Abant Plartformu'nda "Sivil Toplum ve Siyasal Katılım" Konuşuldu
Akçakoca Sky Tower Oteli’nde devam eden 33. Abant Platformu'nda, 'Sivil Toplum ve Siyasal Katılım' konulu oturuma geçildi.
Akçakoca Sky Tower Oteli'nde devam eden 33. Abant Platformu'nda, 'Sivil Toplum ve Siyasal Katılım' konulu oturuma geçildi.
Moderatörlüğünü Doğuş Üniversitesinden Prof. Dr. İştar Gözaydın'ın yaptığı oturumda konuşan Yüzleşme Derneği'nden Cafer Solgun, siyaset yapmanın yegane yolunun siyasi partilerden geçmediğini vurguladı. Solgun, bir ülkede yaşamanın bile tek başına siyasetle ilgilenmek için yeterli olacağını belirterek; Türkiye Barolar Birliği Başkanı, TÜSİAD Başkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın yaptığı konuşmaların ardından Başbakanın gösterdiği tepkileri hatırlattı. Bu tavırları eleştiren Solgun, hükümete 'hesap' denildiğinde sandığın gösterildiğini ifade etti. Bir konuyla ilgili herkesin siyaset yapma hakkı bulunduğunu dile getiren Solgun, ülke meseleleriyle ilgili insanların bir araya gelip konuşmasından daha doğal bir şeyin olmayacağını vurguladı.
Solgun, Kürt sorununun ülkenin en önemli sorunu olduğunu, bununla ilgili siyasi iktidarın barışçıl ve demokratik çözüme niyet ettiğini söyledi. "Taraflar silahlarını susturmuş" diyen Solgun, "Biz haklı olarak kalıcı barış ortamının tesis edilmesini istiyoruz. Böyle önemli bir konuda sadece istemek yetmez, kalıcı bir çözüm ve çözüm süreci ne demek, tüm yurttaşların bu konuda durduğu bir yeri ve görüşü var. Örneğin birileri, kalıcı çözümün, bağımsız Kürdistan'ı kabul etmek olarak da düşünebilir. Bir başkası özerkliği savunabilir. Bir başkası başka bir çözümü savunabilir" diye konuştu.
Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Çukurçayır da öncelikle platformun isminin "Türkiye'nin Yönü" olmasını çok anlamlı ve yerinde bulduğunu dile getirdi. Siyasal katılımın aslında her düzeyde ortak aklın işletilmesi olduğunu vurgulayan Çukurçayır, "İnsanlık tarihinin tüm mücadelesi, bireyin devlet karşısında güçlenmesi, hak ve özgürlüklerinin korunmasıdır çünkü devlet modern tabirle meşru şiddet tekelini elinde bulunduran bir aygıt. Bu tekeli de keyfi olarak kullanmaması için hak ve özgürlüklerin tanımlanmış olması gerekiyor. Demokrasinin özünde ruhu katılımdır. Demokrasi, diyalojik bir sistemdir. Etkileşime dayanır. Monolojik bir sistem olarak demokrasi tahayyül ederseniz, onun adı otoriterleşme, despotizm olur" şeklinde konuştu.
Sosyal medyanın katılımı ve etkisinden de bahseden Çukurçayır, katılımın sandıkta olduğunu ama yasa yapımında olmadığını vurguladı. "Demokratikleşme iyidir, yerel yönetimlere verilmesi iyidir ama herkesin kendi cumhuriyetini kurmaya dönüşmemesi gerekiyor" diyen Çukurçayır, tek aktörlü, karar alma yöntemi, metolojisinin yerel ve ulusal alana kadar her yerde geçerli olduğunu ifade etti. "Biçim belediyeler güçlü başkan, zayıf meclise göre yapılandırılmış" diyen Çukurçayır, bütün sorunun vatandaş ve sivil toplumda kilitlendiğini belirterek bilinçlenme sürecinden geçilmesi gerektiğini kaydetti. - DÜZCE