AB Bakanı Konca
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan ve AB Bakanı Ali Haydar Konca'nın gelişi- Avrupa Birliği (AB) Bakanı Ali Haydar Konca'nın konuşması Cizre'deki olaylar- AB Bakanı Konca: - "Bir an evvel sokağa çıkma yasakları dahil bölgedeki güvenlik odaklı yaklaşımların son bulması, operasyonların bitirilmesi ve ellerin tetikten çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz"- "Önümüzdeki ilk Bakanlar Kurulu toplantısında bu konuyu gündeme getireceğimizi ve bir sonuç alıncaya kadar konuyu gündemde tutacağımızı ifade etmek isteriz" Avrupa Birliği (AB) Bakanı Ali Haydar Konca, güneydoğudaki güvenlik odaklı yaklaşımların son bulması, operasyonların bitirilmesi ve ellerin tetikten çekilmesi gerektiğini belirterek, "Önümüzdeki ilk Bakanlar Kurulu toplantısında bu konuyu gündeme getireceğimizi ve bir sonuç alıncaya kadar konuyu gündemde tutacağımızı ifade etmek isteriz" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan ve AB Bakanı Ali Haydar Konca'nın gelişi- Avrupa Birliği (AB) Bakanı Ali Haydar Konca'nın konuşması Cizre'deki olaylar- AB Bakanı Konca: - "Bir an evvel sokağa çıkma yasakları dahil bölgedeki güvenlik odaklı yaklaşımların son bulması, operasyonların bitirilmesi ve ellerin tetikten çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz"- "Önümüzdeki ilk Bakanlar Kurulu toplantısında bu konuyu gündeme getireceğimizi ve bir sonuç alıncaya kadar konuyu gündemde tutacağımızı ifade etmek isteriz" Avrupa Birliği (AB) Bakanı Ali Haydar Konca, güneydoğudaki güvenlik odaklı yaklaşımların son bulması, operasyonların bitirilmesi ve ellerin tetikten çekilmesi gerektiğini belirterek, "Önümüzdeki ilk Bakanlar Kurulu toplantısında bu konuyu gündeme getireceğimizi ve bir sonuç alıncaya kadar konuyu gündemde tutacağımızı ifade etmek isteriz" dedi.Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkezinde basın mensuplarına Cizre'de yaşananlarla ilgili açıklamalarda bulunan Konca, Çözüm Süreci'nin buzdolabına kaldırıldığı beyanından bu yana içinde bulunulan şiddet sarmalının her geçen gün içinden çıkılmaz bir hal aldığını söyledi. 7 Haziran seçiminin ardından Türkiye'nin içine düştüğü savaş ve çatışma ortamının gün geçtikçe derinleştiğini ve Suruç'ta yaşananlar başta olmak üzere sivil katliamları yaşandığını belirten Konca, "Sadece 7 Haziran'dan sonraki süreçte sivillerimizin ölümü 80'i geçmiş ve ne yazık ki her geçen dakika bu sayı bölgedeki çatışmalı ortamdan dolayı artmaktadır. Şu ana kadar yaşanan çatışmalarda yüzlerce yurttaşımız hayatını kaybetmiş, onlarcası yaralanmıştır" diye konuştu.Bölgede insanların her an ölümle burun buruna yaşayan bir psikolojiyle hayatlarına devam etmeye çalıştığını dile getiren Konca, şöyle devam etti: "Cizre'ye durumu incelemek ve bir sivil katliamını önlemek için girmeye çalışan bölgenin seçilmiş milletvekilleri de polis ve askerler tarafından ilçe girişinde engellenmiştir. Uygulanan bu yöntemle orada yaşanan katliam girişimleri, gözlerden uzak tutulmak istenmektedir. Özellikle dün akşamdan bu yana güvenlik güçlerinin saldırılarının çok arttığı belirtilmekte ve ilçe merkezinin yüksek yerlerine konuşlandırılan keskin nişancıların, sokakta bulunan halkı hedef aldığı gibi çok vahim bir durumla karşı karşıya olduğumuzu vurgulamak isteriz. Bu saldırılar sonucunda bir kişinin öldüğü ve birçok yaralının olduğu bölgeden gelen haberler arasındadır. Ölümlerin