Afet anında habercilik ve risk yönetimi, uzmanların katıldığı panel ile masaya yatırıldı
Afet anında habercilik ve risk yönetimi, uzmanların katıldığı panel ile masaya yatırıldıkurtarma ve ilk yardım, dezenformasyona karşı doğru bilgi aktarımı gibi konular alanında uzman sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin ve akademisyenleri katılımı ile masaya yatırıldı.
Afet anında habercilik ve risk yönetimi, uzmanların katıldığı panel ile masaya yatırıldı
ANKARA İnternet Medya ve Bilişim Federasyonu öncülüğünde düzenlenen Afet Anında Habercilik ve Risk Yönetimi paneli ile afet anında habercilik, arama-kurtarma ve ilk yardım, dezenformasyona karşı doğru bilgi aktarımı gibi konular alanında uzman sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin ve akademisyenleri katılımı ile masaya yatırıldı.
İnternet Medya ve Bilişim Federasyonu'nun (İMEF), İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü'nün desteği ile yürüttüğü "Afet Anında Habercilik ve Risk Yönetimi" paneli Ankara Kent Konseyi Hizmet Binası'nda gerçekleştirildi. Panele İMEF Başkanı Süleyman Basa, Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, İçişleri Bakanlığı STİGM Dış İlişkiler Daire Başkanı Fahrettin Kaya'nın yanı sıra çok sayıda sektör temsilcisi ve akademisyen katıldı.
İMEF Başkanı Basa burada yaptığı konuşmada, afetlerde medyanın rolünün büyük olduğunu savunarak, "Çünkü doğru bilgiye, doğru zamanda ve anlık ulaşmamız lazımdı 6 Şubat depremlerinde. Orada medya mensuplarına çok büyük görevler düşüyordu. Medyanın halkın doğru bilgilendirilmesi, bölgeye doğru ihtiyaç malzemelerinin gönderilmesi, yardım faaliyetlerinin desteklenmesi, dezenformasyonla mücadele gibi konularda medyaya çok büyük roller düşüyordu" dedi.
Doğa olaylarını afete dönüştürenlerin insanların kendisi olduğunu dile getiren Basa, "Depremler olacak. Bir gün dünyanın herhangi bir yerinde deprem olmazsa bilin ki o gün dünyanın sonu gelmiş demektir. Dünya kendini yaşatma ve bizleri yaşatmak için deprem yapmak zorunda. Ama bu doğa olaylarını afete çeviren bizleriz" diye konuştu.
Türkiye'nin "deprem umursamazlığı" yaşadığını belirten Basa, "Sigaranın üzerinde öldürür yazıyor ama insanların yarıya yakını içiyor. Bu da böyle bir şey. Türkiye'de yaşıyorsanız, 30 yaşındaysanız ve depremden ölmediyseniz, doğru yerde doğru zamanda ve doğru mekandasınız demektir. Çünkü istatistiksel olarak Türkiye'de yıkıcı bir deprem olma olasılığı yüzde 95. Bu önümüzdeki 30 yıl için de geçerli. Önümüzdeki 30 yıl doğru yerde değilseniz depremden etkileneceksiniz. Bunu bir şekilde umursamamız lazım" ifadelerini kullandı.
Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Çocuklarımıza mülkiyet edinme arzusundan daha değerlidir toplumla ilgili faydalı olmalarını sağlama merakımız. Kamu otoritesinden daha değerlidir sivil itiraz. Kamunun elini biz güçlendireceğiz. Sivil toplumun bunu yapması gerekiyor. 3 milyondan fazla kişi imar barışından faydalandı. 3 milyondan fazla kişinin faydalandığı imar barışından kamu otoritesi 25 milyar liralık gelir elde etti. Buna rağmen Kahramanmaraş merkezli depremde 15 milyon kişiyi sokağa mahkum eden, 50 binden fazla yurttaşımızı toprakla buluşturan, 65 saniye içinde yok olduğumuz o günden bugüne 65 bin kez 65 saniye geçti. O depreminde can kaybından, travmalardan öte maliyeti 103 milyar dolar. Yani 25 milyar lira kazandığımız imar barışından sonra sivil taraftaki bu itirazı örgütleseydik kamu da rahatlayacaktı. Kolaydır suçlamak. Suçlamayacağız. Suçlu biziz. Bu tür itirazları biz diretiyoruz. Biz direttiğimiz için onlar da bize kayıtsız kalamıyoruz. Öncelikle dirençli bireyler oluşturacağız, dirençli gazeteciler oluşturacağız. Suç haline getireceğiz. Kente karşı işlenmiş olan suçlar, topluma ve geleceğe karşı işlenmiş suçlar kadar tehlikeli olacak. Kendimize karşı itirazdan daha acımasız tepki vereceğiz."
"Bu millet dayanışmada hücreleri örgütlü bir millettir" diyen Yılmaz, "Bakmayız birbirimizin sosyolojisine. Anında kardeş oluruz. Ama dayanışmadan önce irade koymada sorunumuz var. Tedbir alırken biraz rahatız. Öbür tarafta sorun yok. Cenazede kardeş oluruz, dayanışmada kardeş oluruz. Olanı değil olmayanı veririz. Bu millet böyle bir millet. Milli Mücadele'de Nene Hatun kimse bugünün kadınları da budur. Olmayanı veririz biz millet olarak. Ama depremden ve felaketten sonra bu vermeden öte depremden önce tedbir, doğru habercilik, farkındalık konusunda irade için bu çalışmayı çok önemli buluyoruz. Depremin ilk günü güçlü bir ekskavatör ile büyük bir makineyle betonun üzerine vurulmaz. İçerde öldürürsün öyle vurursan. Bunu okumadık hiçbir yerde. Bu farkındalığımız gelişmedi. Anaokulundaki kitapta da ortaokuldaki kitaplarda da yazmıyor bu. Bu farkındalık sadece itfaiye gruplarının bilmesi gereken bir konu değildir. Ben de bilmek zorundayım" diye konuştu.
STİGM Dış İlişkiler Daire Bakşanı Kaya ise Ankara'da sivil toplum örgütlenmesinin gelişmiş olduğuna dikkati çekerek, "Bunun başkent olmasının etkisi var, üniversite şehri olmasının özelliği var. Ankara, İstanbul'dan sivil toplum olarak çok önde. Belki sayı olarak İstanbul çoktur ama nitelik olarak bakıldığında Ankara bu konuda daha nitelikli yetenekli. Deprem anında biz de bölgedeydik. Ama biz kamu çalışanı olarak oradaydık. Biz de arabada yattık. Zehirlenmeyelim diye arabanın camını hafif açık bıraktık. Az yemek yedik ki tuvalet ihtiyacımız çok gelmesin dedik. Çünkü o andaki şartları hepiniz biliyorsunuz. Basının başta bizim üzüldüğümüz sonra da faydasını gördüğümüz, ilk gördüğümüzde eleştirdiğimiz yağma haberleri. Bu haberler kamu tarafı olarak ilk başta zafiyet olarak algılandığı için ilk başta olumsuz değerlendirdik. Ama sonra hızlı aksiyon alınması ve müdahale edilmesi gerektiğini ve nerelerde olduğunu basın yoluyla öğreniyorsunuz. Çünkü o anda sahada jandarmanız, polisiniz veya devletin diğer birimleri aktif değil. Herkesin odaklandığı arama-kurtarma faaliyeti" değerlendirmesini yaptı.
Panel, açılış konuşmalarının ardından Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nden Doç. Dr. Erol İlhan'ın moderatörlüğünü yaptığı, Doç. Dr. Bahar Kayıhan, Öğretim Üyesi Şeyda Koçak Kurt ve Dr. Arda Umut Saygın'ın katılımcı olduğu "Afet Anında Habercilik" başlıklı 1. oturum ile devam etti.