8. Kuşak Torunundan Mimar Sinan'a Dua
Mimar Sinan'ın, Kayseri'nin Ağırnas köyünde kendisiyle aynı evde dünyaya gelen 8. kuşaktan torunu Ahmet Ağırnaslıgil, vefatının 430. yılında dedesi Sinan'ın mezarını ziyaret ederek dua etti.
ÇİĞDEM ALYANAK - Mimar Sinan'ın, Kayseri'nin Ağırnas köyünde kendisiyle aynı evde dünyaya gelen 8. kuşaktan torunu Ahmet Ağırnaslıgil, vefatının 430. yılında dedesi Sinan'ın mezarını ziyaret ederek dua etti.
Tarihçi Prof. Dr. Afet İnan, 1980'li yıllarda Kayseri'nin Ağırnas Köyü'nde yaptığı araştırmada, bu köyde yaşayan Taşçıoğlu sülalesinin, Mimar Sinan'ın soyunun devamı olduğunu belirledi.
Soyadı Kanunu ile birlikte bu sülalenin üyesi üç kardeş, Arslan, Öztaş ve Taştekin soyadlarını aldı. Mimar Sinan'ın 8. kuşaktan torunları bugün, Kayseri, İzmir ve Ankara'da hayatlarını sürdürüyor.
Arslan ailesi, bazı özel ve hukuki nedenlerden soyadlarını Ağırnaslıgil olarak değiştiriyor.
Mimar Sinan ile aynı evde 1959 yılında dünyaya gelen 8. kuşaktan torunu Ahmet Ağırnaslıgil, Esenler Organize Sanayi Bölgesi'ndeki bir serviste, motor mekanik ustası olarak çalışıyor.
Kayseri'de Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı Hava İkmal Bölük Merkezi'nde motor mekanik ustası olarak hizmet verdikten sonra 1988 yılında İstanbul'a taşınmaya karar veren Ağırnaslıgil, 30 yıldır hayatını bu şehirde devam ettiriyor. Üç çocuk babası olan Ağırnaslıgi'in ikinci oğlunun ismi de Mimar Sinan'dan dolayı "Sinan."
Afet İnan ortaya çıkardı
Ahmet Ağırnaslıgil, Mimar Sinan'ın da doğum yeri olan Ağırnas'taki evde 1990'lı yıllara kadar yaşadığını, kendisinin de bugün müzeye dönüştürülen o evde doğduğunu söyledi.
Ailesinin 150-200 yıllık geçmişini bildiklerini, 1980'li yıllarda Atatürk'ün manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan'ın yaptığı araştırmalardan Mimar Sinan'ın bu evde doğup büyüdüğünü öğrendiklerini anlatan Ağırnaslıgil, "Elimizde kesin bir bilgi ve belge olmamakla beraber, o evde ailemizin uzun yıllar yaşadığını ondan öğrendik. Taşçıoğlu sülalesinin bir üyesiyim ben de ve geniş bir ailedir. Osmanlı arşivlerinden de Mimar Sinan'ın o bölgede doğduğunu öğrendik. Biz de böyle bir değerin parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Büyük bir deha. Ülkem adına ve Ağırnas adına ona layık olmaya çalışıyoruz."
Ağırnaslıgil, Mimar Sinan'ın eserlerini gördüğünde neler hissettiğine ilişkin, şunları söyledi:
"O tarihte bunların öngörülebilmesi büyük bir değer ve büyük bir bilgi olarak görüyorum. Kendim de makinacıyım, fizik, kimya ve matematiğin ne olduğunu biraz bildiğim için çok etkileniyorum. Selimiye'yi, Süleymaniye'yi gezdim ve bunlarda kendimizden bir şeyler bulduk. Çünkü köyümüzdeki mimari eserler de aşağı yukarı aynı. Hepsi birbirini tamamlıyor. Buralardaki eserleri gördüğümüz zaman, oralardan birşeyler buluyoruz. Tabii ki gurur duyuyoruz."
"Gençlere daha çok anlatılmasını isterim"
Mimar Sinan'ın "Ağırnas olmasa, ben olmazdım" sözünü dile getiren Ağırnaslıgil, "Selçuklu dönemindeki mimarilerden yola çıkarak kendisini geliştirmiş. Buralarda imkan ve fırsat bulduğu için bunu uygulamış." dedi.
Ailelerinde mimar olmadığını ancak dedesinin ve amcalarının da usta olduğunu anlatan Ağırnaslıgil, "İyi birer ustalardı. Cami, kubbe ve minare taşları yaparlardı ve bunları basit üç, beş aletle yaparlardı. Çok basit bir gönye ile veya birkaç aletle yamuk bir taşı birleştirebilirlerdi. Şu an köyümüzde de eğitim almadan yapılmış güzel bir eser vardır. Hiç kimsenin bakıp da 'beğenmedim' dediğini duymadım. Bu yapı Mimar Sinan'ın köyümüzdeki evi. Oranın daha fazla görülmesini ve tanınmasını isterim." diye konuştu.
Mimar Sinan'ın daha fazla araştırılmasını, değer verilmesini ve tanıtılmasını istediğini dile getiren Ağırnaslıgil, "Birkaç yabancı ülkede tarihi eserleri insanların nasıl pazarladığını gördüğüm zaman gerekli önemi verdiğimizi düşünmüyorum. Bunun gençlere daha çok anlatılması, motivasyon aracı olarak tanıtılmasını, bunun için de bu değerlerin gösterilmesini isterim." ifadelerini kullandı.
Mimar Sinan'ın evinin müze olarak korunmasından da gurur duyduğunu anlatan Ağırnaslıgil, "Doğup büyüdüğümüz, çocukluğumuzun geçtiği güzel bir hayat sürdük. Rüya gibi hafızamızda yaşatıyoruz onu." dedi.