artma ihtimali devam ederken yaralı olan sivillerin de güvenlik güçleri tarafından hastanelere kaldırılmasına engel olunduğu gibi bir tablonun varlığı tarafımıza aktarılmaktadır. Cizre'de 4 Eylül'de ilan edilen sokağa çıkma yasağının ilanından bu yana yoğun saldırılar nedeniyle yaralanan onlarca yurttaş güvenlikleri sebebiyle hastanelere dahi gidemez olmuştur. Sokağa çıkma yasağının ilanından bugüne 4 yurttaşımız hayatını kaybetmiştir."Konca, sokağa çıkma yasaklarının bölge halkı tarafından yeni ölümlerin ve katliamların habercisi olarak algılandığını savundu. Konca, "Bir devlet kendi vatandaşının can ve mal güvenliğini sağlamakla yükümlüyken emniyet tedbiri altında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında uygulanan şiddet, sivilleri infaz etme boyutuna ulaşmış bulunmaktadır" şeklinde konuştu.Bu şekilde devam etmesi halinde insanların devlete ve hükümete güveninin tamamen ortadan kaybolacağını ileri süren Konca, böylesi bir ortamda seçimlerin güvenliğini sağlamanın da oldukça güç olduğunu belirtti. Bakan Konca, "Bu nedenle bir an evvel hemen bu sokağa çıkma yasakları dahil bölgedeki güvenlik odaklı yaklaşımların son bulması, operasyonların bitirilmesi ve ellerin tetikten çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Önümüzdeki ilk Bakanlar Kurulu toplantısında bu konuyu gündeme getireceğimizi ve bir sonuç alıncaya kadar konuyu gündemde tutacağımızı ifade etmek isteriz" ifadelerini kullandı.Konca, ilk Bakanlar Kurulu toplantısında bölgede yaşanan terör olaylarının gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine, ilk toplantının gündeminin belli olduğunu, ancak kendisinin 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle söz alarak çatışmalı ortamın sona erdirilmesi ve barış çağrısı yapılması talebinde bulunduğunu, bunun karşılığında da Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş tarafından bu çağrının dile getirildiğini aktardı.Bir gazetecinin Cizre'de yaralıların hastaneye kaldırılamaması iddialarına ilişkin sorusu üzerine Bakan Konca, kaotik bir ortam bulunan bölgede koşulların oldukça ağır olduğunu söyledi ve "Bize gelen bilgiler yaralıların hastaneye götürülemediği noktasındaydı. Ben dün İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı ve Şırnak Valisi ile görüşmeler yaptım. Bu görüşmeler semeresini verdi ve yaralılar hastanelere naklettirildi" diye konuştu.Ali Haydar Konca, "Bu olayların doğrudan seçimlerle ilgili olduğunu düşünüyor musunuz" sorusunu şu şekilde yanıtladı: "Suruç'la başlayan süreç bir kaotik ortam yaratma sürecidir. Bundan yararlanma hesapları söz konusuysa seçimlerle irtibatlandırmak olanaklı olacaktır. Ayrıca, şu anda bizim orada 15'e yakın bölge milletvekilimiz var. Bunların bir kısmı Cizre'nin içinde bir mahallede bulunmaktadır ama dışarıda bekleyen onlarca vekilimiz içeri alınmamaktadır. Biz baskıyla bu sorunu çözmenin bir yöntem olmayacağını söyledik. Vekillerimiz halkı temsil ediyor. Onların oraya alınmaması başlı başına bir garabettir ancak orada olanların da içeri alınarak karşılıklı görüşmeler suretiyle bu işin çözülmesi gerektiği ve kan dökülmemesi noktasında diyalog kapılarının açık tutulması gerektiğini vurguladık. Ancak maalesef bu konuda taleplerimiz dinlenmedi. Artık yumruklarımızı sıkarak değil konuşarak sorunlarımızı halletmeliyiz. Başka türlüsü Türkiye'nin de Türkiye halklarının da yararına değildir."