Abna-Se 27. Genel Kurulu ve Konferansı
TRT Uluslararası Haber Kanalları Genel Yayın Yönetmeni Serdar Karagöz, geleneksel medyanın yüksek kalitede içerik yaratma fırsatı sağladığını belirterek, "İşte bu sebepten dolayı geleneksel medya markaları hayatta kalacak ancak bir gün gazeteler ve televizyon ekranları ortadan kalkabilir.
TRT Uluslararası Haber Kanalları Genel Yayın Yönetmeni Serdar Karagöz, geleneksel medyanın yüksek kalitede içerik yaratma fırsatı sağladığını belirterek, "İşte bu sebepten dolayı geleneksel medya markaları hayatta kalacak ancak bir gün gazeteler ve televizyon ekranları ortadan kalkabilir. Ne olursa olsun markalarımız hayatta kalacaktır. İyi içerik bize yeni dijital dünyada yardımcı olacaktır." dedi.
Anadolu Ajansı'nın (AA) ev sahipliğinde düzenlenen Balkan-Güney Doğu Avrupa Haber Ajansları Birliği (ABNA-SE) 27. Genel Kurulu ve Konferansı'nın "Geleneksel Medya Dijital Dönemde Nasıl Ayakta Kalır" konulu panelinde konuşan Karagöz, geleneksel medyanın ve yazılı basının hayatta kalması için içeriğe yatırım yapılması gerektiğini belirtti.
Eğer içerik yüksek kalitede olursa insanların okuyabileceğini, satın alabileceğini ve izleyebileceğini aktaran Karagöz, insanların gazete satın alması ve televizyon izlemesi için bir sebep yaratılması gerektiğini aksi takdirde herhangi bir konuda bilgiye ihtiyacı olduğunda bunu sosyal medyadan öğrenebileceğine dikkati çekti.
Karagöz, insanlardan bu konuda bir talep olmadığını ifade ederek, "Bizim talebi yaratmamız lazım. Çünkü yani arz her zaman talebi takip eder. Talep yoksa hiçbir şey sunmamızın manası yoktur. Geleneksel medyanın iyi içeriğe, yüksek kaliteye yatırım yapması lazım. İyi içeriğiniz varsa hayatta kalabilirsiniz." diye konuştu.
Geleneksel medya, yeni medya ve sosyal medya arasındaki tartışmaya da değinen Karagöz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geleneksel medya diyorsanız mutlaka yatırım yapmanız lazım. Bu sermaye anlamına geliyor. Bu sebeple Neo Marksist perspektife göre demokratik bir şeyden bahsetmiyoruz. Sadece sermaye sahipleri, büyük şirketler bu koşullar altında hayatta kalabilir. O yüzden bilgiyi, içeriği bunlar kontrol eder. Diğer taraftan cep telefonu olan bir adam gazetecilik yapabilir. Herhangi bir şekilde matbaaya, televizyon kanalına ihtiyaç duymaz. İnsanlar, 'Yeni medya ya da sosyal medya bizlerin daha demokratik bir dünyaya ulaşmamızı sağlar' diye düşünüyor ama bunun aksi bir argüman da söz konusu. Eğer herkes gazetecilik yapmaya kalksa o zaman iş çok daha ucuz hale gelir, kaos haline gelir, kontrol sistemi olmaz ve güvenilmez. O yüzden geleneksel medya kendisini bu tür ortamlardan ayırırsa hayatta kalabilir."
"İyi içerik bize yeni dijital dünyada yardımcı olacaktır"
TRT'de ürünler için dijital departman oluşturarak, kendilerini de bir reformdan geçirdiklerine işaret eden Karagöz, geleneksel medya ve televizyonun yanı sıra buna dijital içeriği de ekleyerek, hayatta kalmaya çalıştıklarını belirtti.
Serdar Karagöz, Youtube, Twitter, Instagram gibi sosyal medya araçlarını da kullandıklarına dikkati çekerek, "Bu dijital platformlar için özel içerik yaratıyoruz. Aynı zamanda kameramanlarımız, sunucularımız ve uydu sistemlerimiz var. Bunlar da geleneksel kısmı. Gazeteyi okuyuculara satsak da gazeteden okumuyorlar, kağıt üzerinden okumuyor, internetten okuyor. Yeni nesil gazeteyi bilmiyor bile. Onlar televizyon da izlemiyor. Geleneksel medya bize yüksek kalitede içerik yaratma fırsatı sağlıyor. İşte bu sebepten dolayı geleneksel medya markaları hayatta kalacak ancak bir gün gazeteler ve televizyon ekranları ortadan kalkabilir. Ne olursa olsun markalarımız hayatta kalacaktır. İyi içerik bize yeni dijital dünyada yardımcı olacaktır." değerlendirmesini yaptı.
