Adalet Ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bozdağ, Yargıtay'ı Eleştirdi
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Dosya Yükünden Yakınan Yargıtay'ı, "İstendiği Zaman Yargıtay Pekala Çok Süratli İşleyebiliyor" Diye Eleştirdi
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, dosya yükünden yakınan Yargıtay'ı, "İstendiği zaman Yargıtay pekala çok süratli işleyebiliyor" diye eleştirerek İlhan Cihaner ve Mehmet Haberal örneklerini verdi.
Bozdağ, Hizbullah dosyası ile ilgili olarak da, "Dosya Ekim ayında ilgili daireye geliyor. Daire duruşma veriyor, 2011 yılına. Ekim ayında gelen dosyaya, Kasım'a Aralık'a duruşma veremez mi? Verebilir. Neden tahliyelerinin göründüğü belli olduğu halde bu dosyalar 6 yıldır temizlenmedi? Peki Hizbullah'la ilgili dosyanın neden tahliyeleri göründüğü halde duruşması 2011 yılına verildi. Daha öne alınabilirdi" ifadesini kullandı.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, partisinin Akçaabat ilçe teşkilatı tarafından Kültürpark'ta düzenlenen 'Adalet ve Kalkınma Partili Yıllar Değerlendirme Toplantısı'na katıldı. Toplantıya, Bozdağ'ın yanısıra Adalet ve Kalkınma Partisi Trabzon Milletvekilleri Cevdet Erdöl, Kemalettin Göktaş, Mustafa Cumur, Safiye Seymenoğlu, Sakarya Milletvekili Recep Yıldırım ve diğer partililer de katıldı.
Bekir Bozdağ, toplantıda yaptığı konuşmada, "Türkiye'nin siyasal geçmişine baktığınız zaman korkuların gölgesinde yürüyen bir siyaset görürsünüz. Bir partiyi görürsünüz, bölünme korkusunu sürekli insanların kafasına hançer gibi sokar. Düşmanlıkları törpüler. Bir başkasına bakarsınız, 'laiklik gitti, irtica geldi, şeriat hortladı' der. Bir başkası etnik bir takım şeyleri kaşıyarak başka korkular yaratır. Bütün bu korkularla, esasında rehin alınmak istenen milletin hür iradesidir. Birileri bu milletin sırtında boza pişirmek için sürekli korkuları pompaladılar. Artık Türkiye korkularına esir olmayacak, esir edilemeyecek. Ülkemizin el atılmaz denilen bütün dertlerine biz el attık. Ama birileri bizi de korkutmak için uğraştılar" dedi.
Bozdağ sözlerini şöyle sürdürdü: "Adalet ve Kalkınma Partisi göreve geldikten sonra Ergenekon soruşturmaları devam ediyor. Yakamoz, Eldiven, Kafes, Balyoz gibi ne hileler, ne çeteler biraraya gelmişler. Adalet ve Kalkınma Partisi'yle milletin birlikteliğini koparmak, ak kadroları iktidardan indirmek için neler planlamışlar, hepsi bir bir ortada. Biz sadece Allah'tan korkarız, onun önünde eğiliriz. Milletten korkarız, milletin önünde eğiliriz. Milletin bize verdiği emaneti hiç kimseyle asla paylaşmayız. Bir takım korkuları pompalayanlara 'eyvallah' demedik. Çünkü biz hepsine meydan okuyarak yola çıktık. Milletin konuşmadığı pek çok konu artık konuşulur, tartışılır oldu.
Dün ayıplanan şeyler bugün normal zeminde tartışılabilir oldu. Eğer Türkiye bugün konuştuklarını 20 sene önce tartışsaydı, gücümüz belki bugünkünün 20 misli daha fazla olurdu. Ama konuşturmadılar, susturdular, korkuttular, zemin ve imkan hazırlamadılar. Tayyip Erdoğan ve arkadaşları zemin ve imkan hazırladı. Artık millet konuşacak, her yerde her sorununu konuşacak, herkesten hesap soracak, hiçbir korkuya asla esir olmayacak. Siyaset bundan sonra düdüğü çalanların değil, milletin karşısında esas duruşa geçenlerindir."
