ABD'nin Türkiye Politikasına Karşı Yeni Öneri: "Tersine Beyin Göçü"
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, “ABD’yi yerli malı ile protesto etmek yerine beyin göçünü engellemek ve bilimin öngörüsü ile geleceği kurmak gerekir” dedi.
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, "ABD'yi yerli malı ile protesto etmek yerine beyin göçünü engellemek ve bilimin öngörüsü ile geleceği kurmak gerekir" dedi.
Prof. Dr. İbrahim Ortaş yaptığı açıklamada, hiç kimsenin aklına bir gün ABD ile Türkiye'nin bu denli birbirine ters düşeceğinin gelmeyeceğini ifade ederek, yaşanan ekonomik sorunların nedeni konusunda bazı çevrelerin özellikle medyadaki bazı kalemlerin durumu ABD'nin ülkemize uyguladığı vergi artışları ile ilişkilendirmeyi benimsediklerini söyledi. Prof. Dr. Ortaş, "Sorunu sanki tek başına ABD ile yaşanan çelişkiden kaynaklanıyor noktasına indirgemeye çalıştılar. Bu durum bir anda Amerikan mallarının boykot edilmesini gündeme getirdi. Kimi telefonu kırarak, kimi dolar yırtarak Amerika'ya karşı tavır sergilemeye kalktı. Aslında geçmişten beri Türk toplumunun ABD karşıtlığı biliniyor ancak bu defa iyice sertleşen bir olguya dönüştü. Vatandaşımızın benzer şekilde geçmişte İtalya, Fransa, Hollanda, Rusya ve Almanya ile yaşadığımız sorunlar nedeniyle de bir anda malları boykot etme eğilimi öne çıkmıştı. Ancak bu arada bütün bu gerginliklere rağmen Türkiye'deki ABD üsleri açık, Amerikan menşeli hamburgercilerin önü tıklım tıklım dolu, bakkallarda kola satışı devam ediyor herkes Amerikan mallarını almaya devam ediyor ve de tüketiyor. Bu arada askerlerimiz Suriye'de ABD'li askerler ile ortak devriye görevi gördüğü yetkililer tarafından açıklanıyor. Bunların hepsi kendi içinde çelişki oluşturuyor" dedi.
" Türkiye'ye sahip çıkmak ve güçlü kılmak zorundayız"
Türkiye'nin bugün yaşadığı ekonomik sorunları görmek ve ABD'nin ülkemize verebileceği olası her türlü zararın telafisinin kolay bir şekilde olmayacağını anlamamız ve görmemiz gerektiğini ifade eden Prof. Dr. İbrahim Ortaş, şunları söyledi:
"Bu aşamada Türkiye'nin gelişimine zarar verecek bütün çabaları boşa çıkarmak için bütünlüklü bir anlayışa sahip olmak zorundayız. Türkiye'nin yaşadığı ekonomik ve sosyal sorunlar artık bir hükümet sorunu değil bir bütün olarak ülkenin geleceğimiz sorunu olduğunu görmemiz gerekir. Gördükten sonra yalnızca basit ve kısıtlı etkisi olan önlemlerle değil daha temel ve uzun sürede ülkemizi kendi kendini her alanda sürdürülebilir düzeye çıkaracak önlemler almamız gerekiyor."
"ABD mallarını boykot etmek, etkili ve yeterli olmayabilir"
Ekonomik sorunlar gündeme gelince hemen akla yerli malı kullanımı geldiğini kaydeden Prof. Dr. Ortaş, "Çoğumuzun yaşam pratiğinde yeme, içme, giyinme ve ekipman kullanımında dikkatli olduğumuz bilinir. Artık küçülen dünyada ve ürünlerin çeşitliliğin arttığı beslenme sepetinde yerli malı yanında başka ülkelerden ürünleri tercih eden olabilir. Ancak küresel dünyada artık bir ülkenin mallarını boykot ederek o ülkeyi zayıflatmak veya zora sokmak sürdürülebilir değildir. Bunun pratikte de hiçbir karşılığının olmadığı daha önce, İtalya, Fransa, Almanya ve Rusya'ya karşı yürütülen boykot denemelerinde de görülmüştü. Birçok alanda halen ABD ile ilişkiler zorunlu olarak en üst düzeyde kararlı bir şekilde devam etmektedir. Bugün her iki taraf birbiriyle ilişkileri kesmek istese de en başta Türkiye olarak biz kolay kopamayız. Askeri sistemimiz, serbest piyasa kurallarının getirdiği alt yapı her şeyden önce iletişim çağının bütün teknolojik yazılımlarının kodları ve bağlantıları bizi belirli konularda temkinli davranmaya itmektedir. Bu bağlamda atacağımız adımları dikkatli ve yarını düşünerek atmakta fayda var. ABD'de Türkiye'nin jeopolitik önemini bilen çok sayıda insan bu tür konularda ABD ve diğer ülkelere olumlu önerilerde bulunmaktadır" dedi.
