ABD'de Martin Luther King Günü

NEW ABD'de kutlanan Martin Luther King Günü, bu yıl protestolara sahne oldu.

Cumhuriyetçi başkan aday adaylarından iş adamı Donald Trump'ın Meksikalılar başta olmak üzere Latin kökenli göçmenlere ve Müslümanlara yönelik ırkçı nefret söylemi, siyahilerin polis şiddeti sonucunda hayatını kaybetmeye devam etmesi ve Oscar'da finale kalan adaylar arasında hiçbir siyahinin bulunmaması bu seneki Martin Luther King Günü'nü önceki yıllara göre farklı kıldı.

Minneapolis'te düzenlenen gösteride, 24 yaşındaki siyahi Amerikalının 14 Ocak'ta polis kurşunuyla hayatını kaybetmesi protesto edildi.

San Francisco'daki gösterilerde de polis şiddetine dikkat çekildi, yol kapatan çok sayıda eylemci gözaltına alındı. Göstericiler, "Siyahların yaşamı önemlidir" ve "Adalet yoksa barış da yok" sloganlarını attı.

Oscar'ı protesto edecekler

Amerikalı yönetmen Spike Lee ve kadın oyuncu Jada Pinkett Smith, Martin Luther King Günü dolayısıyla yaptıkları açıklamada, Oscar'a seçilen adaylar arasında siyahilerin olmaması nedeniyle gelecek ay Hollywood'da düzenlenecek Oscar ödül törenini boykot edeceklerini bildirdiler. Lee, Oscar'ı boykot edeceğini Instagram hesabından duyururken, Smith de Facebook hesabında yayınladığı video mesajında, Oscar törenine katılmayacağını ifade etti.

Şiddet içermeyen mücadele siyahilere eşitlik getirdi

Martin Luther King Günü, King'in doğum günü olan 15 Ocak'a yakın olması amacıyla her yıl ocak ayının üçüncü pazartesi günü kutlanıyor.

Washington'daki Lincoln Anıtı'nın önünde 1963'te "İş ve Özgürlük İçin Washington'a Yürüyüş" adlı gösteride söz alan King, "Bir Hayalim Var" adlı tarihi konuşmasını yapmıştı. 1968'de Mempis'te suikasta kurban giden King, ölümünden 9 yıl sonra, 1977'de eski ABD Başkanı Jimmy Carter tarafından Başkanlık Özgürlük Ödülü'ne layık görüldü ve onuruna Martin Luther King Günü kutlanmaya başlandı. Eski ABD Başkanı Ronald Reagan da Martin Luther King Günü'nün ulusal bayram olmasını öngören kanunu 1983'te Kongre'nin kabul etmesinin ardından onaylamıştı. King'in önderliğindeki medeni haklar mücadelesi, şiddet içermediği için beyaz Amerikalılardan da büyük destek gördü ve saygın bir harekete dönüştü.