50. Ulusal Diyabet Kongresi Basın Toplantısı

Türkiye Diyabet Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. Hasan İlkova, Türkiye'de diyabet hastası sayısının 7 milyona yaklaştığını belirterek, "Son 10 yılda diyabet hastası sayısında yüzde yüzlük artış oldu" dedi.

İlkova, Türkiye Diyabet Cemiyeti ve Türkiye Diyabet Vakfı tarafından 23-27 Nisan'da Antalya'da yapılacak 50. Ulusal Diyabet Kongresi ile ilgili Renaissane Otel'de düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, diyabet hastalığının tedavi sürecinin ömür boyu devam ettiğini belirtti.

Diyabet konusunda toplumsal farkındalık oluşturmada kongre ve benzeri etkinliklerin önemine değinen İlkova, Ulusal Diyabet Kongresi'nin 50. yılına ulaşılmasında emeği geçenlere teşekkür etti.

Diyabetten korunmanın daha çok üzerinde durulması gereken konu olduğunu anlatan İlkova, hastalığın ötelenmesi konusunda ilgili tüm kurum ve kuruluşlara ve bireylere görevler düştüğünü söyledi.

İlkova, Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumlarının, diyabetten korunma, hastalık riskini taşıyanlara yönelik önleyici tedavi gibi konularda çalışma yapabileceğini bildirdi.

Diyabetten korunmaya yönelik projeyi önemsediklerini kaydeden İlkova, proje kapsamının daha da genişletilerek somut sonuçlar almaya yönelik uygulamaların önemli olduğunu ifade etti.

Diyabet hastalarının tedavisinin bir ekip işi olduğunu da dile getiren İlkova, bu konuda diyabet hemşiresi istihdamının da ön plana çıktığını kaydetti.

Prof. Dr. İlkova, diyabet tedavisinde seçilmiş vakalarda cerrahi müdahale olabileceğini ancak bunun dışında kalan durumlarda cerrahi müdahalenin şu aşamada ciddi sonuçları olabileceğini söyledi.

"Diyabet hastalığı hep vardı"

50. Diyabet Kongresi Başkanı Prof. Dr. Ali Rıza Uysal da konuşmasında, diyabet hastalığının ilk çağlardan beri bilinen bir hastalık olduğunu belirterek, dönemin bilim ve teknolojisine bağlı olarak da tedavi yöntemleri uygulandığını ifade etti.

Dünyadaki gelişmeler paralelinde Türkiye'de de diyabet hastalarına hizmet verilmeye çalışıldığını anlatan Uysal, kongrenin bu bağlamda da önemli olduğunu kaydetti.

Uysal, "Diabetes mellitus bütün dünyada ve Türkiye'de sıklığı giderek artan bir hastalıktır. Bu özelliği ile ve gelişmesine yol açtığı organ hasarlarına yol açarak yaşam kalitesini zorlaması nedeniyle özel bir önem kazanmaktadır" dedi.

Diyabetin yaşam boyu sürdüğüne değinen Uysal, "İyi tedavi edilmediği takdirde kalıcı organ hasarları bırakabilen, kalp ve damar hastalıklarından ölüm riskini artıran bir hastalıktır" ifadesini kullandı.

Prof. Dr. Uysal, diyabetle çok yönlü mücadele edilmesi gerektiğini, önleyici ve riski azaltıcı tedbirler ile toplumsal farkındalığın önemli olduğunu vurguladı.

"Bilgi paylaşımı yapılacak"

50. Diyabet Kongresi Genel Sekreteri Prof. Dr. Demet Çorapcıoğlu ise kongrede hastalığın tedavi yöntemlerine ilişkin tüm yeniliklerin değerlendirileceğini hekimler, diyetisyenler ve hemşireler arasında bilgi paylaşımı yapılacağını söyledi.

Türkiye'de vatandaşların yüzde 70'inde kilo sorunu olduğunu hatırlatan Çorapcıoğlu, gövdesel şişmanlık durumlarında diyabet riskinin çok fazla olduğunu kaydetti.

Kilo sorununun daha çok kadınlarda görüldüğünü belirten Çorapcıoğlu, tedavi kadar hastalık riskini azaltacak çalışmaların da önemli olduğunu dile getirdi.

Prof. Dr. Çorapcıoğlu, kanıta dayalı tıpta diyabetin tedavisinde tercih edilen yöntemin, kalemlerin gövdesinde bulunan dozların ihtiyaca göre kullanımı olduğunu belirtti.

Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz ise kongre çalışmalarının Avrupa Diyabet Birliği ile hemen hemen aynı dönemde başladığını söyledi.

Medikal bilgilerin hastalarla doğru paylaşılmasının önemine değinen Yılmaz, hastalıkla ilgili sadece uzmanların görüş belirtmesinin tedavi sürecinde önemli olduğunu kaydetti. Diyabetli hastalardan vücut kitle endeksi 40'ın üzerinde olan aşırı obezlerde cerrahi müdahalenin onaylanabileceğini de belirten Yılmaz, diğer vakalarda bu yöntemin şimdilik önerilmediğini ifade etti.

Diyabetin, 0-90 yaş arasında ortaya çıkabildiğini kaydeden Yılmaz, hastalığı tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi yönteminin şimdilik olmadığını bildirdi.

Hastalığın çok komplike olmasından dolayı kesin tedaviden bahsedemediklerini anlatan Yılmaz, kök hücrenin bu konuda da umut olabileceğini söyledi.

Prof. Dr. Yılmaz, bu kadar hızla yayılan bir hastalıktan bu riski taşıyanların bile haberdar olmadığını belirterek, bireyleri bilinçlendirme çalışmalarının önemli olduğunu vurguladı.

"Kongrede yeni tedavi yöntemleri de ele alınacak"

Kongrede diyabetin nedenleri ve oluş mekanizmaları üzerinde durulacak, buradan yola çıkarak diyabetin etyopatogenezine ilişkin yeni kanıtlar tartışılacak ve diyabetin tedavisinde bu yeni bilgilerin etkileri ele alınacak.

Diyabetin tedavisinde kullanılan insülin tedavisindeki yenilikler ve yeni insülin preparatları ve yeni kullanım şekilleri de kongre bilimsel programında yer alacak.

Diyabet tedavisinde özellikle inkretinler adı verilen barsak hormonlarının tedavideki yerinin tartışılacağı kongrede, yeni insülin verilme yolları, pankreasın insülin salgılayan beta hücresinin ömrünün uzatılması ve yeni tedavi beklentileri üzerinde durulacak.

Obezite ve diyabetin tedavisinde konuşulup tartışılan bariatrik cerrahinin de değerlendirileceği kongrede bu tedavi şeklinin diyabetin tedavisinde nasıl bir değişimle olumlu sonuçlara neden olduğu ele alınacak.

Kongrede ayrıca yaşlılarda diyabetin tedavisindeki farklılıklar, hipogliseminin önemi ve gebelik diyabeti konularında da değerlendirmelerde bulunulacak. Bilim adalarının bilgi alış verişinde bulunacağı kongrede, diyabetin tedavisine dair son bilimsel ve teknolojik gelişmeler değerlendirilecek.

Kongreye bilimsel çalışmalarını sunan genç araştırıcılara Türkiye Diyabet Vakfı Ödül ve Araştırma Fonu tarafından ödül verilecek ve seçilen proje başvurularına da destek sağlanacak.

Kongrenin son günündeki insülin pompası kursu ile de bu yönetimi kullanan hekimler arasında bilgi alışverişinin sağlanması ve deneyimlerinin optimize edilmesinin amaçlandığı belirtildi. - İstanbul