3 Dinin Nefesinden "Barış" Çağrısı
Tuğba Özgür Durmaz - "Babam Kürt, annem Türk, eşim Arap Alevisi."
Tuğba Özgür Durmaz - "Babam Kürt, annem Türk, eşim Arap Alevisi. Bense Sünniyim ve hem Türk hem Kürt olarak tanımlıyorum kendimi". Bu sözler, konser öncesi kuliste farklı etnik kökenli ve dine mensup sanatçıların birbirleriyle şakalaşmaları sırasında arkadaşlarının "Sen kimsin-" diye takılmaları üzerine grubun bağlama sanatçısının ağzından dökülüyor. Arkadaşlarının şakasına "Atalarımı araştırmıyorum, Allah bilir daha neler çıkar" karşılığını veren bağlamacı, bir yandan da gururla ekliyor, "İşte asıl medeniyetler korosu bizim evde."
Sınıf Öğretmeni Özgür Polat ve arkadaşları için sıradan olan bu tür şakalaşmalar belki de başka kulaklar duyduğunda sonu şiddetle biten sonuçlar doğurabilir ama burası "Antakya Medeniyetler Korosu"nun kulisi. Burada farklı kimlikler grubun asıl varlık nedeni. Burada "Yaratılanı yaratandan dolayı sev" düsturu gerçek anlamıyla vücut buluyor, kişi kim olursa olsun.
-"En büyük hedefim Gazze şeridinde konser vermek"-
Bundan 5 yıl önce Antakya'da şehrin çok kültürlü yapısı, farklılıklarla birlikte yaşama ve hoşgörü becerisinin dünyaya örnek olması maksadıyla oluşturulan "Antakya Medeniyetler Korosu", barış mesajını dünyanın her köşesine ulaştırıyor.
Koro şefi Yılmaz Özfırat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "En büyük hedefim Gazze şeridinde Filistin ve İsrail halkları bir aradayken bir konser vermek" dedi. Bunun için defalarca girişimlerde bulunduklarını vurgulayan Özfırat, "Barışa bir nebze katkımız olsun istiyoruz ama oradaki politikacılar buna hazır değiller" diye konuştu.
Özfırat, BM Güvenlik Konseyi'nde, AB Parlamentosu'nda, Amerikan Kongresi'nde ve dünyanın pek çok şehrinde sahne alarak farklı dillerde ve dinlerde ilahileri seslendirdiklerini anımsatarak, koronun resmi aday olduğu 2012 Nobel Barış Ödülü'nü alamaması için de şunları ifade etti:
"Biz ödülde umutluyduk. Hangi dinden, dilden olursa olsun bir araya gelip üreten bir topluluktu söz konusu olan ama ödülü Avrupa Birliği kazandı. Demek ki AB'nin barışa ihtiyacı varmış ki oraya gitti. Ama AB'ye verilmesi ilginç çünkü AB'nin ordusu da var. Ordusu olan bir yere barış ödülü verilmesi de ayrıca tartışma konusu."
Antakya'da birlikte yaşama kültürünün hala canlı tutulduğunu kaydeden Özfırat, bir Hristiyan öldüğünde cenazesine halkın katılımının veya bir Müslümanın cenazesindeyse papaz görmenin şaşırtmadığını çünkü onların çocukluk arkadaşı olduklarını belirtti.
-"Allah'ın ismi geçtiği her yerde biz varız"-
Antakya'da 27 yıldır Alevi mahallesindeki caminin imamı olarak görev yaptığını vurgulayan Armutlu Camisi İmam Hatibi Ahmet Gürbüz, "Allah'ın ismi geçtiği her yerde biz varız. Madem hepimizin ortak noktası Allah, hepimiz projeye dahil olduk" dedi.
Önceleri diğer imam arkadaşlarıyla birlikte Hristiyanların, Musevilerin parçalarını söylemeye itiraz ettiklerini kaydeden Gürbüz, daha sonra ilahilerin anlamını merak ettiklerini, "içerisinde ne var" diye düşündüklerini belirtti.
Müftüye de danıştıklarını aktaran Gürbüz, koroda diğer dinlere ait söyledikleri her ilahini anlamını öğrendiklerini belirterek, "Eğer ben dinime, temsil ettiğim bir misyona zarar gelecekse söylemem" diye konuştu.
Antakya'da yaşayan Yahudilerin ve Hristiyanların Arapça konuştuklarına işaret eden Gürbüz, "Erler demine" adlı ilahiyi söyleyince bütün koro "La İlahe İllallah" diyor. Hristiyanı da Musevisi de" diyerek, koronun barış için birleştiğini ve herkesin birbirine karşı hoşgörülü olduğunu belirtti.
-"Bütün kapılar Allah'a çıkar"-
Musevi İbrahim Cemal ise "Sünnilerin, Alevilerin, Ortodoksların, Katoliklerin, Ermenilerin şarkıların hep beraber içtenlikle söylüyorum" diyerek, yaptığı işin sevgi ve hürmetten kaynaklandığını dile getirdi.
Gazze şeridinde konser için ise "Oralar bir yatışsın Allah'ın izniyle gideceğiz" diyen Cemal, "Bütün dünya sesimizi duysun istiyoruz. Üç dinin bütün inandıkları en son Allah'tır. Bütün kapılar Allah'a çıkar. Müslümanlar 'La İlahe İllallah' der. Biz de aynı şekilde Allah'a dua ederiz, Hristiyanlar da. En son Allah'ın isminde toplanıyor" diye konuştu.
Cemal, farklı inançlardan arkadaşlarıyla çok şey paylaştıklarını ve muhabbetlerinin çok derin olduğunu "Benim oda arkadaşım Sünnidir, kankamdır. İçtiğimiz su ayrı gitmez" sözleriyle de dile getirdi.
-Korodaki Ortodoks Ermeni çekirdek ailesi-
Melek Doğum, Hristiyan bir ev hanımı. Papaz eşi de Dimitri ile 17 yaşındaki kızı Tanya'nın da koroda. "Her işimizi bırakıp koşuyoruz" diyen Doğum, koroya ilk başladıkları günden beri hiç tedirginlik duymadan ve cemaatlerinden herhangi bir tepki görmeden çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti.
Koronun gençlerinden Ortodoks Ermeni Renita Horoz ise müziğin dini, ırkı olmayacağını savunarak, Suriye, Filistin İsrail gibi savaşın bitmesi gerektiği yerlerde konser vermek istediğini kaydetti.
Horoz, "Bizi izleyenler mesajımızı alıyorlar. İnşallah izlemeyenler de bir gün bizi izler" temennisinde bulundu.
Yayıncı: Selçuk Aval - ANKARA