73 Yıl Sahipsizdik, Yetimlikten Kurtulduk" (2)
ŞENER TOKTAŞ/AHMET OKUR - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla, Başbakanlık koordinasyonunda geçen yıl Ukrayna'dan Türkiye'ye getirilerek Bitlis'in Ahlat ilçesine yerleştirilen Ahıska Türkleri, sürgünlerin ardından vatan toprağında olmanın mutluluğunu yaşıyor.
ŞENER TOKTAŞ/AHMET OKUR - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla, Başbakanlık koordinasyonunda geçen yıl Ukrayna'dan Türkiye'ye getirilerek Bitlis'in Ahlat ilçesine yerleştirilen Ahıska Türkleri, sürgünlerin ardından vatan toprağında olmanın mutluluğunu yaşıyor.
Sovyetler Birliği tarafından 73 yıl önce anavatanlarından sürülen Ahıska Türkleri, çektikleri eziyetleri yıllar geçse de unutamıyor.
Ahlat'taki Ahıskalı Türklerin Temsilcisi Mansur Baytaroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sürgünde dedelerinin Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan'a yerleştirildiğini, bu süreçlerde çok eziyet çektiklerini söyledi.
"Dışarıda yaşamak ve vatana hasret kalmak çok büyük bir şey. Vatan ayrı bir heves ayrı bir nefes." diyen Baytaroğlu, şöyle devam etti:
"Rusya'da çalışırken Ermenilerle sıkıntı oldu. Bana, 'sizi götürüp o vakit Karadeniz'e dökselerdi iyi olurdu.' dediler. Sürgünde çok azap ve zulüm çekilmiş. Ninem çocuklarına yemek yedirmek için Rus askerlerine bir sürü altın vermiş ve iki elma almış. Özbekistan'da samanlı ve kamışlı evlerde yaşamışlar ama AK Parti, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, milletvekillerimiz ve kaymakamımızdan Allah razı olsun. Bizi vatanımıza getirdiler. Burada dışarı çıktığınızda ezan sesi, Türk sesi duyuyorsunuz. Vatansız olmak çok kötü. Bunu vatanı olmayanlar anlar. Vatanımıza geldik çok şükür yaşıyoruz. İyi kötü vatanımızdayız. Sabah kalktığımızda 'selamünaleyküm' duyuyorsunuz. Çarşıda 'buyur ağabey' diyorlar ama Rusya'da, Ukrayna'da böyle bir şey yok. Vatanda yaşamak çok güzel bir şey. Vatanımız ve bayrağımız sağ olsun. 73 yıl sahipsizdik, yetimlikten kurtulduk. Şimdiyse çok memnunuz."
Ahlat'ta yaşayan Ahıskalıların 25'i dışında hepsinin yeni kimliklerini aldığını anlatan Baytaroğlu, söz konusu 25 kişinin de çok yakında kimliklerine kavuşacaklarını dile getirdi.
Baytaroğlu, "Burada 280 kişi var. Herkes sonuçta vatan ve kimlik sahibi olacak. Özbekistan, Kırgızistan, Ukrayna'da yaşamış, dinini ve imanını yitirmemişsin ve yıllar sonra Türkiye'ye geliyorsun. Bu çok büyük bir duygu. Kimliğimizi de aldık. Bu çok güzel bir şey. Ay yıldız ile bayrağımızın altındayız. Allah hayırlı etsin." dedi.
"Vatan sahibi olduk"
Ahıska Türklerinden Eflat Tayfur da dedelerinin ve babalarının 'vatan' diyerek vefat ettiklerini ancak Türkiye'ye gelerek vatan sahibi olmanın kendilerine nasip olduğunu söyledi.
