Afif Demirkıran: Biz AB'ye İnanmışız
Afif Demirkıran, "Türkiye'nin birlik yapacağı birçok bölge ve birlik var ancak, biz baştan beri AB'ye inanmışız" dedi.
Zekeriye Güneş/Ayhan Mergen - Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı ve Siirt Milletvekili Afif Demirkıran,
" Türkiye'nin birlik yapacağı birçok bölge ve birlik var. Ancak, biz baştan beri AB'ye inanmışız" dedi.
Demirkıran, Başbakan Erdoğan'ın Şanghay İşbirliği Örgütü ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyelik süreci konusundaki açıklamalarını AA muhabirine değerlendirdi.
Türkiye'nin 50 yıldan beri AB'ye girmek için bir çaba içerisinde olduğunu ancak bugüne kadar tam üyeliğin gerçekleşmediğini anımsatan Demirkıran, AK Parti iktidarıyla birlikte mevzuatların karşılıklı olarak taranması sonucu 35 faslın belirlendiğini söyledi. Ancak daha sonraki aşamalarda Kıbrıs Rum kesimi ve Fransa eski Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin engellemeleri sonucu istenilen sonucun alınmadığını ifade eden Demirkıran, 35 fasıldan ancak 13'ünün açılabildiğini, son 5 yıldan beri ise hiç bir fasıl açılmadığını ve 17 faslın bloke edildiğini bildirdi.
Afif Demirkıran, Sarkozy ve Merkel'in zaman zaman da diğer liderlerin ve devletlerin Türkiye'ye karşı çifte standart uygulamalarının görüşmeleri aksattığına vurgu yaparak şöyle konuştu:
"Fakat biz bu tıkanıklıkları gidermek için büyük bir çaba içindeyiz. Biz şuna hep inandık; Avrupa'da ortak aklın ortaya koyduğu çeşitli prensipler ve kriterler var. Hukukun üstünlüğü, insan hakları, özgürlükler ve demokrasi gibi. Bu bağlamdaki birçok reformu hükümetlerimiz döneminde gerçekleştirdik. Anayasada çok ciddi değişiklikler yaptık. Bütün bunlar esasen Türkiye'de mevzuatın AB mevzuatıyla uyumunu sağlamaya yöneliktir. Biz şunu söylüyoruz; AB bu noktadan itibaren bizi üye yapsa da yapmasa da fasılları açsa da açmasa da, müzakere sürecine yeni bir ivme kazandırsa da kazandırmasa da biz Türk insanının ihtiyacı olan, AB'deki kişinin mutluluğuna yönelik mevzuat, kanun ve reformları Türkiye'de uygulayacağız."
-"AB ülkelerinin birçoğundan çok daha iyi durumdayız"-
Demirkıran, Avrupa ekonomisinin köklü ve büyük bir ekonomi olduğunu ancak son krizden çok ciddi şekilde etkilendiğini ifade ederek, "Ekonomik olarak bugün hemen hemen bütün AB ülkelerinin birçoğundan çok daha iyi durumdayız. Hükümetimizin aldığı tedbirlerle yolumuza devam ediyoruz" dedi.
Kriz öncesinde Türkiye'nin ihracatının yüzde 50'sinden fazlasının Avrupa ülkelerine yapıldığını kaydeden Demirkıran, Avrupa'nın Türkiye'de çeşitli yatırımları olduğunu dolayısıyla Avrupa'daki krizin, Türkiye'nin de ihracatını bir şekilde etkilediğine işaret etti.
İhracatın etkilenmesinin üretimi de etkilediğine değinen Demirkıran, "Gerçi hükümetimizin, sayın başbakanımızın liderliğinde almış olduğu inisiyatifle pazarlarımızı genişletmemiz, Afrika ve Güney Amerika'da yeni pazarlara girmemizle o açığı kapatıyoruz. İhracatımızda herhangi bir düşüş olmuyor, bilakis artış oluyor. Ancak tabii ki Avrupa pazarını kaybetmek istemiyoruz. Onun için Avrupa'nın bir an önce krizden kurtulmasını arzu ederiz. Bu konuda herhangi bir destek talebi söz konusu olursa bunda herhangi bir çekingenlik göstermeyiz. Gerekli desteği de veririz" ifadelerini kullandı.
-"AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı var"
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Demirkıran, Türkiye'nin enerjiye sahip ülkeler ile enerji tüketen ülkeler arasında yer alması ve Avrupa'nın yaşlanmasına karşılık Türkiye'nin genç ve iyi yetişmiş bir nüfusa sahip olmasının önemine de dikkati çekti.
