Haberler
Suriye'de Baas Partisi çalışmalarını süresiz olarak askıya aldı

Esad'ın gidişi onları da bitirdi! Faaliyetlerini durdurdular

Sosyal medya platformları WhatsApp, Facebook ve Instagram çöktü

3 sosyal medya platformu, aynı anda çöktü

Bakan Uraloğlu, 16 yaş altı için sosyal medya düzenlemesi geleceğini açıkladı

16 yaş sınırı konuşuluyordu! Sosyal medyaya yeni düzenleme geliyor

Somali ve Etiyopya arasındaki krizi Türkiye çözdü

Afrika'daki krizi Türkiye çözdü

Adil Öksüz'ün Serbest Bırakılmasına İlişkin Davada Sanık Sayısı Azaldı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) sözde "Hava Kuvvetleri Komutanlığı imamı" firari Adil Öksüz'ün serbest bırakılmasıyla ilgili 13'ü asker, 14'ü Emniyet Genel Müdürlüğü personeli ve biri eski Başbakanlık müşaviri 28 sanığın yargılandığı davada sanıklardan eski polis Kenan Gülbay hakkındaki...

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) sözde "Hava Kuvvetleri Komutanlığı imamı" firari Adil Öksüz'ün serbest bırakılmasıyla ilgili 13'ü asker, 14'ü Emniyet Genel Müdürlüğü personeli ve biri eski Başbakanlık müşaviri 28 sanığın yargılandığı davada sanıklardan eski polis Kenan Gülbay hakkındaki dosya ayrılarak, sanığın "terör örgütü üyeliği" suçundan Balıkesir'de aynı suçtan yargılandığı dava dosyasıyla birleştirildi.

Tüm sanıkların tutuksuz yargılandığı Ankara 23'üncü Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanıklar ve avukatlarıyla müdahil Başbakanlık ve Hazine avukatı katıldı.

Mahkeme Başkanı Abdullah Köksal, sanıklardan Kenan Gülbay hakkındaki dosyanın ayrıldığını ve ardından Gülbay'ın "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden dosyayla birleştirildiğini belirtti.

Duruşmada daha sonra darbe girişimi sırasında Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü olan ve halen Ankara Emniyet Müdür Yardımcılığı görevinde bulunan Necati Çevik'in "tanık" olarak beyanı alındı.

Çevik, 16 Temmuz sabah saatlerinde darbecilerin Akıncı Üssü'nden sivil kıyafetle kaçtıklarının haber merkezine bildirildiğini belirterek, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Yaman Ağırlar'ın oraya geçmesi talimatı verdiğini söyledi.

Birkaç ekiple üsse doğru yola koyulduklarını ve üsse girmeden konuşlandıklarını ifade eden Çevik, birkaç saat sonra takviye ekiplerin geldiğini ve üsten çıkanları gözaltına almaya başladıklarını kaydetti.

Çevik, öğle saatlerinde Kazan İlçe Emniyet Müdürlüğüne geldiklerini, yakalanan kişilerle ilgili işlemleri icra ettiklerini, gerekli talimatları verdikten sonra görev yerine döndüğünü anlattı.

Akıncı Üssü'nden 87 kişinin alınmasının ardından yolda Emniyet Müdürünü aradığını ve "Sayın müdürüm, içeridekiler alındı. Emniyet Müdürlüğüne geliyoruz" dediğini ifade eden Çevik, şöyle devam etti:

"Yer olmadığını söyleyince yanımızda bulunan Kazan İlçe Emniyet Müdürü de savcı ile görüştüğünü, (şüphelilerin) Ankara Batı Adliyesine götürülmesini söyleyince biz de 87 kişiyi Ankara Batı Adliyesine götürüp teslim ettik ancak bu 87 kişi nasıl 100 kişi oldu, orasını bilemiyorum. Biz bu kişileri Ankara Batı Adliyesine teslim ettikten sonra oradan ayrıldım. Adli işlemler sırasında orada bulunmadım. TEM şubeye götürülmesi yönünde talimat almadım."

Öksüz'ün yakalanan kişiler arasında olup olmadığını bilmediğini ve ismini olaydan 4-5 gün sonra medyadan duyduğunu aktaran Çevik, Adil Öksüz'ün "imam" olduğu ve yakalandığı yönünde kimsenin kendisine bilgi vermediğini dile getirdi.

Çevik, "Adil Öksüz ya da kışla karakolunda kalan diğer kişilerle alakalı olarak asayiş ekibinden veya istihbarat ekibinden birisini arayarak 'Biz bir kısmını teslim ettik, kalan kişileri de alıp teslim edelim veya etmeyelim' tarzında veya 'Merkeze gelelim' yönünde herhangi bir talimatım, konuşmamız olmadı." diye konuştu.

