ABD-İsrail güdümlü Gazze İnsani Yardım Vakfı çalışanı, vakfın daha fazla acı getirdiğini söyledi Açıklaması
ABD hükümetiyle anlaşmalı North Carolina merkezli "UG Solutions" adlı güvenlik şirketinin çalışanı, ABD-İsrail güdümlü Gazze İnsani Yardım Vakfı projesinin yardım çalışmalarının Gazzelilere daha fazla acı, ıstırap ve ölüm getirdiğini belirtti.
ABD hükümetiyle anlaşmalı North Carolina merkezli "UG Solutions" adlı güvenlik şirketinin çalışanı, ABD-İsrail güdümlü Gazze İnsani Yardım Vakfı projesinin yardım çalışmalarının Gazzelilere daha fazla acı, ıstırap ve ölüm getirdiğini belirtti.
Çalışan, Zeteo adlı internet sitesinde kaleme aldığı makalede, güvenlik endişeleri nedeniyle anonim kalmayı tercih ettiğini belirterek, ABD-İsrail güdümlü Gazze İnsani Yardım Vakfı projesi kapsamında yardımları kolaylaştırmak için Gazze'de bulunan yüzlerce güvenlik yüklenicisinden biri olduğunu öne sürdü.
Projeye dahil olduğunda bir yardım görevi yapacağını düşündüğünü ancak Gazze'de karşılaştığı durumun "korkunç" olduğunu belirten çalışan, yardım çalışmalarını ise "tamamen saçmalık" olarak nitelendirdi.
Çalışan, yardım dağıtmaya başladıkları ilk dönemde Filistinlilerin kendilerine teşekkür ettiğini ancak bu durumun kısa sürdüğünü dile getirerek, "Sadece yardımcı olmayı umuyordum ama öyle olmadığımızı düşünüyorum. Bizim (Amerikan şirketleri ve sözleşmeli personel) yaptığımız şey, doğrudan Gazze'deki Filistinliler için daha fazla acı, ıstırap ve ölüme yol açıyor." görüşlerini paylaştı.
"İsrail ordusunun ateş etmek için her fırsatı değerlendireceği çok açık"
Çalışan, İsrail ordusunun Gazze'de bazı bölgelerde sokağa çıkma yasağı uyguladığını ve bu nedenle yardımların kasıtlı olarak akşam saatlerinde dağıtılmış olabileceğini söyleyerek, "Bu durum insanların dışarı çıkmasına neden oluyor ve saldırgan olmayan kişilere bile ateş açılabiliyor. İsrail ordusunun her fırsatta ateş etmeye hazır olduğu çok açık." ifadesini kullandı.
Tankların yardım alanlarının yakınlarına, keskin nişancıların ise eskiden hastane olarak kullanılan bölgelere ateş açtığını bildiren çalışan, "Bombalar ve kurşunlar gün boyunca tek bir yöne, Filistinlilere doğru yöneliyor." dedi.
Çalışan, İsrail ordusunun herhangi bir kişiyi tehdit olarak göstermek için her türlü bahaneyi kabul ettiğini kaydederek, yardım dağıtılan ve bu bölgelere ulaşım sağlanan alanlarda uluslararası medyanın bulunmamasının önemine vurgu yaptı.
Görevi sırasında yaşadığı yardım operasyonlarına dair bir anısını paylaşan çalışan, "Hava karardıktan bir süre sonra düzinelerce açık kasa kamyon nihayet yardım getirdi. İsrail ordusu kısa süre sonra telsizle 200 ila 300 sivilin birkaç kilometre kuzeye yaklaştığını bildirdi. Ardından bir İsrail insansız hava aracının bölgeye yöneldiğini gözlemledik. Çok geçmeden ise o alan topçu ateşiyle aydınlanmaya başladı." diyerek tanıklığını aktardı.
Çalışan, görev süresi boyunca İsrail tankları, makineli tüfekler, keskin nişancılar ve bombaların Filistinlilere ateş açtığını ancak karşı taraftan hiçbir karşılık gelmediğini belirterek, "Batı Filistin medyasına inanmak istemiyorum, bu yüzden gerçeğin kendisinin bulanık olduğu bir noktaya geliyoruz." ifadelerini kullandı.