Tayfur, şöyle konuştu:
"Sürgün edildiğimizin 73'üncü yılı. Nerelerde yaşamadık. Buhara'ya sürgün edildik. Bize her ay orada olduğumuzun tespiti için imza attırıyorlardı. Köyden köye gitmek için izin almak lazımdı. Bize eziyet ediyorlardı. Hele ki ilçeden ilçeye gitmeye izin yoktu. Gavur (Stalin) öldükten sonra biz de azat edildik ve gözümüz açıldı. 'Sovyetlerin neresinde yaşarsanız yaşayın ancak Ahıska'ya gidemezsiniz.' dediler. Allah'a şükürler olsun Türkiye'de kısmetimiz varmış. Geldik ve cemaatimiz yerleşti. İyi şekilde yaşıyoruz. En iyisi o dur ki vatan sahibi olduk. Devlet başkanlarımızdan Allah razı olsun. Bizleri vatan sahibi ettiler. Hamdolsun kimliklerimizi de verdiler."
Halime Tayfur da sürgünden dolayı Kazakistan'da doğduğunu ve vatan özlemi çektiklerini anlattı.
"Erdoğan kardeşimizden ve bizi buraya getirenlerden Allah razı olsun. Hiç olmazsa torunlarımız, oğullarımız vatan sahibi oldu." ifadesini kullanan Tayfur, "Dedelerimiz savaşta vefat etti. Geride kalanlar hep 'vatan' diyordu. Bir kısmımız geldik. Birçoğu da geride kaldı. Ukrayna'da kalanların da sağ selamet gelmesini, vatan sahibi olmasını istiyoruz. Türküm ve vatanımdayım. Çok mutluyuz ama 73 yıl gözyaşımız kurumadı. Okuma yazma bilmiyorum. Çünkü Rusça okudum, Rusça yazıyorum. Rusça biliyorum. Çok iyi Türkçe bilmiyorum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yeni kimliklerimizi de aldık. Şadlığımızı hiçbir yere sığdıramıyoruz."
"Vatanımız ve bayrağımız sağlık selametle parlasın"
Adalet Baytaroğlu da vatan topraklarında bulunmanın sevincini yaşadıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Ninem, 'Çanakkale'de vurdular beni' ve Ardahan'ın türküsünü söylerdi. Oraların nereler olduğunu sordum, 'vatanımızdır.' dedi. 'Bir gün olur da sizi o topraklara götürürlerse durmayın gidin, vatanımızın bayrağına sahip olun.' diyorlardı. Şimdi bir torunum Bursa'da asker. Sevinçliyiz. Şadlığımız yüreklerimize sığmıyor. Vatanımıza ve toprağımıza geldiğimiz için mutluyuz."
Nurettin Halil de çok zor günler geçirdiklerini belirterek, "Bizi buraya getirenlerden Allah razı olsun. Bizi nasıl sahiplendilerse Allah da onları sahiplensin. Ankara ve AK Parti'den çok razıyız. Ahıska Türkleri bir programla buraya geldi. 677 aileyiz. 600'den fazla aile Erzincan'da, burada 72 aileyiz." dedi.
Zühre Kerim de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ahıska Türklerini yetimlikten, aşağılanmaktan ve kötülüklerden kurtardığını ifade etti.
Özbeklerin ailesine çok zulüm ettiğini belirten Kerim, şunları söyledi:
"Bir lokma ekmek için akşama kadar onlara temizlik yaptırmışlar. Bir çoğu açlıktan ölmüş. Yonca ve ölü hayvanların etini yemişler. Bizi Rusya'nın çok soğuk bölgelerine gönderdiler. Çok zulüm ettiler, gençleri öldürüp yaktılar. Çocukları dirgenle öldürdüler. Ruslar bizden kaçıyordu. 'Niye kaçıyorsunuz?' diye sorduk, 'Siz insan yiyormuşsunuz.' dediler. Birçok yer gezdikten sonra Allah'a şükürler olsun vatanımıza geldik. Allah geride kalanlara da nasip etsin. Vatan hasreti çektik. Çektiğimiz zulümleri bir Allah bir de biz biliriz. Allah kimseye göstermesin. Okulda bize 'bayraksızlar, yetimler ve vatansız.' diyorlardı. Çok ağrımıza gidiyordu. Bugünü de gördük. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ellerinden öpüyoruz. O konuştuğunda televizyonun karşısından ayrılmıyoruz. İşimizi bırakıp onu dinliyoruz. Onu çok seviyoruz. Bizi buraya getirmeden önce de onu seviyorduk. Allah Türkiye'nin başından eksik etmesin."