5. Büyükelçiler Konferansı
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "2 milyar 263 milyon dolar civarında, Türkiye bir kalkınma yardımı yaptı" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "2 milyar 263 milyon dolar civarında, Türkiye bir kalkınma yardımı yaptı" dedi.
Marriot Otel'de düzenlenen 5. Büyükelçiler Konferansı'nın "Türkiye'nin Yurtdışındaki Beşeri Varlığı ve Kalkınma Yardımları" oturumunda konuşan Bozdağ, büyükelçilere Türkiye'nin yurt dışındaki yatırımları, yardımları ve yurt dışında yaşayan Türklerin problemleriyle ilgili bilgi verdi.
"Türkiye ülkesi ve milletiyle birlikte yardım elini uzatan dünyada belki de tek ülkedir" diyen Bozdağ, bir yandan bütçe kaynaklarıyla kalkınma yardımları yapılırken, diğer taraftan da sivil toplum kuruluşları ve Türk halkının "gönül hazinesinden Allah rızası için verdikleri paralarla" yardımlara ortak olduğunu vurguladı.
Somali, Myanmar ve Pakistan için yapılan halk desteklerini bunun en somut örneği olarak nitelendiren Bozdağ, "Dünyada bunun benzeri yok. Türkiye'nin Somali'ye yaptığı yardımları soranlara bunların neredeyse yüzde 100'e yakınının halk desteğiyle yapıldığını söylediğimiz zaman muhataplarımız buna inanamıyor.
'Nasıl yani' diyerek bizden ilave cevap istiyor. İşte bizim milletimiz böylesine büyük, böylesine yardımsever, böylesine alicenap bir millettir ve yurt dışında yapılan bütün yardımlarda bunu yakından görüyoruz" diye konuştu. Somali'de yaşanan dram üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın beraberindeki heyetle Mogadişu'ya gittiğini hatırlatan Bozdağ, ziyaret sırasında yaşananlardan da örnekler verdi.
Somaliler'in bu ziyareti "Bir milat olarak, son 20 yıl içinde Somali'nin başına gelmiş en önemli hadise" olarak gördüklerini söyleyen Bozdağ, bu ülkede yapılan yatırımlara ilişkin bilgi verdi.
Bozdağ, Türkiye Büyükelçiliği'nin ve TİKA Koordinasyon Ofisi'nin açıldığını ifade eden Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bizim büyükelçiliğimiz ve yardım kuruluşlarımız orada olana kadar Birleşmiş Milletler'in (BM) Somali Temsilcisi dahi Nairobi'de bulunuyordu. Oraya gidemiyorlardı. Ama Türkiye'nin büyükelçisi oraya gittikten sonra, havayolları oraya uçtuktan sonra BM temsilciliğini Nairobi'den Mogadişu'ya taşımak zorunda kaldı. Yani isteyerek taşıdığı kanaatinde değilim. O nu da paylaşmak istiyorum. Çünkü Türklerin arazide bütün güvenlik risklerine rağmen bu çalışmaları yapmaları onların orada durmasını zorlaştırdı ve onlar da oraya taşıdı."
-TİKA Türkiye'dir-
TİKA'nın 33 koordinasyon ofisi ile 100'den fazla ülkede faaliyet gösterdiğini kaydeden Bozdağ, 2002 yılına göre hem TİKA'nın bulunduğu ülke sayısının arttığını hem de faaliyet alanının da genişletildiğini bildirdi. Bozdağ, şunları söyledi:
"2002 yılında TİKA vasıtasıyla yapılan yardımlara baktığınızda 86 milyon dolar civarında bir kalkınma yardımı yapıldığını görüyoruz. 2012 yılı resmi kalkınma yardım sonuçları 2 milyar 263 milyon dolar civarında Türkiye bir kalkınma yardımı yaptı. Bunun 1 milyar 273 milyon doları resmi yardım, 1 milyar 150 milyon doları da STK'lar ve diğer yollarla yapılan yardımlardan oluşmaktadır."
TİKA'nın 2002 yılına kadar ki dönemde 2 bin 241 eser onarımı ve proje hayata geçirdiğini ifade eden Bozdağ, 2002 sonrasında ise 10 bin 86 proje gerçekleştirdiğini söyledi.