Çalışanlara silah kullanımı ve bölgeye dair eğitim verilmedi
Çalışan, ekipteki kişilerin yeterli eğitim almadan sahaya gönderildiğini ve biber gazı ile flaş bomba kullanımına dair hiçbir bilgilendirmenin yapılmadığını aktardı. Çalışan ayrıca, suya erişimi olmayan insanların yüzüne biber gazı sıkılmasının mantıksız ve kabul edilemez olduğunu söyledi.
Ekibe kültürel farkındalık eğitimi de verilmediğinin altını çizen çalışan, çalışma saatlerinin ise izinsiz şekilde günde 20 saate ulaştığını vurguladı.
"Tam bir kaos"
Görevinin birinci gününü "tam bir kaos" olarak niteleyen çalışan, yardım teslim almaya gelen insanların oluşturduğu yoğun kalabalık nedeniyle adeta baskı altında kaldıklarını belirtti.
Çalışan, yardım alanına açılan kapının beş şeritle bölündüğünü, bir şeridin sadece kadın ve çocuklara, diğer dördünün ise erkeklere ayrıldığını bildirerek, ilk başta 10 ila 20 kişiyi yardım teslim etmek üzere içeri aldıklarını kaydetti.
Birçok kişinin ise insani yardım teslim almaya çalıştığı esnada "ezildiğini ve çiğnendiğini" aktaran çalışan, zamanla kalabalıkla mücadelenin zorlaşmasından dolayı insanların yardım alanına akın ettiğini ve kendilerinin "baskı altında kaldıklarını" yazdı.
Çalışan, yardım için gelenlerin kendilerine karşı saldırgan tavır takınmadığını dile getirerek, "Onlar sadece yardım kolilerini almaya çalışıyordu. Yardım dediğimiz şey ise un, pirinç, mercimek, çay ve noodle gibi su kullanımını gerektiren gıdalardan oluşuyordu. Ama onların suyu yoktu ve biz onlara su dağıtmıyorduk." ifadelerini kullandı.
Kalabalıktan dolayı birkaç kez yere düştüğünü anlatan çalışan, yoğunluğu azaltmak amacıyla havaya uyarı ateşi açıldığını ve kapılara yönlendirme çabaları sırasında insanların yere düşen gıda paketlerini toplamaya çalıştıklarına tanık olduğunu aktardı.
Çalışan, sıra halinde insanları yardım alanından çıkarmaya çalıştıkları sırada, "Aileleri için ağlayarak yerden yiyecek toplamaya çalışan kadınlara buradan gitmeleri gerektiğini söylüyorduk. Onlar ise çaresizce ihtiyaç duydukları yiyeceklere bakıyordu ve yere düşen bu yiyecekleri alamıyordu. Kesinlikle dehşet vericiydi." dedi.
"Perdenin arkasındaki İsrail ordusu"
İsrail ordusunun bölgede güvenlik önlemi almak için alana tanklarla giriş yaptığını belirten çalışan, bu süre zarfına kadar yardım için gelen insanları alandan dışarı çıkardıklarını bildirdi.
Çalışan, İsrail ordusunun bu işe dahil olmadığı yönündeki görüşü tamamen "zırva" olarak niteleyerek, "İsrail ordusu işin içinde. Yerleşkelerimizde ofisleri var. Telsiz iletişimimizi onlarla paylaşıyoruz. Üst düzey yetkililer, İsrail ordusunun işin içinde olmadığını iddia ediyor ama sanki perdenin arkasındakiler onlarmış gibi görünüyor." ifadelerini kullandı.
İsrail ordusunun sahada çalışmalarına müdahil olmadığını aktaran çalışan, "Ancak keskin nişancıları ve tankları sadece yüzlerce metre ötede. Bütün gün ateş ettiklerini duyabiliyorsunuz." diye yazdı.
Çalışan, saatler süren vardiyalarında ise kendilerine yiyecek temin edilmediğini kaydederek, İsrail'e döndüklerinde gıda ihtiyaçlarını karşılamaları için sadece harcırah verildiğini belirtti.