Haberler
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan dizilerdeki şiddet sahnelerine tepki

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kızdıran sahne!

İstanbul'daki aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedeni bulundu

Aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı

Olay iddia: 7 kişiyi öldürüp intihar eden cani 'Karım beni aldatıyor' demiş

7 kişiyi öldüren cani tek bir cümle sarf edip silahına sarılmış

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yeni dava

Erdoğan, mahkemedeki o sözleri affetmedi

4. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

TBMM Aile Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonu Başkanı Ayşe Keşir, çocuk icrası konusuna değinerek, "Ülkemizde tekli velayet var. Velayeti alan taraf, velayeti alamayan tarafa çocuğunu göstermediğinde icra dairesine harç yatırıyor.

TBMM Aile Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonu Başkanı Ayşe Keşir, çocuk icrası konusuna değinerek, "Ülkemizde tekli velayet var. Velayeti alan taraf, velayeti alamayan tarafa çocuğunu göstermediğinde icra dairesine harç yatırıyor. Bu da tek sefer için aşağı yukarı 500 lirayı buluyor. İcra memuru, polis, psikolog eşliğinde çocuk sanki bir mal haczi gibi alınıyor ve görüş gerçekleşiyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız geçenlerde bir taslak çalıştı ve Meclis'e gönderdi. Bu konu inşallah çok yakın zamanda çözüme kavuşacak." dedi.

Keşir, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ile İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Araştırma Merkezi iş birliğinde İstanbul Ticaret Üniversitesi Sütlüce Konferans Salonu'nda düzenlenen, 4. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi'nin açılışında, komisyon çalışmalarına ilişkin bilgi verirken,"sağlıklı aile"yi "hangi sosyo-ekonomik yapıda olursa olsun, kendi içinde hak ve görev dengesi olan aileler", "güçlü aile"yi de "aile parçalanmış olsa da sorunu çözmek için bir araya gelen ve çözen aileler" şeklinde tanımladı.

Türkiye'deki çekirdek aile yapısının atomize, yalnız bir çekirdek aile yapısı olmadığını aktaran Keşir, "Evlilik veya farklı nedenlerle aileden ayrılmalar oluyor ancak ailelerin hizmet alışverişi devam ediyor. Bu, hangi sosyo-ekonomik yapıda olursa olsun böyle. Değişimi, dönüşümü yönetmenin Türk tipi adı, çekirdek aile ağı. Türkiye'deki aile modeli bu." diye konuştu.

Keşir, boşanma nedenlerine değinirken, "En az boşanma nedenlerine baktım. Türkiye ortalaması 0,9 bunun. İnsanların eşlerini, gasp, hırsızlık, yüz kızartıcı suçlardan boşanma nedeni yüzde 1'in altında. Buraya başka bir sosyolojik not düşmek istiyorum. İnsanlar eşlerini aldattığı için boşuyorlar ama hırsızlık, gasp, yaptığı taciz yaptığı için ne yazık ki boşamıyorlar." dedi.

Kadının güçlenmesinin ve ailenin güçlenmesinin birbirinin alternatifi olmadığına işaret eden Keşir, eğitimin tüm dezavantajlı kesimler için en önemli fırsat eşitliği aracı olduğuna inandığını ifade etti. Keşir, üniversite mezunları kadınların yüzde 70'inin istihdama katıldığını kaydetti.

Keşir, boşanmaların yüzde 50'sinden fazlasının çekişmeli geçtiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Türkiye'de boşanırken, kan davalı gibi boşanıyoruz. Çekişmeli boşanmaların nedenleri, velayet, mal paylaşımı ve nafaka. Dünyada arabuluculuk, Aile arabuluculuğu olarak başlıyor. Bizde aile arabuluculuğu konusu yeni tartışılmaya başlandı. Raporumuzda aile arabuluculuğunu, şiddet şikayeti olmayan boşanmalarda, velayet, mal paylaşımı ve nafaka konularında, kişileri eğitim almış uzman arabulucular buluştursun dedik. Dünyadaki örnekler böyle. Çocuk icrası konusu çok acı bir konu. Ülkemizde tekli velayet var. Velayeti alan taraf, hala bu kan davalı hali devam ettiği için, velayeti alamayan tarafa çocuğunu göstermediğinde icra dairesine harç yatırıyor. Bu da tek sefer için aşağı yukarı 500 lirayı buluyor. İcra memuru, polis, psikolog eşliğinde çocuk sanki bir mal haczi gibi alınıyor ve görüş gerçekleşiyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız geçenlerde bir taslak çalıştı ve Meclis'e gönderdi. Bu konu inşallah çok yakın zamanda çözüme kavuşacak."

