3. Uluslararası Antalya Coğrafi İşaretler Semineri
Antalya'da "Türkiye ve Diğer Akdeniz Ülkelerinde Coğrafi İşaretler ve Yerel Gıda Değer Zincirlerinin Yönetişimi" konulu bir seminer gerçekleştirildi.
Antalya'da "Türkiye ve Diğer Akdeniz Ülkelerinde Coğrafi İşaretler ve Yerel Gıda Değer Zincirlerinin Yönetişimi" konulu bir seminer gerçekleştirildi.
Talya Otel'de düzenlenen seminere Antalya Vali Yardımcısı Hakkı Loğoğlu, Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Laurent Bili, Seminer Organizasyon Komite Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu, Akdeniz Üniversitesi Akdeniz Ülkeleri Ekonomik Araştırmalar Merkezi Müdürü Prof. Dr. Selim Çağatay, Türk Patent Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Habip Aslan, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Osman Budak ve davetliler katıldı.
Seminerin açılış konuşmasını yapan Seminer Organizasyon Komite Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu, "Bugün bizi burada tek bir düşünce birleştiriyor. Yörelerimiz, yörelerimize özgün ürünler, onları koruma araçlarımız ve coğrafi işaretler. Yöresel ürünler kaliteli, tekil ve eşsiz ürünlerdir. Haksız rekabete maruz kalmamaları için pek çok ülkede yasalarla koruma altına alınmıştır" dedi.
Herhangi bir coğrafi işaretin o ürünün elde edildiği yerin ismi ile adlandırıldığını kaydeden Prof. Dr. Tekelioğlu, coğrafi işaretlerin tarihinin 13. yüzyıla kadar inmekte olduğunu belirtti. Günümüzde köken adının ve yöresel ürünlerin korunmasına yönelik çalışmaların çok eskilere dayandığını ifade eden Tekelioğlu "İtalya, Fransa, İspanya, Portekiz ve Yunanistan'ın sırasıyla toplam 801 tescilli ürün sayısı ile Avrupa Birliği ülkelerinin toplamından daha fazla tescili ürüne sahip ülkelerdir. Bu da Akdeniz Bölgesi'nin bu konuda ne kadar zengin olduğunu göstermektedir" diye konuştu.
TÜRKİYE'DE 2 BİN 500 ÜRÜN COĞRAFİ İŞARET ALABİLECEK DURUMDA
Türkiye'de 2 bin 500 ürünün coğrafi işaret alabilecek durumda olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tekelioğlu, şöyle konuştu:
"Ancak bu hızlı gelişmeye rağmen temel yasa 1995'ten bu yana çıkarılamamıştır. Tescil alma, tescil verme düzeyinde kalmıştır coğrafi işaretler yasası. Köken adının korunması ve yönetimi konusunda ne ulusal ne de uluslararası konuda etkin bir düzenleme yapılamamıştır. Tüketicilere gerçek köken garantisi veren, üreticilere satılan ürünlerin üzerinde coğrafi işaret logosu koyma zorunluluğu da yasada yok. Bu da haksız rekabete yol açmakta. Piyasalarımız sahte ve taklitleri ile doludur."
Bu tür ürünlerin hem üreticilere hem de tüketicilere büyük zarar verdiğini söyleyen Prof. Dr. Tekelioğlu, AB Komisyonu'na başvurmuş sadece 4 ürün bulunduğunu bildirdi. Yöresel pazarların son yıllarda boyutlarını giderek artırdığını kaydeden Tekelioğlu, bu seminerin başlatılması ile Türkiye'nin yöresel ürünler ve coğrafi işaretler alanının kuruluşuna imkan sağlayacağını söyledi.
Türk Patent Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Habip Aslan ise, Türkiye'deki son gelişmeler sonucunda şu anda 157 civarında tescil ediliş coğrafi işaret, 220 işlemleri devam eden, 4 tane de AB Komisyonu'na başvurusu yapılmış ve işlemleri devam eden ürün olduğunu belirtti. Prof. Dr. Aslan, "Tescil edilecek 2 bin 500 ürün var. Türkiye Patent Enstitüsü olarak AB'deki başvurulara gerekli teknik destekler veriliyor ve bundan sonraki başvurulara da her türlü desteği vermeye hazırız" dedi.