Bozdağ, "TİKA'nın bu yaptıkları bütün ülkeler tarafından takdirle karşılanıyor. 2011 yılında OECD ülkeleri arasında TİKA Yükselen donör ülke ilan edilmiştir. Türkiye'nin başka yerlere üyelik için ne kadar mücadele ettiğini görürken burada OECD'nin Kalkınma Yardımları Komitesi (DAC) Başkanı 'Türkiye'yi DAC'ta görmek istiyoruz' diye Türkiye'ye davetini iletti ve Türkiye'nin bu alanda yaptığı yardımlar Türkiye'nin yüz akı olmaya ve Türkiye'yi yurt dışında güçlü kılmaya devam ediyor" değerlendirmesinde bulundu.
Bozdağ, TİKA'nın 2011 projelerinin 805'inin Kafkaslar ve Orta Asya'da, 425'i Balkanlarda ve 202'sinin de Ortadoğu ve Afrika'da gerçekleştirildiğini belirtti.
"TİKA'yı gördüğü zaman herkesin Türkiye aklına geliyor" diyen Bozdağ, Makedonya'da gerçekleşen bir olayda, "TİKA nedir" diye soran çocuğuna bir kadının "Yavrum TİKA camilerimizi onarıyor. Çocuklarımıza burs veriyor. TİKA Türkiye'dir" dediğini anlattı.
TİKA'nın başarısının aynı zamanda büyükelçilerin de başarısı olduğunu dikkat çeken Bozdağ, büyükelçilerin destekleri ve koordinasyon desteği olmadan TİKA'nın bu başarıları ortaya koyamayacağını dile getirdi. Bozdağ, "TİKA büyükelçilerimizle işbirliği ve dayanışma içerisinde onların rehberliği ve öncülüğünde faaliyetlerini sürdürmeye devam edecektir" ifadelerini kullandı.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının (YTB) da yeni kurulmuş bir teşkilat olduğunu dile getiren Bozdağ, bu noktada büyükelçilerin katkılarıyla bu teşkilatın Dışişleri Bakanlığı'nın elinde daha iyi faaliyet yapabilmek için güçlü bir enstrümana dönüşebileceğine inandığını kaydetti.
-Mavi Kart-
YTB'nin çalışmaları hakkında da bilgi veren Bozdağ, "mavi kart" kullanan vatandaşlar için nüfus cüzdanı kimlik numarası gibi bir numara verildiğini, bunun yurt dışından gelen vatandaşların günlük işlerinde numara istenmesi halinde kolaylık sağlayacağını dile getirdi.
Türkiye'de mavi kart sahibi vatandaşların sözleşmeli ve işçi olarak çalışmalarına imkan veren bir düzenleme de yaptıklarını söyleyen Bozdağ, "Bir kişi mavi karta geçtiği zaman beyan ettiği çocukları kullanabiliyordu sonradan olan çocukları bundan istifade edemiyordu. Şimdi sonradan olan çocukları da bundan istifade edebilecek ve bunu uzatma yetkisini daha fazla kişinin istifade edebilme yetkisini de Bakanlar Kurulu'na verdik. Memur olma, seçme seçilme, askerlik gibi sadece Türk vatandaşlarının yapabileceği işler hariç diğer bütün konularda mavi kart sahibi vatandaşlıktan ayrılmış insanlarımızın, vatandaşlar gibi Türkiye'nin imkanlarından istifadesine imkan veren adımlar atıldı" diye konuştu.
Yüksek Seçim Kurulu ile işbirliği içerisinde yurt dışındaki vatandaşların oy kullanmasına ilişkin çalışmayı yaptıklarını anlatan Bozdağ, 2014'te yapılacak seçimlerde bunun başarıyla yapılabilmesi için Dışişleri Bakanlığı ve büyükelçilerin desteğine ihtiyaçları olduğunu belirtti.