Bir sanık avukatının, "Murat Sansar'a Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığından 'Kim nerede yakalandıysa en yakın adliyeye götürülsün' diyen kişinin kim olduğunu" sorması üzerine Çevik, Emniyet Müdürlüğünde yer bulunmadığı bilgisini aldıktan sonra hareket halindeki konvoyu durdurduğunu bildirdi. Jandarma Yarbay Murat Sansar ile durumu müzakere ettiklerini, Sansar'ın Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcısı veya Başsavcıvekiliyle görüştüğünden bahsettiğini anlatan Çevik, emniyet müdürlüğünde yer olmadığı söylenince kişileri Sincan Adliyesine götürüp teslim ettiklerini anlattı.

-Diğer tanığın beyanları

Olay tarihinde İstihbarat Şube Müdürlüğünde FETÖ masasında polis memuru olarak görev yapan tanık Selamettin Uzun da başlarında Yusuf Erdem olmak üzere dört kişi olarak Etimesgut bölgesinde görevlendirildiklerini anlattı.

Uzun, sabah saatlerinde Akıncı Üssüne doğru yola koyulduklarınıancak yolda kendilerini durduran güvenlik güçlerinin, "Etrafta kaçan darbeciler var. Alabiliyorsanız onları alın." dediklerini ifade etti.

Devriye attıkları sırada İlçe Jandarma Karakoluna geçmeleri talimatı aldıklarını aktaran Uzun, karakola saat 10.00-11.00 civarında gittiklerini, yakalanan darbecileri gördüğünü, sanıklardan Serter Koçak ve ekibinin de orada olduğunu ifade etti.

Uzun, şunları kaydetti:

"Karakolda bulunduğum sırada Koçak sanırım başkanlığı aradı ve Adil Öksüz'ün imam olduğunu öğrendi. Herkesin duyabileceği şekilde bağırarak 'Bu imam' dedi. Biz mahalle imamı zannettik. Kendisini tanımadığımız için bir tepki vermedik. Yeni ihbar gelmesi üzerine karakoldan ayrıldık. Yakalanıp getirilen darbecilerin ilk sorgusunu, istihbari çalışmayı Serter Koçak ve ekibi yapıyordu. Biz gelen ihbarlar üzerine jandarma ile beraber araziye çıktık. Koçak ve ekibi araziye bizimle çıkmadı. Yusuf Erdem ve Gökhan Yücel sürekli telefonla konuşuyorlardı ancak ne konuştuklarını bilmiyorum. Yaklaşık 1 saat kaldıktan sonra Sincan Emniyet Müdürlüğüne geçtik. Yusuf Erdem'in de Serter Koçak'ın 'FETÖ'nün imamı' diye söylediğini duyduğunu düşünüyorum. Bu sözden sonra Erdem herhangi bir talimat vermedi."

Uzun, soru üzerine, "Yusuf komiser, Serter'in ekibine 'Biz buradan ayrılıyoruz, Sincan Emniyetine geçiyoruz. Siz de görev yerinize geri dönün' dedi." bilgisini verdi.

"Denemek için 'Amerika'ya çok gidiyormuşsun' dedim"

Mahkeme Başkanı Köksal, celse arasında Patnos'ta dinlenen "tanık" Ruhi Çevik ile Batman'da dinlenen Yusuf Erdem'in celse arasında dosyaya gönderilen ifadelerini okudu.

Buna göre Çevik, olay tarihinde Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğünde polis memuru olduğunu bildirerek, 16 Temmuz sabahı Serter Koçak'ın Akıncı Üssü'ne geçileceğini söylediğini ve destek için kendisini de çağırdığını belirtti. Erhan Cihangir ve Ömer Doğan'ı da yanlarına alarak buraya geçtiklerini anlatan Çevik, darbecilerin Fethiye köyü civarına kaçtığını duyunca, bu yöne gittiklerini, öğlen saatlerinde ise Jandarma Karakoluna geçtiklerini aktardı. Çevik, şunları kaydetti:

"Karakolda 12-13 darbeci vardı. Bunları Karakolun bahçesine çıkardılar. Ekip şefimiz Serter Koçak darbecilere sorular sormaya başladı. Orada bulunan ve isminin Adil Öksüz olduğunu sonradan öğrendiğimiz sivil şahsın durumundan şüphelenerek niçin orada olduğunu kendisine sormuş. Ben kalabalık içinde direkt duymadım ancak Serter Koçak'tan duyduğum kadarıyla kendisinin Sakarya'da İlahiyat Fakültesinde doçent olduğunu, arsa bakmak için orada bulunduğunu söylemiş. Koçak, İstihbarat Daire Başkanlığından Bilge Kaan Aksoy adlı müdürü arayarak, Öksüz hakkında bilgi istedi. Telefonu kapattıktan sonra Serter'den, Kaan müdürün, Adil Öksüz'ün FETÖ imamı olduğunu söylediğini öğrendim. Daha sonra Serter Koçak, Gökhan Yücel'i arayarak, durumu anlattı."

Çevik, soru üzerine, Öksüz'ün sorgusunu genel olarak Serdar Koçak'ın yaptığını bildirerek, "Ben, örgütün imamı olduğunu öğrendikten sonra kendisini denemek için 'Amerika'ya sen çok gidiyormuşsun' şeklinde bir söz söyledim. O da bana 'Kayınbiraderim orada' şeklinde cevap verdi." ifadesini kullandı.