"Geleneksel medyamızı dijital medyaya evriltmeliyiz"
Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Metin Mutanoğlu, dinleyici, izleyici veya okuyucunun edilgen konumda bulunduğu geleneksel medyanın, internetin ortaya çıkmasıyla yeni bir döneme geçtiğini belirterek, edilgen izleyici profilinin etkileşim içerisinde olan izleyici profiline geçtiğini ve bunun üzerine medya kuruluşlarının kendilerini bu yeni döneme alıştırmaya çalıştığını vurguladı.
İnternetin artan kullanımı ve sosyal medyanın güçlenmesinin medyanın yanı sıra sanat, spor, ekonomi gibi birçok alanda etkileşime yol açtığına ve dünyanın genelini kapsayan bu etkileşime medyanın da ayak uydurması gerektiğine işaret eden Mutanoğlu, "Artık yeni bir safhaya geçmiş bulunuyoruz. Geleneksel medyamızı dijital medyaya evriltmemiz gereken bir döneme geçiyoruz. Bu dönemin özelliği, insanların dünyada yaşanan gelişmeleri edilgen olarak takip eden değil, aynı zamanda etken olarak tepki koyan, olayları yorumlayan, olaylarda toplumsal duyarlılık oluşturan bir güce sahip olması. Artık bebekler bile neredeyse ellerinde bu yeni dijital medyanın uygulamalarını kullanıyorlar. Bizim, geleneksel medyanın uygulamalarını dijitale evriltme sorumluluğumuz var." diye konuştu.
Yeni dönemde geleneksel medyanın kendisini dijitalize etmek zorunda olduğunu, bunu başaramayanların yok olacağını dile getiren Mutanoğlu, Amerikan medyasının bunu başardığını, online olarak bir gazetenin sayfasına girildiğinde, abonelik yapılması gerektiğini söyledi.
Metin Mutanoğlu, "Medya dijitalleşse de dijital medyanın imkanlarını kullanarak asıl şimdi çok iyi habercilik yapılacak dönemdeyiz. Bu bilgi çöplüğü içinde gerçeği bulup çıkartmak, gerçeği insanlara aktarmak çok önemli. Washington Post gazetesi Cemal Kaşıkçı hadisesine sahip çıktı, özellikle ilk 15-20 gün bu konuda önemli dosyalar yaptı ve Amerikan politikasında çok belirleyici oldu. Amerikan yönetimi bu hadiseyi kapatmak için çaba sarf etmesine rağmen Amerikan medyasının baskıları neticesinde bu işin üzerine gitmek zorunda kaldı." dedi.
"Medya projelerinde iş birliğine her zaman hazırız"
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Birol Çetin ise TİKA'nın 58 ülkede 61 ofisle faaliyette bulunan teknik yardım kuruluşu olduğunu ve yılda ortalama 140 ülkede yaklaşık 2 bin proje gerçekleştirdiklerini söyledi.
Türkiye'nin, özellikle Balkanlar'da ve tüm dünyada bütün sorunların çözümünü paylaşma kültürüyle bulabileceği temel felsefesiyle hareket ettiklerine değinen Çetin, "Fakat maalesef bugün tüm sorunlar silahla, savaşlarla çözülmeye çalışılıyor. Bu adaletsizliği daha da artıran bir anlayış. Yunus Emre'nin de dediği gibi 'Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz.' Balkanlar'la ilgili konuşmak gerekirse maalesef 'Balkanizasyon' diye kötü bir kavram var. Bunu tersine çevirmek için gittiğimiz her yerde talepler üzerine proje yapıyoruz. 'Biz proje yapalım, siz bu konuda gerisiniz' böyle bir anlayış yok. Zaten yaptığımız uygulamalarla TİKA literatüre 'Türk Tipi Kalkınma Modeli' kavramını kazandırdı." ifadelerini kullandı.
Yaptıkları medya projeleriyle ilgili de bilgi veren Çetin, şunları kaydetti:
"60 tane medya projesi yapmışız. Arnavutluk'ta haber ajansına büyük bir stüdyo kurduk, sonra taşındılar, yine yardımcı olduk. Aynı şekilde Bosna-Hersek Haber Ajansı'na da katkıda bulunduk. Bosna'da birçok televizyona dijital sisteme geçme noktasında altyapı desteği verdik. Moldova, Makedonya ve Kosova'da yaptığımız çalışmalar var. Balkanlar'da birkaç ülke dışında tamamına yakınında birçok projeler gerçekleştirdik. Yaptığımız işler barışa, kardeşliğe hizmet ediyor. Dolayısıyla bunların duyurulması, haberlerle buna katkı verilmesi bizim için çok önemli. Coğrafyayı çok geliştirdik, 58 ülke oldu. Bu sene açacağımız ofislerle 60-62 ülkeye ulaşacağız. Medya projelerinde iş birliğine her zaman hazırız."