3 Sayfalık İfadenin Tamamı mı Yönlendirme"
Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Muhammet Karaca, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY), "Polatlı Merkez Mütevelli Heyeti Yapılanması" soruşturması kapsamında, savcılıktaki ifadelerini "baskı ve yönlendirme" ile verdiklerini iddia eden sanıklara, "3...
Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Muhammet Karaca, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY), "Polatlı Merkez Mütevelli Heyeti Yapılanması" soruşturması kapsamında, savcılıktaki ifadelerini "baskı ve yönlendirme" ile verdiklerini iddia eden sanıklara, "3 sayfalık ifadenin tamamı mı yönlendirme" diye sordu.
FETÖ/PDY'nin, "Polatlı Merkez Mütevelli Heyeti Yapılanması"na yönelik soruşturma kapsamında, aralarında örgütün sözde "Polatlı imamı" Ramazan Yumak'ın da bulunduğu 21'i tutuklu, 29 kişi hakkında açılan davanın görülmesine Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda devam edildi.
Sanık Mustafa Akdoğan, savunmasında polis ve savcılıkta ifadesini kabul etmediğini belirterek, "Baskı ve yönlendirmeyle birlikte şeker ve tansiyon gibi sağlık durumum nedeniyle o şekilde ifade vermem sağlandı." iddiasında bulundu.
Kendisini muhafazakar bir kişi olarak tanımlayan Akdoğan, kandil gibi özel dini günlerde insanlarla bir araya geldiğini ancak herhangi bir cemaate üye olmadığını savundu. İddia edildiği gibi Polatlı Merkez Mütevelli Üyesi olmadığını savunan Akdoğan, FETÖ ile bağlantısı tespit edilen Feza Eğitim Hizmetleri AŞ'deki hisselerini 2015'te sattığını, bu işlem karşılığında 280 bin lira aldığını söyledi.
Bank Asya'nın yanı sıra diğer finans kuruluşlarında da hesaplarının bulunduğunu anlatan Akdoğan, iş çevresini geniş tutmak için FETÖ bağlantısı belirlenen Polatlı İşadamları Derneğine (POLİAD) geçmişte üye olduğunu açıkladı.
Akdoğan daha sonra Mahkeme Başkanı Karaca ve diğer sanık avukatlarının sorularına cevap verdi.
Mahkeme Başkanı Karaca, Akdoğan'a savcılık ifadesinde FETÖ'nün Polatlı'daki Merkez Mütevelli Heyeti hakkında detaylı bilgi verdiğini, sohbetlerde örgüte finans desteği sağlandığına, elde edilen paranın hangi kanallarla ilgilere gönderildiğine ilişkin bilgi verdiğini hatırlattı.
Akdoğan'ın söz konusu ifadeleri soruşturma savcısının yönlendirmesiyle verdiğini iddia etmesi üzerine Mahkeme Başkanı Karaca "Savcılık ifadende mütevelli heyetini anlattığın gibi sana gösterilen fotoğraflarda, Ramazan Yumak'ı teşhis etmişsin." dedi.
"Savcı sana silah mı dayadı"
Akdoğan'ın "Savcı Bey bana Osman olarak bildiğim Yumak'ı gösterdi. Ben de 'müşterim' dedim. İmam olduğunu söylemedim." sözlerine Mahkeme Başkanı Karaca, "Sulh Ceza Mahkemesinde verdiğin ifadende de benzer açıklamalar var." karşılığını verdi.
Şeker ve tansiyon sorunları olduğunu, ifade işlemi sırasında korku ve heyecan yaşadığını ileri süren Akdoğan, "Eğer bu şekilde ifade vermemiş olsam daha çok ceza verileceği söylenmişti." iddiasında bulundu. Mahkeme Başkanı Karaca bunun üzerine, "Biraz önce dini hassasiyetleri olan bir kişi olduğunu söyledin. Böyle bir insan yalan söyler mi? Madem öyle, kendini kurtarmak adına başkalarının isimlerini vermenin günah olduğunu bilmen gerekiyor. Sohbete giderken Müslüman, ifade verirken Müslüman değil... Olmaz böyle. Savcı sana silah mı dayadı?" diyerek tepki gösterdi.
Mahkeme Başkanı Karaca'nın Gürcistan'a kaçmak istediği sırada yakalandığını hatırlatması üzerine ise Akdoğan, ticari işleri için sınır kapısına gittiğini, hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulduğu için geri döndüğünü söyledi.
Hayır işlemek için FETÖ'nün şirketlerine hissedar olmuş
Sanık Sıtkı Taner Çiftçi de çiftçilikle uğraştığını, illegal bir oluşum içinde yer almadığını öne sürdü.
Adli makamlara yardımcı olmak istediğini ancak savcılık sorgusu sırasında söylemediği bazı açıklamaların ifadesinde yer verildiğini savunan Çiftçi, "Savcılıkta Ramazan Yumak ve Süleyman Demirel'in fotoğrafları gösterildi. Çocuklarımın okuduğu Samanyolu Koleji'ndeki öğretmenler olduğunu söyledim. Bunların FETÖ'nün Polatlı'daki imamları olduğunu söylemedim." iddiasında bulundu.
