28 Şubat Mağduru Yaşadıklarını Anlattı
28 Şubat Darbesi'nin mağdurlarından Ebubekir Aytekin, Milli Eğitim Müdürlüğü'nde müfettiş iken görevinden alıyla birlikte yaşadıklarını anlattı.
28 Şubat Darbesi'nin mağdurlarından Ebubekir Aytekin, Milli Eğitim Müdürlüğü'nde müfettiş iken görevinden alıyla birlikte yaşadıklarını anlattı.
28 Şubat 1997 yılında Adıyaman Milli Eğitim Müdürlüğü'nde müfettiş olarak görev yapan Ebubekir, mahalli bir gazetede iki yıl önce yazdığı 'Zulmün Adı çifte Standart' adlı yazı yüzünden görevinden alındı.
Görevinden alınarak Zonguldak'ın Kilimli ilçesinde öğretmen olarak atanan Ebubekir Aytekin, dönemde inanan insanların hepsinin fişlendiğini ve inananlara zulüm yapıldığını belirtti.
Ebubekir Aytekin yaşadıklarını şöyle dile getirdi:
"28 Şubat döneminde Adıyaman Milli Eğitim Müdürlüğünde müfettişi olarak çalışıyordum. O dönemde Batı Çalışma Gurubu denilen illegal bir devlet örgütünün valiliklere emir ve direktif gönderiyorlardı. İrtica ile mücadele anlamında aylık rapor düzenlenmesini ve gönderilmesini istiyorlardı. Bu anlamda inançlı kesim üzerinde bilhassa devlet memurları üzerinde büyük baskılar vardı. Bende ondan 2 yıl önce mahalle bir gazetede yazdığım 'Zulmün Yeni Adı Çifte Standart' adlı bir köşe yazım bahane edilerek hakkımda
soruşturma açıldı. Bu soruşturma neticesinde de kendisinden öğretmen olarak istifa edilmesi gerektiği daha uygundur diye bir rapor verdiler. Öğretmen olarak Zonguldak iline atandım. Mahkemeye başvurdum. Tansel Çölaşan'ın Mahkeme Başkanı olduğu mahkemede de lehime bir karar çıkmasını beklemiyordum. Dolayısıyla mahkeme sürecinde de haksız bulundum ve emekli oldum. Tabi o dönemde 28 Şubat bin yıl sürecek deniliyordu. Yani bin yıl bu inanlar üzerinde baskı sürecek anlamı taşıyordu. Ben bir çok darbe ve muhtırayı
gördüm. Ama hiçbiri 28 Şubat kadar bir etki yapmadı. Onun etkileri hala devam ediyor. Bu yeni demokratikleşme süreciyle birlikte belki de yavaş yavaş kaldırılmaya çalışıyor. O dönemde tabii bir çok arkadaşımız mağdur edildi. Özellikle adeta timler kurularak nerede bir başörtülü var; nerede böyle bir inançlı devlet memuru var onlar tespit edilip aylık raporlar halinde bu 'Batı Çalışma Gurubu'na sunuluyordu. Valiler kaymakamlar zor durumdaydılar. Askeri vesayet vardı. Yani kağıt üzerinde sivil bir yönetim vardı ama adeta asker yönetiyordu. Çevik Bir gibi despotların bugün yargılanması konuşuluyor. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. Mülk küfürle devam eder ama zulümle devam etmez. Zulüm baki değildir. Her zulüm karşılığını almıştır. O dönem birçok bayan öğretmen istifa etmek zorunda kaldı. Ya da soruşturmalarda devlet memurluğundan çıkarılma cezasıyla cezalandırıldılar. Kılık kıyafet yönetmenliğine uymayanlara verilen ceza uyarıdır. Ama 28 Şubat döneminde bu yasa delinerek, memuriyetten çıkarıldılar. Gerekçe olarak da başörtüsü takarak devletin temel yapısın bozmaya yönelik diye bir kılıf uydurdular. İnsanlar baskı altındaydı. Bir takım müfettişler görevlendirilerek, nerede ne var fişliyorlardı. Herkes fişlendi. Perukla bile girenlere tutanak tutuyorlar ve fişliyorlardı."
- ADIYAMAN