"Gelecekte Avrupa'nın mutlaka insan gücü ithaline ihtiyacı olacak" diyen Demirkıran, şöyle dedi:
"O açıdan da AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı var. Eğer AB, dünya ölçeğinde global bir aktör olmak istiyorsa ve demokrasisini demokrasi ile yönetilmeyen ülkelere ihraç etmek istiyorsa, oradaki halkın sesine kulak verip onların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir çalışma içerisinde olacaksa bunu Türkiyesiz yapamaz. Çünkü Türkiye, içinde bulunduğu coğrafyada gerek Orta Asya gerek Ortadoğu ve gerekse Kuzey Afrika ülkeleri ile olan tarihi ve kültürel bağları nedeniyle çok daha iyi bir rol model olmaya adaydır. Arap halklarının da Türkiye'ye bakışı bu.
Biz Türkiye olarak diyoruz ki; ey AB gel, beraberce bu süreci yönetelim. Yardımcı olalım, insanlara. Ama 'Hayır ben bu işte yokum, ben Türkiye'yi çok büyük görüyorum, ben Türkiye'yi çok Müslüman görüyorum, dolayısıyla üye almak istemiyorum' diyorsan o zaman da biz, 'Eğer siz AB olarak Türkiye'yi bu şekilde dışlamaya çalışırsanız, müzakerelerdeki tıkanıklara engel olmazsanız o zaman Türkiye alternatifsiz değildir' diyoruz. Türkiye'nin birlik yapacağı birçok bölge ve birlik var. Ancak, biz baştan beri AB'ye inanmışız. Bu inancımız halen devam ediyor. Biz AB ile beraber veya ayrı ayrı bu reformlarımızı devam ettireceğiz. Ama başka arayışlara da ihtiyaç varsa da geri kalmayız. AB'ye üye olurken bir başka bölgeyle işbirliği yapmayacak mıyız- Hayır yapacağız. Karadeniz Ekonomik İşbirliği ile yapacağız, diğer Müslüman ülkelerle yapacağız. Sayın başbakanımızın Şanghay hususu, AB'nin çifte standardı, iki yüzlülüğüne ve kabul edilemez densiz tavırlarına karşı çıkıştır. Yoksa hiç bir şekilde AB'ye bir alternatif olarak ortaya koymadı."
-"İnsanımızın yüzde 92'si AB'nin iki yüzlü davrandığına inanıyor"-
Brüksel'de görüştüğü AB yetkililerine "Eğer bu şekilde engelleri hep önümüze koyarsanız biz kendi yolumuzu çizeriz, sizsiz yolumuzu çizeriz. Türkiye'yi bağrına basacak birçok bölge var" dediğini aktaran Demirkıran, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama biz 50 yıldır bu işi AB ile götürüyoruz, bundan sonra da götürmek istiyoruz. AB'ye diyoruz ki; gel sen müzakerelerin önündeki tıkanıkları ortadan kaldır, yeni fasıllar aç, yeni bir ivme kazandır bu işe. Biz yolumuza devam edelim. Reformlar olsun, mevzuatın uyumu olsun, tamamlandıktan sonra o zaman oturup, karar verelim. Bizim insanımız karar versin, sizin halklarınız karar versin. Türkiye AB'ye girecek mi, girmeyecek mi- O zaman AB var mı, yok mu- Halen yaşayacak mı- Bakın AB kendi içinde sarsıntılar geçiriyor. İngiltere 2015 seçimlerinden sonra belki referanduma götürecek. Benzer kendi içlerinde sıkıntılar var. Ama biz diyoruz ki; sona gelelim. Her şeyi ile hazır hale geldikten sonra Türk insanı 'Biz AB'ye üye olalım' diyorsa o zaman üye oluruz.
AB'nin Türkiye'den, Türkiye'nin AB'den kazandığı çok şeyler oldu. Ancak, son zamanlarda AB karşı bir güvensizlik oluştu. Yapılan araştırmalarda, insanımızın yüzde 92'si AB'nin iki yüzlü davrandığına inanıyor. AB'ye taraf olan insanlarımızın miktarı müzakerelerin başladığı 2005-2006 yıllarında yüzde 75-80 civarında iken, bugün yüzde 56'nın altındadır. İrlanda'nın haziran ayına kadar devam edecek olan dönem başkanlığında Fransa bir faslı açacağını iddia ediyor. Bundan sonra sürecin nasıl devam edeceği AB'nin kendi bileceği iştir."
-"Tam üyeliğin dışında alternatif bir birlikteliğe kapalıyız"
AB yasasına göre bazı ülkelerin üyelik konusunu referanduma götürmek istediğini de dile getiren Demirkıran, "Tamamı da referanduma götürmek isteyebilir. O ilgili ülkenin halklarının da Türkiye'nin üyeliğini kabul etmesi gerekiyor. Biz de referanduma gideriz. Halka sorarız; her şey tamamlandı, gereken her şey yapıldı, üye olalım mı olmayalım mı- Halkın o zamanki kararına göre üyelik gerçekleşir veya gerçekleşmez. Ama bizim tam üyeliğin dışında alternatif bir birlikteliğe işbirliğine kesinlikle kapalıyız" ifadesini kullandı.
Yayıncı: İrfan Cemiloğlu - SİİRT