'Adalet İstedim, Dayak Yedim'
Kızı Sinem'e Emniyet Şeridinde Çarparak Öldüren ve Serbest Kalan Mustafa Faruk Kalkavan İçin Genç Kızın Annesi Neşe Hanım İsyan Etti.
Kızı Sinem’e emniyet şeridinde çarparak öldüren ve serbest kalan Mustafa Faruk Kalkavan için genç kızın annesi Neşe Hanım isyan etti.
Moda tasarımcısı Sinem Yalçın, geçtiğimiz Ocak ayında arkadaşı Elif Çelik ile Tepe Nautilus Alışveriş Merkezi’ne gitmek için evden çıktı. Dalgınlık sonucu Boğaziçi Köprüsü yoluna giren Sinem’in otomobiline, arkadan gelen bir araç çarptı. Sinem, hasara bakmak için arabasını emniyet şeridine çekip, indi. Bu sırada ünlü armatör Bülent Kalkavan’ın oğlu Faruk’un kullandığı Lincoln marka cip, genç kıza hızla çarptı. Sinem ağır yaralanırken arkadaşı Elif Çelik, şans eseri kurtuldu.
Hastaneye kaldırıldı
Sinem hastaneye götürülürken annesi Neşe Yalçın ile babası Sinan Yalçın da oradaydı. Sedyede anne ve babasını gören Sinem, “Ne olur beni kurtarın, ölmek istemiyorum” dedi. Annesi “Ölmeyeceksin kızım. Bak iyisin” diyerek, kızına güç vermeye çalıştı. Altı saat süren ameliyat sonrası acı haber geldi.Sinem hayatını kaybetmişti.
Sinem’in ölümüne neden olan Kalkavan da, genç kıza çarptıktan hemen sonra direksiyon hakimiyetini kaybetmiş, aracı 20 metre sonra yan yatmıştı. Kalkavan, araçta iki arkadaşını da bırakıp “Cipi Ahmet’in kullandığını söyleyin” diyerek kaçtı. Şoför suçu üstlenmeyince, cipi Faruk Kalkavan’ın kullandığı ortaya çıktı. Kalkavan da, 24 saat sonra teslim oldu. Alkol kontrollerinde temiz çıkan Kalkavan, “Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme neden olmak”tan 3.5 ay yatıp tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Bakanlıkta dövdüler
Vatan Gazetesi'nden Seyhan Sevinç'in haberine göre, adaletin yerini bulması için çırpınan Neşe Yalçın, Adalet Bakanı M. Ali Şahin ile görüşmeye gitti. Müsteşarla görüşebileceği söylendi. Sonrasında yaşananları Neşe Yalçın şöyle anlattı: “Kalkavan ailesinden yaşlı biri içeri girdi. Müsteşar Bey, ’Sizi dinleyeceğim, buyrun lütfen’ dedi. Ben otururken Kalkavan ailesinden o yaşlı adamın da hemen yanımızda oturduğunu farkettim, o da odaya girmişti. Biz konuşmadan Müsteşar Bey’e bir telefon geldi, Müsteşar Bey telefonda, ’Tabi efendim. Emredin bakanım. Tamam, oldu’ gibi bir konuşma yaptı. Bakan’la görüşmesi bittikten sonra da, ’Sizinle görüşemeyeceğim’ dedi. ‘Adalete sığınmaya geldim, niye beni dinlemiyorsunuz’ dedim. ’Sana mı soracağım’ diyerek, Kalkavan’ı alıp, ’Gel üst kata çıkalım’ dedi. Ben ısrar edince güvenliğe, ’Bu kadını dışarı atın’ dedi. Beni paldır küldür dışarı attılar. Israrla, ’Adalet aramaya geldim. Bırakın derdimi anlatayım’ dedim ama dinlemediler. Dışarda da koluma ve dizime copla vurdular. Nefesim kesildi, yere yığıldım. Beni sürükleyerek güvenliğin çıkışına götürüp bıraktılar. Kızkardeşim beni alıp hastaneye götürdü. Oraya iki görevli gelmiş, ’Buna bakmayın. Kaydını almayın’ demişler. Beni acilden de dışarı attılar. Kızımı öldürenler şimdi dışarda dolaşıyor. Adaletin yerini bulması için Kalkavan Ailesi’nden biri olmamız mı gerekir? Kızım için ben de gerekirse AİHM’ye kadar gideceğim.”