FETÖ ile bağlantısı belirlenen Akasya Eğitim Hizmetleri AŞ'ye hissedar olduğunun hatırlatılması üzerine Çiftçi, söz konusu şirket ve bağlı firmaların hisselerine ortak olmak için herhangi bir para ödemediğini, "hayırseverlik" için böyle bir sorumluluğu üstlendiğini iddia etti.
Sanık Çiftçi şöyle devam etti:
"Şirketin yönetim ve genel kurul toplantılarına hiç katılmadım. Şirketin hissedarı olduğum için para vermediğim gibi sonrasında devredilen hisselerine karşı para almadım. Sermaye arttırımı hakkında da bilgim yok. O zaman dini duygularla iyi niyetle hissedar olmuştum. Ancak bunu kimin benden talep ettiğini hatırlamıyorum. 2015'te şirketin muhasebe işlerine bakan kişi senetler getirdi. Ne senetleri olduğunu sordum, hisselerin satıldığına dair olduğunu söyleyince kabul etmedim. Bu senetleri polise teslim ettim. İki hafta sonra iki makbuz getirildi. Bunların şirkete benim verdiğim borç para bedeli olduğunu söylediler. Ancak ben bu şirketlere borç para vermemiştim."
Mahkeme Başkanı Karaca'nın "Hissedarı olduğun bir şirket var, yönetim kurulu toplantılarına katılmamışsın, sonra da bunu devretmişsin nasıl oldu, kim yaptı bunu?" sorusuna Çiftçi, "Kağıtlar önceden hazırlanmıştı. Ben sadece imza attım. 17/25 Aralık'tan sonra hisselerin alınmasını istemiştim ama 'Barış olacak, sabırlı ol' diyerek beni oyaladılar." cevabını verdi.
Evlerde sohbet adı altında düzenlenen toplantılara birkaç kez katıldığını, ancak bunu kimlerin organize ettiğini hatırlamadığını iddia eden Çiftçi, tahliye talebinde bulundu.
"Vicdanın nasıl el verdi suç isnat etmeye"
Sanık Yıldıray Akdoğan ise hukuksuz bir şekilde gözaltına aldığını iddia ederek, isnat edilen suçları işlemediğini savundu. 2005'te 5 kişi ile kurdukları dershanenin, 2015'te Milli Eğitim Bakanlığınca kapatıldığını anlatan Akdoğan, örgüte finans sağlamadığını, gizli toplantılara katılmadığını savundu.
İş adamı olduğu için birçok bankada hesabının bulunduğunu belirten Akdoğan, Bank Asya'daki hesabının da bunlardan biri olduğunu kaydetti.
Sorgu sırasında savcının yönlendirmesi ile ifade verdiğini ileri süren Akdoğan'a, Mahkeme Başkanı Karaca, "Savcı istedi diye böyle söyledim diyorsun. Öyle şey olur mu? Peki, vicdanın nasıl elverdi de diğer arkadaşlarına suç isnat ettin?" diye sordu.
Sanık Akdoğan da "O gün çok değişikti" demekle yetindi.
"Üç sayfalık ifadenin hepsi mi yanlış"
Sanık Zafer Türkoğlu da emniyetteki işlemleri sırasında daha az ceza alacağı söylenerek, nasıl ifade vermesi gerektiği konusunda yönlendirildiğini iddia etti.
Savcılık sorgusunda da söylemediği ifadelerin yanlış bir şekilde tutanağa yansıtıldığını öne süren Türkoğlu'na, Mahkeme Başkanı Karaca'nın "Bir kelime yanlış olabilir, bir cümle de yanlış anlaşılabilir. Ancak üç sayfalık beyanın hepsi nasıl yanlış olarak kayda geçmiş olabilir?" diye sordu.
İfadesinin bazı kısımlarının doğru olduğunu kabul eden Türkoğlu, geçmişte cemaatin halka açık toplantılarına birkaç sefer katıldığını söyledi.
Sanık Recep Ali Karal da 2013'e kadar cemaatin sohbetlerine katıldığını ifade ederek, "Bu oluşum o zaman silahlı bir terör örgütü olarak anılmıyordu. Toplumun bütün katmalarının yer almak için çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşuydu. Katıldığım sohbetler dini içerikliydi." dedi.
Adına kayıtlı Akasya Eğitim Hizmetleri AŞ'deki hisselerin kardeşi Osman Karal'a ait olduğunu öne süren sanık Karal, 17/25 Aralık 2013'te söz konusu şirketten ayrılması için kardeşine telkinlerde bulunduğunu, ancak kardeşinin hisseleri çekmemesi nedeniyle adına kayıtlı kalmaya devam ettiğini savundu.
Karal, 17/25 Aralık 2013'ten sonra cemaatle bütün bağlarını kestiğini iddia ederek, tahliye talebinde bulundu.
Sanıklar Ömer Esener ve Abdurrahman Ceviz de savunmalarını yaptı.
Duruşma, sanık savunmalarıyla yarın devam edecek.