Aa'da 25. Dönem Toplu İş Sözleşmesi İçin Görüşmeler Başladı
AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Öztürk: "Başından beri söylediğimiz gibi bu toplu iş sözleşmesini, çalışanlarımız ve sendikayla pasta keserek imzalama arzusundayız. Bunun da Türkiye'ye örnek bir davranış olacağı kanaatindeyim" "Göreve geldiğim günden beri çalışan arkadaşlarıma söylediğim bir şey var; Hiç bir sendika benden daha iyi çalışanlarına bakamaz, hiçbir sendika daha çok çalışanların haklarını koruyamaz. Hala bu iddiamı sürdürüyorum" "(Medya İş'ten) Sizden mesleki olarak çalışanlarımızın önünü açmanızı bekliyoruz.
Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk, AA'da başlayan toplu iş sözleşmesi süreciyle ilgili, "Başından beri söylediğimiz gibi bu toplu iş sözleşmesini, çalışanlarımız ve sendikayla pasta keserek imzalama arzusundayız. Bunun da Türkiye'ye örnek bir davranış olacağı kanaatindeyim" dedi.
AA yönetimi ile kurumda toplu iş sözleşmesini imzalama yetkisini alan Medya İşçileri Sendikası'nın (Medya-İş) yönetimi, 25. dönem toplu iş sözleşmesinin görüşmelerine başlamak üzere AA Genel Müdürlüğü'nde bir araya geldi.
AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Öztürk'ün de yer aldığı görüşmede, işveren tarafının başkanlığını AA Yönetim Kurulu Üyesi Refik Korkusuz yaparken, Genel Müdür Yardımcıları Ömer Ekşi, Ebubekir Şahin, İnsan Kaynakları Direktörü Hayrettin Özçelik, Finans Direktörü Seyfi Yıldız ve hukuk danışmanı Mehmet Özdamar da işveren tarafını temsilen görüşmeye katıldı.
Medya-İş Genel Başkanı Gürsel Eser başkanlığındaki işçi tarafını temsil eden heyette ise sendika yöneticileri Osman Kurt, Sezai Ballı, Ogün Duru ile sendikanın avukatları yer aldı.
-"Sendikayla ilk kez Ajans'ta tanıştım"
Görüşmelerin başında yaptığı konuşmada, 20 yıllık gazeteciliğinde sendikal yaşamla ilk defa Anadolu Ajansı'nda tanıştığını belirten AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Öztürk, bugüne kadar sendikalı olmak gibi bir kavramla muhatap olmadığını söyledi.
AA'da Genel Müdürlük görevine geldiğinde o dönem iş yerinde yetkili olan Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın (TGS) yöneticileriyle görüşmelerde bulunduğunu anımsatan Öztürk, şöyle konuştu:
"Görüşmede, oradaki arkadaşlara iki soru sormuştum. Bunlardan birincisi, sendika olarak Anadolu Ajansı'nın gelecek vizyonuyla ilgili nasıl katkı sağlayacaksınız? 'Bununla ilgili bir proje arzu edelim' demiştim. İkincisi ise 'kurumun giderleri ile gelirleri arasın da büyük bir dengesizlik var, bu konuyu nasıl çözmemizi önerirsiniz?' Bunlardan ilkine Ajans'ın önünde Kemal Öztürk'ü, Ajans yönetimini ve hükümeti protesto ederek, ikincisine ise 'devletten daha fazla para alın sorunları çözün' diyerek cevap verdiler. Daha sonra bu mantıktaki bir sendikal anlayış, kendi içerisinde de problemler üretti, sizlerde zaten o zaman sendikanın üyeleriydiniz. Bu sendika kendi içinde dağıldı ve yeni bir sendika doğdu. Kurulan Medya-İş, böylece çalışmalarına başlamış oldu ve şimdide toplu iş sözleşme yetkisini alan bir sendika olarak burada."
-"Önceki sendikada çok sıkıntı yaşadık"
Kendisinin de mesleğe muhabirlikten başladığını, çalışanların yaşadığı ekonomik ve sosyal sıkıntıları çok iyi bildiğini ifade eden Öztürk, "Ben göreve geldiğim günden beri çalışan arkadaşlarıma söylediğim bir şey var; Hiç bir sendika benden daha iyi çalışanlarına bakamaz, hiçbir sendika daha çok çalışanların haklarını koruyamaz. Hala bu iddiamı sürdürüyorum. Toplu iş sözleşmesinin sonucunda, daha önceki toplu iş sözleşmesinde verilen haklar ile bizim yönetim olarak verdiğimiz hakların listesi karşılaştırıldığında bu farklar görülebilecek. Ben çalışan kişinin emeğinin sömürülmesine, bunun bir ideolojik malzeme yapılmasına şiddetle karşıyım" dedi.
