9. Avrasya İslam Şurası

Bulgaristan Müslümanları Yüksek Şura Başkanı Vedat Sabri Ahmed, ülkelerinde son yıllarda dini kurumlar kurulduğunu belirterek, "Buradaki kurumlar kurulurken Türkiye'den çok destek aldık. Ancak bu kurumlarda çalışmak için Türkiye'den gelen görevlilerin verimli çalışma yapması, FETÖ üyesi kişiler tarafından engellenmiştir." dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığınca, " Avrasya'da İslam: Din İstismarına Karşı Birlik, Dayanışma ve Gelecek Perspektifi" temasıyla düzenlenen 9. Avrasya İslam Şurası'nın ikinci gün oturumlarına, Conrad Otel'de devam edildi.

Bulgaristan Müslümanları Yüksek Şura Başkanı Ahmed, "Avrasya'da dini bilgi üreten kurumlar" isimli oturumda, ülkelerinde 1,5 milyon civarında Müslüman yaşadığını söyledi.

Bölgedeki Müslüman kimliğinin korunması gerektiğini dile getiren Ahmed, "Buradaki kimliğimizi koruyabilmemiz için dini kurumlar, hayır ve sivil toplum kurumları ile eğitim kurumları çok önemli. Bulgaristan'da uzun süren bir komünizm dönemi yaşandı. Bu dönemde Müslümanlar ciddi sıkıntılar yaşadı. Bu dönemin acı meyveleri hala önümüzde duruyor." diye konuştu.

Ahmed, komünizmin yıkılmasından sonra rahat nefes almaya başladıklarını aktararak, şöyle devam etti:

"Son yıllarda dini kurumlar kuruluyor. Komünizm döneminde verilen hasarların giderilmesi için çalışıyoruz. Buradaki kurumlar kurulurken Türkiye'den çok destek aldık. Ancak bu kurumlarda çalışmak için Türkiye'den gelen görevlilerin verimli çalışma yapması, FETÖ üyesi kişiler tarafından engellenmiştir. Ancak sonra yapılan gayretlerle bu okullar bu kişilerden temizlendi. Müslümanlar arasında yaşanan istismar ve ihtilafların önlenmesi gerekiyor. Selçuklu ve Osmanlı döneminde, bu sorunların önüne geçilmiştir. Şimdi de o huzurun keşfedilip bunun nasıl yapıldığı tespit edilerek dini eğitimin ona göre oluşturulması gerekiyor."

"Müslümanlar arasında fitneyi sonlandırmalıyız"

Rusya Federasyonu'na bağlı İnguşetya Cumhuriyeti Müslümanları Dini İdare Başkanı İsa Hamhoyev de Müslümanlar arasındaki fitnenin ortadan kaldırması gerektiğini vurguladı.

Bu fitne yüzünden yüz binlerce insanın öldüğüne dikkati çeken Hamhoyev, "Bunu bahane eden birileri de 'demokrasi ihracı, özgürlük' diyerek işgaller yaptı. Şimdi de birileri sözde 'din' adına cinayetler işliyor. Fakat bizim dinimiz şiddeti, cinayeti yasaklayan bir dindir. Bu fitneciler, internet üzerinden gençlerimize ulaşarak onları kendi amaçları doğrultusunda kullanmak için çalışıyor." diye konuştu.

Hamhoyev, özellikle gençlere ve tüm dünyaya İslam'ın iyi anlatılması gerektiğinin altını çizerek, şöyle devam etti:

"Eğer bir mezhep ya da tarikat, terörizm propagandası yapıyorsa bunun, Ehl-i Sünnetle alakası yoktur. Gençleri bu karanlıktan, İslam'ın ışığıyla çıkarmalıyız. İslam'ın bünyesine zarar veren bu fitne belasıyla mücadele etmeliyiz. Allah'ın ipine sımsıkı sarılıp, ayrılığa düşmemeliyiz. İşte bizim prensiplerimiz budur. Dinimiz, kardeş olmayı emreder. Öldürmeye, katliama ve insanları İslam adına cinayet işlemeye davet edenlerle mücadelenin yolu İslam'dan ve bu kardeşlikten geçiyor. İslam'ı doğru anlatabilirsek, insanların terör için Müslümanları suçlamasının önüne geçebiliriz."

"Türkiye'nin bize yardım etmesi çok önemli"

Kosova İslam Birliği Başkanı Naim Ternava ise Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra Balkanlar'daki tüm dini kurumların kapatıldığını söyledi.

Ancak verilen mücadele sonucu bu okulların yeniden açılmaya başlandığını dile getiren Ternava, "Okullarımızın sayısı yavaş yavaş artıyor. Geleceğe yönelik bir şeyler yapmamız ve geleceğimizi güçlendirmek için Türkiye'nin Balkanlar üzerine daha fazla odaklanması gerekiyor. Her sene Türkiye'deki okullara çocuklarımızın gönderilmesi gerekiyor. Ancak devlet bütçesinden destek alamıyoruz. Bu yüzden çocuklarımızı eğitmemiz çok zor. Bu konuda Türkiye'nin bize yardım etmesi çok önemli." ifadelerini kullandı.