"BİZDE MUHALEFET YOK"
Bekir Bozdağ, Türkiye'de demokrasinin en önemli sorunlarından birisinin muhalefet sorunu olduğunu ifade ederek, "Bizde muhalefet yok. Resmi ağızla konuşan siyasi partiler var. Milletin ağzıyla konuşan, gözü milletin gözünde, kulağı milletin kulağında olan bir muhalefet yok. Ama iktidarın eli, gözü, kulağı da millette. Bizim muhalefetimiz geleceğin Türkiye'sini, umudu büyüyen Türkiye'yi konuşmuyor. 60'ları 70'leri konuşuyor. 19'ncu yüzyılın jargonuyla konuşuyor. Dünya 21'nci yüzyılı tüketirken, onlar 19'ncu yüzyıldan bugüne gelemediler. Gelmeleri de mümkün değil. Muhalefeti de Adalet ve Kalkınma Partisi dolduruyor" dedi. Seçim sürecine girildiğini belirten Bozdağ, partilileri de uyararak şunları söyledi:
"Bundan sonra çok alengirli iftiralara hazır olun. Allanmış pullanmış iftiralara hazır olun. Bol bol iftira dinleyeceksiniz. Halbuki iktidara talip olanlar çamur atarak değil, ortaya proje koyarak, program koyarak, umudu büyüterek geleceğe sahip olmalıdır. Ama bizim ülkemizde öyle bir şey yok. 1960'ların jargonuyla konuşan siyaset ancak kavga iftira, kin ve nefret üretiyor. Ama Adalet ve Kalkınma Partisi hizmet üretecek, umudu büyütecek,. Geleceğin Türkiye'sini konuşacak. Onlar varsın iftiraları konuşsun. Yol kesmek için işbirliklerini göreceksiniz. Yerel seçimlerde gördünüz. Hepsi ittifak yaptılar. Biz kaybettiğimiz yerlerde ittifaklara kaybettik. Birbirlerini yediklerine bakmayın. Perdenin arkasına bakın. Masada bir arada oturmasalar bile fikriyatları aynı. Boşuna uğraşıyorlar. Tayyip Erdoğan'ı bunların hepsi biraraya gelse yıkamazlar, yenemezler.
Tayyip Erdoğan'ı buraya masa başı mühendislik yapanlar, piyasaya kaset sürenler, manşetle lider değiştirenler değil, zindanlardan dualarınızla siz getirdiniz. Hepsi biraraya gelseler, güreş tutsalar Adalet ve Kalkınma Partisi'ni yenemezler, korkutamazlar. Bizim dayımız millettir. Dayısı millet olana kimin gücü yeter. Bu seçimde 330'un altında bir güçle gelirsek, milletin iradesine göre ülkenin geleceğini şekillendirme imkanını kaybederiz".
YARGITAY'A AĞIR ELEŞTİRİ
Bozdağ, son tahliyelerin ardından gelen eleştirileri de değerlendirerek, "Tahliyeler oldu. Hemen Adalet ve Kalkınma Partisi'ni yıpratmak için bağırıyorlar; Katilleri, tecavüzcüleri, teröristleri serbest bıraktılar' diye. Adalet ve Kalkınma Partisi serbest bırakmış gibi iftiralarla ortalığı karartıyorlar. Çünkü bu millet katillerin, tecavüzcülerin, teröristlerin serbest bırakılmasından hoşlanmaz. Bu işi Adalet ve Kalkınma Partisi'ne yıkarsak, faturayı Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarına kesersek, oyları başka tarafa aktarmış oluruz' diyorlar. Bütün kadro koro halinde bunu seslendiriyor. Bu büyük bir çarpıtmadır. Hazır olmamız gereken pek çok iftiradan biridir bunlar" dedi.
Bozdağ, tutuklamayla ilgili CMK'nın 102'nci maddesinin 2004'te TBMM'den geçtiğini hatırlatarak, "Eskiden tutuklama sınırsızdı. Sınırı kaldırınca geçiş için süreye ihtiyaçları vardı. Dedik ki; 1 Nisan 2008'e kadar süre veriyoruz. Yargıtay'a, 'Elinizdeki dosyaları temizleyin' talimatıdır bu. 2008 geldi, dosyalar bitmedi. Bir kez daha uzattık süreyi, 31 Aralık 2010' a kadar. Toplam 6 yıl yaptı. Yargıtay Başkanı açıklıyor, bin 200 civarında dosya diye. Peki Allah aşkına, tahliyesi 31 Aralık'ta olacağı belli olan dosyaları 6 senedir elinden çıkar diye kanun çıkmış. Size mühlet vermiş. Niye temizlemediniz? Elinizi tutan mı vardı? Yargıtay'da eğer dosyalar geliş tarihine göre öne alınsa hiç itirazım olmaz. Bu dosyalar geç geldi, sıra gelmedi derim. Öyle bir şey var mı? Yok. Tahliyelere bakın. Bir tanesi 1996'da tutuklanmış, diğeri 98'de, diğeri 2000'de.