"Malları boykot yerine beyin göçünü engelleyelim"
Türkiye'nin ABD'ye binlerce beyin göçü verdiğini vurgulayan Ortaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her yıl bu dönemlerde üzülerek izlediğimiz bir konuda çoğunlukla çok sayıda başarılı öğrencimizin ABD'deki üniversitelere lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimine gitmeleridir. Maalesef giden öğrencilerden üstün başarı gösteren önemli bir kısmı oralarda iş teklifi alıp çalışmakta ve ülkelerine dönmemektedirler. Ülkemizin kıt kaynakları ile yetiştirilen nitelikli insanımızı ABD'nin ekonomisine hizmet etmek için yurt dışına çıkışına engel olacak ortamı maalesef yaratamıyoruz. Bu bağlamda çok ciddi bir çelişki yaşıyoruz. Ülkemizin sınırlı sayıdaki parlak beyni her yıl ABD'ye gider ve çoğu da oralarda iş bulur ve bir daha da yurduna dönmez. Son yıllarda üzülerek tanıklık ettiğim kadarıyla çok sayıda kişi yaşanan sosyal ve ekonomik sorunlardan dolayı umudunu kesmişçesine yurt dışında kendilerine bir gelecek arıyor. En son Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2017 yılında 250 bin kişi Türkiye'yi terk etti. Göç edenlerin çoğunluğu da 19-25 yaş aralığındaki gençlerden oluşuyormuş. Muhtemeldir ki göç edenlerin büyük çoğunluğu hali vakti ve eğitim düzeyi iyi olan ailelerdir. İki kez ABD'de üniversitelerde üçer ve altışar ay gibi sürelerde araştırmacı olarak bulundum. Orada gördüğüm ve ülkem adına üzüldüğüm en önemli konu çok sayıda Türkiye doktoralı bilim insanımızın oralarda herhangi bir işte çalıştığını görmekti. Ülkemiz için ciddi kayıp olarak analiz ettiğim için aldığım iş tekliflerini de geride bıraktım. Bu şekilde çok sayıda nitelikli öğrencimizin beyin göçüne uğrayarak geleceğini başta ABD olmak üzere yurt dışında görmesi ciddi bir konu. Bunun engellenmesi ülkemiz için daha hayırlı olacaktır. Maalesef üzülerek görüyorum ki bu göçü ve onun ülkemize vereceği olası olumsuz etkileri bugün değil yarın anlayacağız. Türkiye'nin bu konuda ciddi bir tersine beyin göçü ve beyin dolaşımı politikası ve projesi oluşturması gerekir. Nitelikli insanının Türkiye'de kalmasını sağlayacak ortam ve koşulları hazırlaması gerekir. İbn-i Sina'nın belirttiği gibi 'bilim takdir edilmediği yerden göçer gider.' Buna rağmen ülkesinde kalmayı ve yararlı olmayı benimseyen çok sayıda vatansever insanımız var. Çoğumuz oralarda iş teklifleri almamıza rağmen ülkemize gelmeyi ülkemizde yararlı olmayı tercih ettik. Karşılığı olmayan tüketim mallarının boykotlar yerine bilim insanımızın yurt dışına gidişini nasıl engelleyeceğimizi düşünmek zorundayız. Boykot için harcanacak zamanı bilimsel olarak daha çok üretmek ve bilime dayalı bir ekonomik gelişmişliğe sahip bir ülke olmak için ne yapabileceğimizi düşünmek için kullanmalıyız." - ADANA