Acıbadem'deki Türk Telekom Binasını İşgal Girişimi Davasında Keskin Nişancı İddiası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), 15 Temmuz darbe girişiminde Acıbadem'deki Türk Telekom binası işgal edilmeye çalışılırken çıkan olaylarda, Acıbadem Mahallesi Muhtarı Mete Sertbaş dahil, 6 kişinin şehit edilmesine ilişkin, tutuklu 41 sanık asker hakkında 9'ar kez ağırlaştırılmış müebbet...
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), 15 Temmuz darbe girişiminde Acıbadem'deki Türk Telekom binası işgal edilmeye çalışılırken çıkan olaylarda, Acıbadem Mahallesi Muhtarı Mete Sertbaş dahil, 6 kişinin şehit edilmesine ilişkin, tutuklu 41 sanık asker hakkında 9'ar kez ağırlaştırılmış müebbet ile 559'ar yıla kadar hapis cezası talebiyle açılan davanın dördüncü duruşmasında, darbe girişiminde yaralanan mağdur sıfatıyla dinlenilen Hasan Girgin, kendisinin ve şehit edilen arkadaşı Fazlı Demir'in keskin nişancı tarafından vurulduğunu düşündüğünü söyledi.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan ikinci duruşmaya, tutuklu sanıklar teğmen Şerif Özbay, astsubay Serkan Aplak, uzman çavuşlar Ali Karahan, Bayram Aydın, Özgür Kaya, Hasan Övez ve Yasin Kayhan ve 34 er ile tarafların avukatları katıldı. Duruşmada, darbe girişimi sırasında hayatını kaybedenlerin aileleri ve avukatları da hazır bulundu.
Mahkeme heyeti, aralarında sanık teğmen Şerif Özbay'ın da bulunduğu 4 tutuklu sanığın, savunma yapan tutuklu askerleri etkilememeleri için, geçici süreyle duruşma salonundan çıkarılmasına karar verdi.
Duruşmada, olay sırasında er olarak görev yapan 3 tutuklu sanık, savunmalarını görüntü ve kroki eşliğinde yaptı. Savunma yapan erler, darbe girişiminde polis tarafından etkisiz hale getirilen yüzbaşı Mehmet Karabekir'in, halka ateş etmeleri konusunda talimat verdiğini, talimatı yerine getirmeyen askerlere de tokat attığını ve tehdit ettiğini söyledi.
Son sanık dinlendiği sırada, sanıklardan Hasan Övez ve Serkan Aplak'ın avukatları söz alarak, uzman çavuş Yasin Kayhan'ın da sanıkların üzerinde etki edeceğini iddia ederek salondan çıkarılmasını talep etti.
Görüşü sorulan Başsavcıvekili Hacı Hasan Bölükbaşı, CMK 200. maddesinde yer alan, "Sorgu sırasında sanığın mahkeme salonundan çıkarılabilmesi" uyarınca sanık Kayhan'ın salondan çıkarılması talebinin kabul edilmesini istedi.
Mahkeme heyeti de avukatların taleplerini kabul ederek, sanık Kayhan'ın salondan çıkarılmasına ve diğer dışarı çıkarılan sanıklarla da irtibat halinde bulunmamasına karar verdi.
Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ da sanık savunmalarına ara vererek, daha önce duruşmaya çağrılan mağdur Hasan Girgin'in dinleneceği söyledi. Duruşmaya tekerlikli sandalye ile gelen Girgin, olay gecesi yaşadıklarını anlatarak, olay mahallinde yer alan bir ikametgah sahibinden o geceye ait ses kayıtlarını mahkemeye sundu. Söz konusu kayıtlar duruşmada dinletildi.