Coğrafi işlerle ilgili mevcut denetim siteminin değerlendirilmesi ve AB kapsamında ele alınması üzerine bir çalışma yürüttüklerini kaydeden Prof. Dr. Aslan, coğrafi işaretlemelerle bir kanun taslağı hazırlandığını da söyledi.
Türkiye'nin dünyanın en büyük tarım üreticilerinden biri ve büyük potansiyele sahip olduğunu söyleyen ATSO Başkanı Çetin Osman Budak, coğrafi işaret konusunun Avrupa'da önem kazanmaya devam ettiğini vurguladı. ABD ve Kanada'nın itirazlarına, korumacılık suçlamalarına ve uluslararası alanda henüz tam bir uzlaşma sağlanmamasına rağmen AB'nin coğrafi işarete sahip geleneksel ürünleri korumaya yönelik nasıl çaba harcadığının farkında olduklarını kaydeden Budak, "AB Komisyonu'nun Haziran ayında bu ürünlerin yalnızca promosyonu için 36 milyon euro düzeyinde destek sağlamış olması bile bu konuda güzel bir örnektir. Avrupa'da bu çalışmalar yapılırken, Türkiye'de son yıllarda coğrafi işaret ve yerel ürünler konusunda hızlı bir bilinçlenme süreci yaşanmaktadır" diye konuştu.
"ADANA KEBABI, AFYON PORTAKALI, FİNİKE PORTAKALI, ANTEP BAKLAVASINI KISKANIYORUM"
Fransa Büyükelçisi Laurent Bili ise, Fransa'nın turizm açısından üst sıralarda olmayı yerel ve yöresel ürünlerin korunmasına borçlu olduğunu söyledi. Kaliteli ürünlere yönelik tutkunun Türkiye ve Fransa'yı birbirine yakınlaştırdığını ifade eden Bili, "Kıskanıyorum. Adana kebabı, Afyon kaymağı, Anamur muzu, Finike portakalı, Antep baklavası. Bizim topluluklarımızın satın aldığı ürünlere garanti vermesi gerekiyor. Yerel kaliteyle eş anlamlıdır. Bizler kaliteye para vermeye hazırız ve sağlığımıza önem verdiğimizi gösteririz. Akdeniz yerel ürünlerinin korunmasına daha fazla çaba göstermeli ve korumalıdır. Tarım sektörü çalışanlarının çabalarına değer vermeliyiz" dedi.
Doğa ve çevreye saygı çerçevesinde çalışmaların sürdüğünü söyleyen Büyükelçi Bili, bu hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için Akdeniz çanağında ortak çalışmaların yapılması gerektiğini belirtti. Bili, ayrıca taklit ürünlere ve yanlış üretimlere karşı da korunmak gerektiğini kaydetti.
Türkiye'nin şarap da dahil olmak üzere birçok üründe orijinal yapıya sahip olduğunu söyleyen Antalya Vali Yardımcısı Hakkı Loğoğlu, "Fakat bunlar bizim için sıradan şeyler olduğu için ön plana çıkartmayı düşünmüyoruz. Ama bugünkü dünyamızda bu çok ön plana çıkıyor. Baklavanın Hırvatlar'ın ürünü olduğunu söylüyor bir arkadaş. Bizim için baklava baklavadır. Örneğin birçok ürünümüz başta Yunanistan olmak üzere birçok ülke tarafından sahiplenilmeye çalışıyor. Biz ise daha yeni yeni bunların sahiplenilmesi gerektiğini anlıyoruz" dedi.
Coğrafi ve yöresel ürünlerin tespiti, tescili, korunması ve geliştirilmesinin ülke ve dünya için çok önemli olduğunu kaydeden Loğoğlu, bu tür çalışmaların ekonomik, sosyal ve psikolojik gerekçelerinden öte uluslararası kültürlerin geleceğe taşınmasını içerdiğinin de hiçbir zaman unutulmaması gerektiğini söyledi.
Açılış konuşmalarının ardından seminer diğer konuşmalarla devam etti.