"4.Uluslararası Doğa Koleji Demokrasi ve İnsan Hakları Forumu"
Türkiye'nin yeni Anayasa ihtiyacı Lordlar Kamarası'nda konuşuldu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın ortak protokol imzaladığı demokratik eğitim ve öğrenci meclisleri projesi uluslararası bir boyut kazandı. Bu yılki "4.Uluslararası Doğa Koleji Demokrasi ve İnsan Hakları Forumu" önemli konukları ağırladı. Londra'nın 1870 yılında inşa edilen tarihi binası Lordlar Kamarası'nda gerçekleşen foruma; Joost Lagendijk, Uluslararası PEN Kulübü Başkan Yardımcısı Moris Farhi, Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesini 1.likle bitiren Londra barosundan Avukat Can Yeğinsu, Doğa Koleji öğrencisi Sena Sağıroğlu, Prof. Dr. Constantin Stefanov Londra'nın en iyi okullarından LSE'de Türkiye üzerine çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Bill Kissane, gibi önemli konuşmacılar katıldı. Forumun bu yıl ki konusu "Sivil Anayasanın Türkiye İçin Gerekliliği"...
Doğa Koleji, her yıl düzenlediği Demokrasi Forumu'nu bu yıl 25 Mayıs 2012'de Lordlar Kamarası'nda gerçekleştirdi. Türkiye'den, Avrupa ve Londra'dan gelen önemli katılımcılarla birlikte 70 kişinin katıldığı etkinlik kapsamında katılımcılar Türkiye'de sivil anayasayı konuşup, neler katacağını tartıştılar.
Açılış konuşmasını yapan Can Yeğinsu, son 30 yılda çok büyük değişiklikler yaşandığını ve Türkiye'de 17 kez anayasa değişikliği gerçekleştiğini vurguladı ve En son 2010 yılında değişen sivil anayasa için bir tanım gerektiğini ifade etti.
Can Yeğinsu'nun ardından ilk konuşmayı yapan Joost Lagendijk oldu. Lagendijk, Türkiye'deki nüfusun %80'inin yeni bir anayasa istediklerini açıklarken, eski anayasanın sadece bir ideolojiye dayandığını, yeni anayasada ise bundan kaçınılması gerektiğini; sadece siyasi partinin ideolojisi yerine tüm partileri temsil etmesi gerektiğini belirtti.
Uluslararası Pen Klübü Başkan Yardımcısı Moris Fahri ise, demokrasinin tanımını yaparak başladığı konuşmasında şunları söyledi: "Demokrasi: Yüksek yetkinin bireylere verildiği ve bu yetkinin de bireylerin tarafsız ve hür seçim sistemleri vasıtasıyla seçmiş oldukları temsilcilerin kullandığı hükümet sistemidir. Demokrasi, birçok kusurlu ve hatalı özelliğine rağmen, bugüne dek en ılımlı ve ihtiyatlı sistem olduğunu ortaya koymuştur. Ancak demokrasi, hassas bir sistem mahiyetindedir. Faşizm ve komünizmin aksine, demokrasi; kendisini önceleri ilerici ve vatansever olarak tasvir eden ve seçimi demokratik yollardan kazanan irticai ve/veya radikal partinin getirdiği Truva Atına karşı kendini koruyamaz; dolayısıyla politika peşindeki bir partinin baskıcı rejimiyle ülke alt yapısını kalkındırmasının da önüne geçemez. Açıkça belirtmek gerekirse otokrat partiler, demokratik yollardan yönetimin başına geçtikten sonra demokrasiyi gasp etmişlerdir ve edebilirler."
Prof Dr. Constantin Stefanov ise konuşmasına, Türkiye'nin eski anayasayı revize etmek yerine, yepyeni bir Anayasa yapma kararı alarak çok cesur bir adım attığını belirterek başladı. Yeni anayasa konusunda şu an için her şeyin belirsiz olduğunun altını çizen Stefanov, ilk taslağının kimin tarafından ve nasıl yapıldığını görmeden yorum yapılamayacağının altını çizdi. Stafanov son olarak Jean Monnet'nin de şeytan detaylarda gizlidir sözüne dikkat çekti.
Prof. Dr. Bill Kissane'in Mısır, Tunus ve Türkiye'deki anayasaları konu alan konuşmasında, anayasa çalışmalarının zamanlamasına dikkat çekerek başladı: Arap Baharı. Türkiye üzerine çalışmalarıyla bilinen Kissane, Türkiye'nin ekonomik olarak dinamik bir devlet olduğunu ve İslam ve anayasal düzenin bir arada olduğu bir devlet olduğunun altını çizdi. Kissane başkanlık Türkiye'de başkanlık sistemine karşı çıktığını açıklarken, bu durumda AKP'nin parlamento ve hükümeti yöneteceğini ve bunun uygun olmadığını açıkladı.