Ses ve görüntü kayıtlarının izlenmesinin ardından yaşadıklarını anlatan Girgin, "Olay günü darbe girişimini öğrenir öğrenmez Cumhurbaşkanın konutunun bulunduğu Kısıklı'ya Fazlı Demir ve arabayı kullanan arkadaşımız birlikte geçtik. Daha sonra Acıbadem Tu¨rk Telekom binasının işgal edildiğini öğrenerek Acıbadem Caddesi'nden Telekom binasına doğru ilerledik, Acıbadem Tu¨rk Telekom Bölge Mu¨du¨rlu¨ğu¨ binası önu¨ne geldiğimizde darbeci askerle ile karşı karşıya kaldık." dedi.
-Salonda duygusal anlar
Kendilerinin araç içerisinde bulunduğu sırada askerlerin aracın 1 metre ötesinde bulunduğunu anlatan Girgin, askerlerin kendilerine sinkaflı küfürler savurduğunu ve rastgele ateş açtıklarını ancak direkt kendilerini hedef almadıklarını belirterek, tam bu sırada bir kaç yerinden vurulduğunu, arka koltukta oturan Fazlı Demir'in de kafasından vurulduğunu söyledi. Tam bu sırada, salonda bulunan Fazlı Demir'in eşi ve annesi ağlamaya başladı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Dağ, "Duygularınızı anlıyor ve hak veriyoruz ancak bu olayı, her anı dinlemek zorundayız." dedi.
Kısa bir süre sonra tekrar konuşmaya devam eden Girgin, Fazlı Demir'in kafatasından vurulduğunu ve kafatası parçalarının arabanın içinde bulunduğunu hatta bu parçaların kendilerine bile geldiğini söyleyerek, hemen oradan uzaklaşmaya çalıştıklarını, askerlerin arkadan ateş ettiklerini ve hastaneye gittiklerini söyledi.
Vurulduğu sırada arkadaşı Fazlı Demir'in rahmetli olduğunu anlatan Girgin, olaya ilişkin şu iddiada bulundu:
"Ben burada başka bir şeyi özellikle vurgulamak istiyorum. Bize direkt ateş açıldığı sırada arabanın hemen ötesinde bulunan yaklaşık 10-12 askerin bize direkt hedef alıp ateş açsaydılar paramparça olurduk ve hem araba hem de bizim üzerimizde çok sayıda kurşun izi olurdu. Bölgeye yerleştirilen keskin bir nişancının olduğunu ve bu şahsın bizi direkt hedef aldığını düşünüyorum."
Bu sözlerin ardından mahkeme başkanının talimatı üzerine salondaki perdeye Türk Telekom binasının krokisi yansıtılarak, keskin nişancının olup olmadığına şayet var ise nerede durduğuna ilişkin duruşma sırasında müzakere edildi. Mahkeme Başkanı Dağ, araca açılan ateşin geldiği yönün Telekom binası tarafından olduğunu vurgulayarak telekom binası ve çevresinde konuşlu olan sanık askerlere tek tek nerede ve ne zaman bulunduklarını sordu.
-Şehidin ailesinden sanıklara tepki
Sanıklardan Ali Karahan söz alarak, olay yerine vardıklarında ilk önce Telekom binasının önünde bulunduklarını, daha sonra Telekom'da çalışan güvenlikçinin de darbe girişiminde bulunulduğunu öğrenince binanın arkasından kaçmaya çalıştıklarını, bu sırada kendilerine de ateş açıldığını belirterek, söz konusu ateşin yukarıdan geldiğini öne sürdü.
Girgin, kendilerini vuran askerlerden ve darbecilerden şikayetçi olduğunu söyledi. Bu sırada duruşmada ağlayan Fazlı Demir'in eşi Fatma Demir de söz alarak, yargılama başlamadan önce bu davada suçlu ve suçsuz askerlerin olabileceğini düşünerek geldiğini, ancak askerlerin yaptıkları savunmalar ve duruşmalarda yaşananları gördükçe, tüm sanıkların suçlu olduğunu düşünmeye başladığını belirterek, "18 yaşını doldurmuş aklı başında insanlar askere gidiyor. Bunların neye ateş edilir neye edilmez veya vatandaş mı terörist mi olduklarını anlayabilirlerdi. Silahı olmayan, kendisine saldırmayan halka nasıl ateş edebildiniz? Herkes ölmüş darbeciyi suçluyor 40'a yakın kişi, bir kişiyi sabaha kadar durduramadınız mı? Halka sık emri veya ateş açma emri nasıl uygun gelebildi?" diyerek sanıklara tepki gösterdi.
