Adalet Bakanı Bozdağ, Anadolu Öğrenci Birliği Üyeleri Ile Bir Araya Geldi
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "16 Nisan halk oylaması, eski Türkiye'nin geri dönülmez bir şekilde gönderilmesini sağlayacak ve zayıf Türkiye isteyenlerin heveslerini kursağında koyacak büyük bir tarihi reformun yapılacağı gündür.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "16 Nisan halk oylaması, eski Türkiye'nin geri dönülmez bir şekilde gönderilmesini sağlayacak ve zayıf Türkiye isteyenlerin heveslerini kursağında koyacak büyük bir tarihi reformun yapılacağı gündür." dedi.
Bursa'da Anadolu Öğrenci Birliği üyeleriyle düğün salonunda bir araya gelen Bozdağ, terörün istikrarsız Türkiye için "Hayır" kampanyalarına destek verdiğini söyledi.
Yeni sistemin güçlü ve istikrarlı Türkiye'yi getireceğine dikkati çeken Bozdağ, şunları kaydetti:
"Terör örgütleri neden 'Hayır' çıksın diye bakıyor? Siyasi istikrarın, güçlü iktidarın, etkin bir yönetimin olduğu ülkelerde kriz olmaz. Olursa bile kriz hemen ortadan kaldırılır. Güçlü mekanizmalar vardır, kaos, kargaşa olmaz. İstikrarsızlık, yönetim boşluğu olmaz. Böyle bir ortamda da terör örgütleri hedeflerini gerçekleştirmek için güçlü eylemler yapamazlar. Bakın, 7 Haziran seçimleri oldu, hemen arkasından PKK terör örgütü 23 Temmuz'da terör eylemlerine başladı. Neden? İstikrar çıkmadı sandıktan. Güçlü iktidar çıkmadı sandıktan. Parçalı bir iktidar ihtimali çıktı. Kimin iktidar olacağı da belli değil. Belirsizlikten daima mikroplar istifade eder.
Bütün bu terör mikropları istikrarsızlık, boşluk, kaos ve kargaşadan istifade eder. İşte bu sistem değişikliği istikrarsızlığa, kaosa, kargaşaya, zayıf iktidar ihtimaline son veriyor, istikrar veriyor, güçlü iktidar kuruyor. Krizle, kargaşayla, terörle etkin bir şekilde mücadele yapabilecek bir mekanizmayı sistemin doğal sonucu olarak hayata geçiriyor."
"Eski Türkiye'yi bekleyenler daha çok beklerler"
Bozdağ, Batılı ülkelerin istikrarsız, ekonomisi çökmüş, enerjisini iç çatışmalara harcayan, kaynaklarını yatırım ve gelecek daha iyi olsun diye değil yangınları söndürmek için itfaiyelere harcayan Türkiye istediklerini vurguladı.
"Onlar haksızlık, hukuksuzluk yaptığında, 'Siz haksızsınız. İnsan haklarına dair bütün sözleşmeleri ayaklar altına alıyorsunuz.' diyen bir sesi duymak istemiyorlar." ifadelerini kullanan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer ekonomik sıkıntınız varsa 'Size 5 milyar dolar borç verebiliriz.' diyen bir Tayyip Erdoğan'ın sesinin kulaklarında çınlamasını istemiyorlar. Ne istiyorlar? İstikrarsız olsun, ekonomi çöksün, kriz, kaos olsun, hükümet bununla baş edemesin, gelsin, kapılarına ezik ezik 'Bize çare olun, yardım edin, para verin, akıl verin, destek olun bu sıkıntımıza.' diye yalvaran, yakaran bir Türkiye ve Türkiye'nin hükümetini istiyorlar. Bunlara en büyük cevabı 16 Nisan'da Allah'ın izniyle hep beraber vereceğiz. Allah'ın izniyle 15 yılda ülkemiz bugün bütün bu olumsuzluklara meydan vermeyecek bir değişim ve dönüşümü yaşamıştır.
Hem Batı'ya hem terör örgütlerine hem başka hesap sahiplerine buradan söylüyorum: Eski Türkiye muhaldir. Eski Türkiye'yi bekleyenler daha çok beklerler. Eski Türkiye'yi inşaya kimsenin gücü yetmeyecektir ve millet eski Türkiye'nin bütün dinamikleriyle yeniden hayat bulmasına izin vermeyecektir. İşte 16 Nisan halk oylaması, eski Türkiye'nin geri dönülmez bir şekilde gönderilmesini sağlayacak ve zayıf Türkiye isteyenlerin heveslerini kursağında koyacak büyük bir tarihi reformun yapılacağı gündür."
Bozdağ, "Bu reformun özü, Türkiye'yi yönetecek hükümeti siz seçmek istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Ana soru bu." değerlendirmesinde bulundu.
