağustos ve ekim aylarında görüldüğü saptadık. Bu çalışma için Türkiye'de 600 yıllık bir orman tarihine ulaştık, bu durum bizler için çok heyecan verici. Bu yöntemi her ağaç türünde uygulama şansımız yok. Sadece örtü yangınına adapte olmuş ağaçlarda bu yöntemi gerçekleştirebiliyoruz."
Orman yangınları tarihine nasıl ulaştıklarından bahseden Prof. Dr. Nesibe Köse, "Bugün çok gündem olan kızılçam ormanlarındaki yangın ağaçların tepelerine de sıçrıyor. Bu yangın ağaçların ölümüyle sonuçlanıyor. Ancak Karaçam ağaçlarında sadece ormanın dibinde var olan örtü yanıyor. Bu da kabuk üzerinde canlı doku da yara oluşturuyor. Bizler de orman yangınları tarihine buradan ulaşıyoruz" ifadelerini kullandı.
"YANGIN SIKLIĞININ DA DÜŞÜŞ SÖZ KONUSU"
Çalışmanın 3 yıl sürdüğünü söyleyen İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Doktora öğrencisi Evrim Ayşe Şahan, "Proje benim doktora tez çalışmam. Tez çalışmamın adı 'Batı Anadolu'daki Karaçam Ormanlarının Yangın Tarihi'. Proje 2019 yılında başladı. Toplam üç büyük bölge ve 10 yörede örnekleme yaptık. Bu yerler arasında Bolu, Kütahya ve Isparta yer alıyor. Aynı zamanda yangın kayıt defterlerini de inceledik. Kütahya ile ilgili sonuçlarımızı yeni yayınladık. Sonuçlarda bizi en çok şaşırtan şey yangın sıklığı olduğu oldu. Çünkü yangın sıklığının da 20'inci yüzyıl başından itibaren ciddi bir düşüş meydana geldiğini gördük. Aynı zamanda yanan alan büyüklüğünün de düştüğünü saptadık" diye konuştu.
"ORMAN YANGINLARINDAKİ AZALMA ORMANCILIK POLİTİKALARININ İYİ OLDUĞUNU GÖSTERİYOR"
Şahan, "Yangın sayısı 19'uncu yüzyılda daha fazlayken 20'inci ve 21'inci yüzyılda bu sayının azaldığını görüyoruz. Bu azalmanın hem iyi hem de kötü yanları var. İyi yanı, bu alanlarda ormancılık politikalarının ve müdahale yöntemlerinin iyi olduğu. Ancak kötü yanı ise bu kadar uzun süre bu alanlarının yanmaması durumu alandaki yanıcı maddenin birikmesine yol açıyor. Bu birikmeyse meydana gelebilecek yangınların çok şiddetli yangınlar olabileceğini ön görüyoruz. Genel bir algı olarak yangınların sayısında bir artış olduğu düşünülüyor. Bu durum kızılçam ormanları için geçerli olabilir. Ancak karaçam ormanları açısından baktığımızda böyle bir durum söz konusu değil. Orman yangınları çok fazla bileşeni olan bir doğa olayı" ifadelerini kullandı.