-Aileden alınan çocuklar-
Yurt dışında yaşayan vatandaşların önemli sorunlarından birinin de aileden alınan çocuklar olduğunu ifade eden Bozdağ, bu konuda öncelikle Türk ailelerin tercih edilmesini ya da ailenin onaylamadığı bir yere çocuğun verilmemesini sağlayacak çalışmalar yapılabileceğini söyledi.
Bilinçlendirme çalışmalarının önemli olduğuna işaret eden Bozdağ,
"Büyükelçilerimize bu konuda çok büyük görevler düştüğünü düşünüyorum ve bu konunun özel takipçisi olmalarını, biraz daha özel bir meseleye dönüştürüp değişmez bir gündem maddesine dönüştürmenin de son derece önemli olduğunu düşünüyorum" görüşünü belirtti.
Yurt dışında cezaevlerinde bulunan vatandaşlardan da şikayetler geldiğini ifade eden Bozdağ, "Türkiye'ye ilişkin birçok şey söylüyorlar ama oralarda insan hakları ihlalleri var. Bu insan hakları ihlallerini bizim tespit edip gündeme getirmemiz lazım. Bize söylüyorlar, biz de onlara söyleyeceğiz" diye konuştu.
Türkçenin öğretilmesi ile ilgili de ciddi problemler bulunduğunu söyleyen Bozdağ, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının yaşadıkları ülkenin dilini rahat ve iyi kullanmalarını istediklerini ifade etti.
Bozdağ, "Türkçenin öğrenilmesi ve öğretilmesi konusunda büyükelçilerimiz ne yapabilir bilemiyorum ama bu konularda özel bir hassasiyete ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. O dili öğreneceğiz ama kendi dilimizi de İstanbul Türkçesi gibi konuşabilme ve yazabilme yeteneğini çocuklarımıza vermemiz lazım" ifadesini kullandı.
Yurt dışındaki sivil toplum kuruluşlarının başarılı işler yaptığını ve rehberlik yapılmasına ihtiyaç duyduğunu dile getiren Bozdağ, bu kuruluşların artık yaşadıkları sorunları çözmeye odaklanması gerektiğini ifade etti.
Her görüşün yurt dışında sivil toplum kuruluşu olduğuna dikkati çeken Bozdağ, şöyle devam etti:
"Hangi siyasal rengi benimserse benimsesin sivil toplum kuruluşların karşılaştığı sorunlar ortak. Onun için bunlara karşı ortak bir mücadeleyi geliştirmek lazım. Sivil toplum kuruluşlarının birbirini rakip görüp birbirlerine karşı rekabet veya birbirlerine hasım görüp birbirlerine karşı bu anlamda bir mücadele yapmaları doğru değil. Çünkü Türkiye'yi kurtaralım derken kendi çocuklarımızı kaybedeceğiz orada."
Türklerin artık ABD, Avrupa ve Avustralya gibi yerlerden artık dönmek istemediğine dikkati çeken Bozdağ, "Öyleyse kişiliğimizle kimliğimizle kültürümüzle orada kalmamız lazım" diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanlığının dini ihtiyaçları karşılamak için büyükelçilerle büyük bir çaba ve gayret içinde olduğunu dile getiren Bozdağ, bundan sonrada bu çabaların süreceğini anlattı.
Bozdağ, şunları kaydetti:
"Orada vatandaşlarımızın asimile olmadan varlıklarını Avrupa ve başka ülkelerde sürdürebilmeleri için kendi kişilik ve kimliğini, kültürünü muhafaza ederek yaşadığı ülkenin kültür ve yasalarına da uyarak orada varlık sürdürebilmesi için bana göre Diyanet'in çok çok önemli bir fonksiyonu var. Zira din bu anlamda büyük bir muhafız görevini yapıyor. Vatandaşlarımızın dini ihtiyaçlarının karşılanması konusunda da büyük çalışmalar yapılıyor."
Bozdağ, 2005'te başlatılan "Uluslararası İlahiyat Projesi"ne ilişkin de büyükelçilere bilgi verdi.
Bozdağ'ın konuşmasının ardından toplantı, soru cevap bölümüyle basına kapalı devam etti
Muhabir: Sarp Özer - Enes Kaplan
Yayıncı: İbrahim Uyar - ANKARA