Şu anda Türkiye'de sadece bir milletvekili seçimi yapıldığını, ayrıca yürütme organı seçimi yapılmadığını belirten Bozdağ, şunları ifade etti:
"Hükümet, Meclisin salt çoğunluğundan çıkmakta, Meclisin güvenine dayanmaktadır. Yeni sistem diyor ki: Milletvekili seçimi için vatandaşın önüne sandık koyacağız. Yürütme yetkisini kullanacak cumhurbaşkanı seçimi için vatandaşın önüne bir sandık koyacağız. İkisi ayrı ayrı seçilecek, yürütme yetkisini kullanacak hükümet sadece halkın iradesine ve halkın sandıkta yüzde 50 artı 1'inin verdiği güvenoyuna dayalı olarak iktidar yetkisini kullanacaktır. Ben şimdi soruyorum: Sokakta gezen iki vatandaştan biri ve birinden biraz fazlasının oyunu almış birisi mi Türkiye'yi yönetse daha iyi olur, yoksa yüzde 20'sinin, yüzde 30'unun, yüzde 40'ının oyunu almış bir iktidar mı Türkiye'yi yönetse daha iyi olur? Yüzde 50 artı 1'inin asgari oyunu alanın Türkiye'yi yönetmesi, demokratik meşruiyet bakımından da siyasi istikrar bakımından da güçlü iktidar bakımından da hukuk devleti bakımından da milli iradenin iktidarda tam olarak olması bakımından da bugünkünden bin kat daha iyidir."
"16 Nisan'a kadar saygı orucu kararı almışlar"
Bozdağ, CHP'nin yüzde 26 oyuyla bunun referandumda engellenme ihtimalinin bulunmadığını, onun için AK Parti'lilerin, MHP'lilerin, HDP'lilerin, Saadet Partililerin, Büyük Birlik Partililerin ve diğer partilere gönül verenlerin oylarına ihtiyacı olduğuna işaret ederek, bu nedenle sistem değişikliğiyle ilgili yasa teklifini Anayasa Mahkemesine götürmediğini anlattı.
"Sizin oyunuza ihtiyaçları olmasaydı, hiçbir güç bunun Anayasa Mahkemesine gitmesine engel olamazdı." değerlendirmesinde bulunan Bozdağ, konuşmasını şöyle tamamladı:
"(CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu) Merhum Necmettin Erbakan Hocamızın ölüm yıl dönümünde düzenlenen anma toplantısına gidip katıldı, Temel Bey'in yanında da elini açtı, dua etti. Allah duasını kabul etsin ama buradan söylüyorum, 28 Şubat'ın önden çekiş arabası da CHP'dir, arkadan itişli arabası da CHP'dir. Yandan, sağdan, soldan, ortadan, bütün destekçisi CHP'dir. 28 Şubat'ın en büyük mağduru Necmettin Erbakan Hocamızdır. Peki ne oldu, gitti oraya elini açtı, dua etti? Niye dua etti? Eğer bu halk oylaması olmasaydı gençler, hiçbir güç Sayın Kılıçdaroğlu'nu o toplantıya götürüp Erbakan Hoca'ya dua ettiremezdi. Sizden korktuğu için yaptı. Saadet Partililerin oyuna ihtiyaç olduğu için yaptı. Bakın, bu sistem geldiği zaman herkes sizin oyunuza muhtaç. Kendi oyu yetmiyor, 'Bizim mahalle beni destekler.' demek yok. Başka mahallelere de açılmak zorunda kalacak, ön yargıları yıkılacak.
Şimdi başka bir şey söylüyor. 'Tayyip Bey'i herkes seviyor. Her parti seviyor. Tayyip Bey'in aleyhine konuşursak adam 'Hayır'a verecek, birden incinip 'Evet'e dönebilir.' Onun için diyor ki CHP: '16 Nisan akşamına kadar 'Sayın Cumhurbaşkanı' deyin ya da 'Sayın Recep Tayyip Erdoğan' deyin, sakın Cumhurbaşkanı'na saygısızlık ifade eden bir dil kullanmayın' diyor. 16 Nisan'a kadar saygı orucu kararı almışlar. Yani Tayyip Bey'i sevdiklerine boğdurmak için güya bunu yapıyorlar. Ben de diyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu: Bir dünya bir araya geldi, bu millet Tayyip Bey'i kimseye yedirmedi, senin bu şark kurnazlığına mı yedirecek? Tankların önüne yatanlar, kurşunlara göğsünü açanlar, jet savaş uçaklarının altında ölüme meydan okuyanlar, senin şark kurnazlığına yenilip sevdiği lideri senin dediğin gibi hançerleyecekler mi? Yok öyle bir şey."
(Bitti)