Fazlı Demir'in annesi ve babası da sanıklara tepki göstererek, "Bizim oğlumuz vatanı savunduğu için vuruldu. Asıl asker bizim oğlumuz bunlar Türk evladı bile olamaz." dedi.
Duruşma sanık savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Başsavcıvekili İsmail Uçar koordinesinde, cumhuriyet savcıları Hikmet Pak ve Bülent Başar tarafından hazırlanan 319 sayfalık iddianamede, 7'si rütbeli 34'ü er olmak üzere tutuklu 41 şüpheli yer alıyor.
Darbeci askerler tarafından şehit edilen Acıbadem Mahallesi Muhtarı Mete Sertbaş, Muhammet Fazlı Demir, Murat Mertel, Murat Naiboğlu, Orhun Göytan ve Şirin Diril maktul sıfatıyla yer aldığı iddianamede, yine darbeci askerler tarafından yaralandığı tespit edilen 23 kişinin dahil olduğu 44 kişi de müşteki sıfatıyla bulunuyor.
İddianamede, 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında darbe girişiminde stratejik noktalardan olan Acıbadem Türk Telekom Bölge Müdürlüğünü kontrol altında tutma görevinin Kurmay Yüzbaşı Mehmet Karabekir'e verildiği, Karabekir'in komutasında 4 zırhlı askeri araç ve bir otomobille birer yüzbaşı, teğmen ve astsubay ile 5 uzman çavuş ve 34 er olmak üzere 41 askerin saat 22.45'te tugaydan çıkış yaptığı kaydedildi.
Şüpheli askerlerin, Türk Telekom'u ele geçirdikten sonra trafiği keserek çevrede toplananları uzaklaştırmaya çalıştıkları, bu duruma direnenlere ise hedef gözeterek ateş ettikleri anlatılan iddianamede, açılan ateş sonucu, Acıbadem Mahallesi Muhtarı Mete Sertbaş, Muhammed Fazlı Demir, Murat Mertel, Orhun Göytan, Şirin Diril ve Murat Naiboğlu'nun hayatını kaybettiği, 23 kişinin de yaralandığı vurgulandı.
Ceza talepleri
Şüpheliler teğmen Şerif Özbay, astsubay Serkan Aplak, uzman çavuşlar Ali Karahan, Bayram Aydın, Özgür Kaya, Hasan Övez ve Yasin Kayhan ile 34 şüpheli erin, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarından, 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen iddianamede, "bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak için kasten öldürme" suçundan, çıkan olaylarda hayatını kaybeden 6 kişi için 6'şar kez olmak üzere toplam 9'ar kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi.
İddianamede, yine tüm şüphelilerin, çıkan olaylarda yaralananlar için 23 kez "bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak için kasten öldürmeye teşebbüs" ile "kamu malına zarar verme", "mala zarar verme", "kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi hukuka aykırı olarak engellemeye teşebbüs", "kişiyi cebir, tehdit kullanarak, silahla, birden fazla kişi ile birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle zincirleme olarak özgürlüğünden yoksun kılmak" ve "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" suçlarından, 331 yıldan 559'ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları istendi.
İddianamede, İstanbul'daki darbe toplantısında çay dağıtan ve darbe girişimi gecesinde muhtar Sertbaş'ı vuran yüzbaşı Mehmet Karabekir, kolluk kuvvetlerince etkisiz hale getirildiği için hakkında takipsizlik kararı verildiği belirtildi.