"Modern toplumlarda evlilik oranlarının azalması, birçok soruna yol açıyor"

İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren, TÜİK'in yayımladığı istatistiğe göre, 2013'te 600 bin 138 olan evlenmelerin, 2017'de 569 bin 459'a düştüğünü, boşanmaların ise 125 bin 305'ten 128 bin 411'e çıktığını aktararak, şu bilgileri verdi:

"Yaş grubuna göre boşanmaların durumuna bakıldığında, 16-34 yaş arası boşanmalarda kadın daha ağırlıklı, 35'ten 60 ve üstüne doğru yaş ilerledikçe erkeklerin boşanma sayılarının daha fazla olduğu görülüyor. İlk evlenme yaşlarında değişiklikler olmuş. 2013'te erkekler ortalama 27,3 yaşında, kadınlar 24,1 yaşında evlenirken, 2017'de erkeklerde bu yaş 27,7ye, kadınlarda 24,6'ya çıkmış. Evlilik sürelerine göre boşanmalara bakıldığında 2017 itibarıyla 1 yıllık evlilerde boşanma sayısı 13 bin 124, 6-10 yıllık olanlarda 26 bin 599, 11-15 yıl olanlarda 18 bin 485. Yabancı gelinler arasında Suriyeliler, yabancı damatlar arasında ise Almanlar ilk sıralarda yer alıyor."

Ekren, boşanmanın da evlilik kadar eski olduğuna değinirken, toplumların evliliği teşvik ederken, boşanmayı güçleştiren kurallar koymayı tercih ettiğini, özellikle evlilik bağının dince kutsal sayıldığı toplumlarda boşanmanın yasak veya zor olduğunu anlattı.

Çağdaş toplumlarda hukukun, boşanmayı nispeten güçlendiren önlemler aldığını dile getiren Ekren, boşanmaların çoğunlukla ekonomik, sosyal ve kültürel nedenler, psikolojik nedenler, aileye yönelik bakış açılarındaki farklılıklara dayalı nedenlerle gerçekleştiğini söyledi.

Ekren, "Günümüzde evlilik, geçmişe oranla insanların tercih ettiği bir ilişki biçimi olmaktan hızla uzaklaşmaktadır. Buna yol açan pek çok toplumsal neden arasında iki önemli husus ön plana çıkmaktadır. Birincisi, kadın ve erkek arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuki normların değişmesi ve toplumun önceleri meşru görmediği ilişki biçimlerine daha sonra hoşgörüyle bakmalarıdır. İkincisi ise modern hayatın sosyo-ekonomik gerekliliklerinin evlilik yaşını yükseltmesi ve bunun sonucunda bireylerde evlilik düşüncesinin öneminin zamanla azalması ve yitirilmesidir. Modern toplumlarda evlilik oranlarının azalması, demografik, sosyolojik, psikolojik birçok nedene de soruna da yol açmaktadır." görüşünü dile getirdi.

"Kadınları İTO meclisinde görmek istiyoruz"

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Öztürk Oran da İTO'da kadın çalışanların toplam personele oranının yüzde 52 olduğunu kaydetti.

Oran, İTO Meclisi'nde kadınların daha fazla söz sahibi olmasını istediklerini belirterek, "9 Nisan'da seçimlerimiz var. Bu süreçte irtibat kurduğum tüm kadın girişimcilere 'Gelin, seçimlere katılın, meclis üyesi olarak söz sahibi olun.' diyoruz. Kadınların iş dünyasındaki başarılarını meclis sıralarında, kürsümüzde de görmek istiyoruz." dedi.

Konuşmaların ardından KADEM Genel Başkanı Sare Aydın Yılmaz ve KADEM Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, ödül alan makale sahiplerine sertifikalarını verdi.

Kaynak: AA / Güncel
title