Serter Koçak'ın, karakol bahçesindeki darbeci askerlere, "İmamınız buradaymış" dediğini, onlardan tek tek FETÖ'ye küfretmelerini istediğini anlatan Çevik, Öksüz dışındaki herkesin küfür ettiğini bildirdi.

Bir başka soru üzerine Çevik, "Ankara İl Emniyet Müdürlüğüne ilk gönderilen 10 ya da 11 kişilik darbeci grup içerisinde Öksüz'ün neden olmadığını bilmediğini" söyleyerek, "Oradan ayrıldığımızda Adil Öksüz'ün kışla karakolunda kaldığını hatırlıyorum. Hatta daha sonra giden araçlardan Emniyete gönderilmek üzere alınacağının konuşulduğunu duymuştum." dedi.

Çevik, "Kışla Jandarma Karakolunda işimiz bittikten sonra Serter Koçak ve yanındaki sivil arkadaşı Kazan Belediye Başkanlığına gittiler. Ben de arkalarından Ömer Doğan ve Erhan Cihangir isimli arkadaşlarla belediyeye gittim. Burada Öksüz ile ilgili bir konuşma geçmedi. Arabayla oradan dönerken arabada Öksüz'ün ve yanındakilerin kim tarafından alınacağını Koçak'a sorduğumu hatırlıyorum. Serter bana bunların Terörle Mücadeleden gelen bir ekip ve araçla alınacağını söyledi. Daha sonra ben Sincan İstanbul yol ayrımında indim." bilgisini verdi.

Tanık Yusuf Erdem ise sanıklardan bazılarını tanıdığını bildirerek, "İsmini saydıklarımla Ankara İstihbarat Şubede beraber çalıştık. FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatları hakkında bir bilgiye sahip değilim." dedi.

Duruşmada daha sonra sanıklardan eski Başbakanlık Müşaviri Ali İhsan Sarıkoca'nın kardeşi Mustafa Sarıkoca savunma tanığı olarak dinlendi.

Ali İhsan Sarıkoca'nın Bank Asya'daki hesabına 21 bin 900 lira yatırılmasına ilişkin iddianamedeki suçlama konusunda açıklama yapan Mustafa Sarıkoca, şunları söyledi:

"2012'de İstanbul Beşiktaş'ta bir ortağımla köfte lokantası devraldım. Devraldıktan sonra Gezi olayları başladı. Ortağımın da 500 bin lira ödemesi gerekiyordu ama ödemedi. Sıkıntıya düşünce ben ve ağabeyim ev ve arabalarımızı sattık. Kredi kartlarım ve hesabım sıkıntıya düştü. Hakkımda icra takibi başlatıldı. Ağabeyimin Bank Asya dışında iki bankadan kredi kartı vardı ve onları kullanıyordu. Bank Asya kredi kartı olduğunu ve kullanmadığını biliyordum. Kredi kartlarımın limiti dolduğu, o da kullanmadığı için Bank Asya kredi kartını bana vermesini istedim. Kredi kartını birkaç alışverişte kullandım. Günü gelince de kredi kartı miktarını ödedim."

Mahkeme Başkanı Köksal, sanıklardan Gökhan Yüce'ye, Murat Dündar adlı kişiyle arasında husumet olup olmadığını sordu.

Dündar, Yüce ile Osmaniye'de çalıştıklarını, onun, "bazı hedef kişilerle bar ve pavyonlara gittiğini, hafif meşrep kadınlarla takıldığını" anlatarak, "Bu nedenle ters düşmeye başladık. Yaşam şeklini şube müdürüne aktardım. O da kendisinin İstihbarat Şubeden çıkarılmasını istedi." diye konuştu.

Bazı sanıkların duruşmalardan vareste tutulmalarını, haklarında adli kontrol olan sanıkların ise adli kontrol hükümlerinin kaldırılmasını istediği duruşmada, Cumhuriyet Savcısı Fatih Karataş, eksiklerin giderilmesini talep etti.

Mahkeme heyeti, beş sanığın duruşmalardan vareste tutulmalarına karar verirken, adli kontrol hükümlerinin kaldırılması taleplerini reddetti. Sanık Ali İhsan Sarıkoca'nın Ankara'yı terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirini kaldıran heyet, Sarıkoca hakkındaki diğer adli kontrol tedbirlerinin devamına hükmetti.

Tanık İsmail Küçük'ün ifadesinin alınması için İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine talimat yazılmasına karar veren heyet, sanıklardan "görevi kötüye kullanma", "suç delillerini yok etme veya gizleme" ve "suçluyu kayırma" suçlarından hakkında kamu davası açılan İlyas Kaytancı hakkında "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan gereğinin takdiri için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulmasına karar verdi ve davayı erteledi.

Kaynak: AA / Güncel
title