946. Yılında Malazgirt Zaferi ve Günümüze Yansımaları" Paneli
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, Malazgirt Zaferi'nin edebiyatta yeterince işlenmediğine dikkati çekerek, "Malazgirt'le ilgili olarak yazarlarımız roman, şairlerimiz de ilham alıp şiir yazmalıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, Malazgirt Zaferi'nin edebiyatta yeterince işlenmediğine dikkati çekerek, "Malazgirt'le ilgili olarak yazarlarımız roman, şairlerimiz de ilham alıp şiir yazmalıdır." dedi.
Malazgirt Zaferi'nin 946. yılı dolayısıyla İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından Topkapı Sarayı Konferans Salonu'nda, "946. yılında Malazgirt Zaferi ve Günümüze Yansımaları" başlıklı panel düzenlendi.
Bilgili, panelde yaptığı konuşmada, ağustos ayının Türk tarihinde zafer ayı olduğunu söyledi. Malazgirt Zaferi'nin tarihteki önemine işaret eden Bilgili, şunları kaydetti:
"Bizim bunu manevi bir miras olarak görüp, gereğini yapmamız gerekiyor ama biz gereğini yapamadık. Türkiye'de Milli Eğitim Bakanlığı bir işe el atmadan o işin toplumsallık kazanması zordur. Ağustos ayının şanssızlığı da okulların kapalı olması nedeniyle etkinlik yapmanın zorluğudur. Malazgirt'le ilgili olarak yazarlarımız roman, şairlerimiz de ilham alıp şiir yazmalıdır. Bir ülkenin cumhurbaşkanlığından öte lideri olmuş bir insan bu işe el atarsa heyecan dalgası oluşturabilirdi. Sayın Cumhurbaşkanımızın da geçtiğimiz aylarda 'Malazgirt Zaferi, Çanakkale Zaferi gibi kutlanacak Türkiye'de' demesi heyecan oluşturdu. Yarın ve sonrasında Malazgirt'in artık daha coşkulu kutlanacağını düşünüyorum."
İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz da Malazgirt Savaşı'nın tarihsel koşullarını anlatarak, Sultan Alparslan ve ordusunun yarım gün içerisinde çok büyük bir zafer kazandığını dile getirdi.
Yılmaz, Malazgirt'te kendisine zaferden daha anlamlı gelen bir sahne olduğunu dile getirerek, "O sahne, muzaffer bir komutan olarak Sultan Alparslan'ın kendisini yok etmek üzere gelen düşmanına muamelesi. Tacını kendi eliyle onun başına oturtması ve bir antlaşma yapması. Kendisini yok etmek için gelen düşmanına bu denli insani bir muamelede bulunan bir milletin torunları olarak, onların açtığı kapılarda, bu coğrafyada vatandaş olarak yaşayan bizlere ne oldu da birbirimize muamelemize, trafikteki hallerimize baktıkça kendi kendime 'Bizlere ne oldu da bu hale geldik' diye soruyorum." ifadelerini kullandı.
"Edebiyatımız, Malazgirt konusunda susmuştur"
Araştırmacı-yazar Beşir Ayvazoğlu ise Yahya Kemal ve Anadolu milliyetçilerinin İstanbul'un fethini, Malazgirt Zaferi'nin zaruri bir sonucu olarak değerlendirdiklerini ifade ederek, şunları söyledi:
"Sanki İstanbul'u fethetmek için bu zafer kazanılmış. Anadolu, İstanbul'a sahip olmak için fethedilmiş gibi bir anlayış vardır. Edebiyatımız, Malazgirt konusunda susmuştur. Ta ki zaferin 900. yıl dönümü yaklaşana kadar. Büyük zaferin edebiyatımızdaki yeri çok cılızdır. Bu da edebiyatımız adına utanılacak bir şeydir. İnşallah bundan sonra bu zaferi bütün yönleriyle hamaset yapmadan anlatan eserler ortaya konulur."