Allah aşkına siz bir vatandaşınızı suç işlediği isnadıyla 1996'da tutukluyorsunuz, 15 yıl olmuş. Mahkemeleriniz 'sen suçlusun' diyemiyor. Böyle bir hukuk devleti olabilir mi? Sizin bir kardeşinizi, yakınınızı yakalasalar, 16 yıl yargılasalar ve tutuklu kalsa sizin gönlünüz buna razı olur mu? Onun için 'dosyaları temizleyin' dedik, temizlemediler. Yargıtay üyeleri isterlerse, bu dosyaları hemen gündeme alıp sonuçlandırabilirler. Hizbullah sanıklarının dosyalarını hemen sonuçlandırabilirler. Bir saat sonra Hizbullah sanıkları dosyasını pekala görüşebilirler. Buna engel yok. Biz biliyoruz, orada işlerin nasıl işlediğini" dedi. Bozdağ sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yargıtay nasıl hızlı işliyor? Örnek vereyim. İlhan Cihaner, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısıydı. Erzurum'da devam eden soruşturma nedeniyle tutuklanmıştı. Yargıtay devreye girdi, dosya gelmeden fotokopi üzerinden duruşma günü vermediler mi? Yargıtay Başkanı'na soruyorum buradan? Neden Cihaner dosyasını 16 yıl bekletmediniz de, öbürlerinin dosyası bekledi o kadar? Onu niye hemen aldınız öne? Bir başka örnek. Silivri'de yargılananlar var.
Onları yargılayan hakimlerle ilgili Mehmet Haberal tazminat davası açtı ve dava Yargıtay'da alelacele görüşüldü ve karara bağlandı. 6 ay bile sürmedi. 6 ayda dosyanın bitmesi için şikayetçinin illa Mehmet Haberal mı olması lazım? Daha ilgincini söyleyeceğim. Sayın başbakanımızla ilgili, 2002 yılında Başbakan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin genel başkanı. Diyarbakır DGM'ye müracaat ediyor, memnu haklarının iadesi hakkında. Birinci mahkeme reddediyor, ama itiraz mahkemesi memnu hakların iadesine karar veriyor. Ceza Usulu Kanunu diyor ki; itiraz üzerine verilen karar kesindir. Bunu anlamak için hukukçu olmaya gerek var mı? Kanadoğlu olmaya veya Yargıtay Başkanı olmaya gerek var mı? Peki ne oldu? O zamanki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yetkisi bile yokken, Tayyip Bey'le ilgili dosya kurye ile Ankara'ya geldi, aynı gün karara bağlandı, kesinleştirildi ve Başbakan'ın ismi milletvekili listesinden silindi? Peki Yargıtay bu kadar iş yükü altında çalışamıyor da, Tayyip Erdoğan'ın milletvekili olmasını engellemek isteyen bir takım itirazlar söz konusu olunca, dosya nasıl alelacele kesinleştiriliyor. Bu ne biçim hız, ne biçim sürat? Böyle bir sürat gördünüz mü siz? İstendiği zaman, Yargıtay pek ala çok süratli işleyebiliyor".
"Hizbullah dosyası Ekim'de geldi, neden duruşma günü 2011'e verildi?"Bekir Bozdağ, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in Hizbullah dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda ne kadar beklediğini söylemediğini de vurgulayarak, "Dosya Ekim ayında ilgili daireye geliyor. Daire duruşma veriyor, 2011 yılına. Ekim ayında gelen dosyaya, Kasım'a, Aralık'a duruşma veremez mi? Verebilir. Neden tahliyelerinin göründüğü belli olduğu halde bu dosyalar 6 yıldır temizlenmedi? Peki Hizbullah'la ilgili dosyanın neden tahliyeleri göründüğü halde duruşması 2011 yılına verildi? Daha öne alınabilirdi. Hatta şimdi bile 9'ncu Ceza Dairesi isterse bugün görüşebilir. Mani bir hal yok. Burada Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bir kusuru yoktur.
Biz Yargıtay'a da diğer mahal mahkemelerine de tutukluluk süreleriyle ilgili düzenlemeler vatandaşın aleyhine sonuç doğurmasın, milletin adalete olan güvenini zedelemesin diye uygulamak için kafi derecede süre verdik. Ama 6 senede tanzim etmediler" diye konuştu.
Bozdağ, daha önce Yargıtay'da yeni ceza dairesi açılmasını isteyen Yargıtay Başkanı'nın şimdi bunu istemediğini ve Bölge Adliye Mahkemeleri kurulmasını istediğini de sözlerine ekleyerek, "Bir milyon 800 bin dosyayı 2 -3 senede eritiriz diyorlar. Daire kurmaya gerek yok diyorlar. Peki soruyorum Sayın Başkan'a; 'Siz bir milyon 800 bin dosyayı 2 – 3 senede eritme yeteneğine sahipsiniz de, bin 300 tane dosyayı 6 senede niye bitiremediniz?" ifadesini kullandı.
GÖKTAŞ'IN 3G AŞKI
Bu arada, geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Salonu'nda 3G'li telefonuyla genel kurul çalışmalarını arkadaşlarına gösterirken objektiflere yakalanan Adalet ve Kalkınma Partisi Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş, Akçaabat'ta da boş durmadı. Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ'ın yanında oturan Kemalettin Göktaş, görüntülü konuşma yaptığı bir arkadaşına 3G'li telefonuyla salonu gösterdi ve "Görüyorsun, Akçaabat'ı, salon tıklım tıklım" dedi.
Trabzon / Akçaabat (DHA)