Öztürk, gazeteciliğin çalışma şartları en zor mesleklerden biri olduğuna dikkati çekerek, 2013 yılında Türkiye ve özellikle de Orta Doğu'da görev yapan 63 Anadolu Ajansı çalışanının görevleri esnasında yaralandığını söyledi.
Gazeteciliğin hayati risk taşıyan bir meslek olduğunu, bu nedenle de mesleğin daha fazla zorlaştırılmasına gerek olmadığını aktaran Öztürk, "Bunun yanında bir de sendikal yaşamın bu mesleki zorluğumuzu ideolojik argümanlarla bir tarafa çekmesinin hiç gereği yok. Bu konuda daha önceki sendikada çok sıkıntı yaşadık. Yani mesleğimizin haricindeki her konuyla ilgilendiler, her konuyla ilgili çalışanlarımızı kullanmaya çalıştılar. Bizim sizden isteğimiz işveren olarak, mesleğimizle ilgili dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmeniz. üyelerinize bu gelişmeleri aktarmanız. Biz zaten günde bin 500'ün üzerinde haber üreterek, bir fabrika gibi çalışıyoruz. Bunlarla çoğu zaman ilgilenme vaktimiz olmuyor" diye konuştu.
-"Çalışanlarımızın mutlu olması en önemli kriter"
TGS'nin toplu iş sözleşme sürecini kilitlediğini, bu nedenle AA'da toplu iş sözleşmesinin imzalanmasının yaklaşık 2 yıl geciktiğini ifade eden Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çalışanlarımızın ekonomik ihtiyaçlarını en yüksek derecede karşıladık, sosyal haklarını iyileştirdik, araç-gereçlerini, sahip oldukları mesleki materyallerinin tamamını en yüksek düzeyde yeniledik. Biz çalışanlarımızın bir sorununun olduğu kanaatinde değiliz. İnşallah toplu iş sözleşmesiyle de bunu kayıt altına alarak güvenceli bir hale getirmiş olacağız. Çalışanlarımızın birinci derecede mutlu olması bizim için en önemli kriter. İş yeri mutluluğu bizim en önemli dayanak gücümüz. Çünkü rakiplerimizin bütçeleri bizim 3 katımız, 5 katımız, 10 katımız. Biz ise aile ortamının gücünü kullanıyoruz. Arkadaşlarımız çok özverili bir performans gösteriyorlar. O yüzden iş yerinde herkesin mutlu olmasını çok arzu ediyoruz. Elhamdülillah bizim iş yerimize kapıdan giren herkes mütebessim yüzlerle karşılanır. Herkes mutludur ama mutsuzlukların da bizden kaynaklandığına inanırız. Bunu da en kısa sürede çözmek isteriz. Bu toplu iş sözleşmesinin örnek olmasını arzu ediyorum. Daha önceki dönemde sandalyelerin kırıldığını, masaların devrildiğini, insanların birbirlerinin boğazına yapıştığını biliyorum. Burada böyle bir şey asla olmayacak. Her iki tarafında sorunu çözmek için iyi niyetli olduğuna eminim."
Öztürk, sendikal yaşamının kavga ve ideolojik sendikacılık olmadığını, toplu iş sözleşmelerinin de kavgaların yapıldığı masalar anlamına gelmediğini dile getirerek, "Başından beri söylediğimiz gibi bu toplu iş sözleşmesini çalışanlarımız ve sendikayla pasta keserek imzalama arzusundayız. Bunun da Türkiye'ye örnek bir davranış olacağı kanaatindeyim" dedi.
-"Medya-İş'in hızla büyüdüğünü fark etmeliler"
Medya-İş Genel Başkanı Eser de Yargıtay 22. Dairesi'nin AA Genel Müdürlüğü ve bağlı iş yerlerinde toplu sözleşme yapma yetkisinin Medya-İş'e verilmesi yönündeki mahkeme kararını onadığını anımsatarak söze başladı.
Sendikanın yetki sürecinin yargıda olduğu dönemde AA yönetiminin çalışanlarını mağdur etmediğini belirten Eser, bundan dolayı Ajans yönetimine teşekkür etti.
AA'da 2 yılda önemli işlere imza atıldığını ve birçok başarının elde edildiğine dikkati çeken Eser, "Uzun süredir Anadolu Ajansı'nı karalamaya çalışanlar, Ajans'ın yalnız olmadığını, çalışanların bir sendikasının olduğunu bilmeliler. Medya-İş'in de bu sektörde hızla büyüdüğünü fark etmeliler" dedi. - Ankara