28 Şubat'ın Mağdur Gazetecileri
Gaziantep'te, 28 Şubat sürecinde tutuklanan ve işlerini kaybettikleri için bir süre ailelerinden ayrılmak zorunda kalan 2 gazeteci, yaşadıkları sıkıntılı dönemin ardından mesleklerini yapmanın buruk sevincini yaşıyorlar.
Gaziantep'te, 28 Şubat sürecinde tutuklanan ve işlerini kaybettikleri için bir süre ailelerinden ayrılmak zorunda kalan 2 gazeteci, yaşadıkları sıkıntılı dönemin ardından mesleklerini yapmanın buruk sevincini yaşıyorlar. Gazeteci Hamza Mercanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 8 Ekim 1998'de kurduğu Radyo Vahdet adlı radyoda 28 Şubat sürecine kadar genel yayın yönetmenliğini yaptığını hatırlattı.O dönemde başörtüsü yasağı nedeniyle Türkiye genelinde çeşitli eylemler yapıldığını anımsatan Mercanoğlu, "Bu konuda radyoda çeşitli programlar yaptık. Başörtüsü yasağını eleştirdik. Konuşmalarımdan dolayı gözaltına alındım ve 60 gün cezaevinde kaldım" dedi. Cezaevinden çıktıktan sonra radyonun bulunduğu binanın yandığını anlatan Mercanoğlu, üzerindeki baskı nedeniyle konunun üzerine gidemediğini dile getirdi.
28 Şubat sürecinde ailesinin ve çocuklarının sürekli baskı altında olduğunu anlatan Mercanoğlu, işsiz kaldığı için kaçak yollarla gittiği Londra'da 2 yıl kaldığını vurguladı. Türkiye'ye döndükten sonra mesleğine devam ettiğini ifade eden Mercanoğlu, "Cezaevinde psikolojik baskı gördüm. İşsiz kaldığım için çok sıkıntı çektik. Yurt dışına gitmek zorunda kaldım. Çocuklarımdan uzak kaldım. Şu anda Milat ve Gaziantep Referans gazetelerinde köşe yazarlığı yapıyorum. Yaşadığım onca sıkıntının ardından mesleğimi buruk şekilde yürütüyorum çünkü 28 Şubat ile ilgili konu halen çözüme kavuşturulmadı. Bence 28 Şubat darbesi sonuçlandırılması gereken konudur" diye konuştu. Yaşar Yavuz da gazeteciliğe 1997 yılında başladığını ve Selam gazetesinin Gaziantep temsilciliğini yaptığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"28 Şubat darbesine rağmen mesleğimi sürdürdüm. 28 Şubat, biz Müslümanlar için her türlü işkencenin yapıldığı ve baskıların olduğu bir dönemdi. Bir akşam polis ekipleri kapıyı çalıp içeri girdiler. Neden geldiklerini söylemediler. Evde arama yaptılar. Gözlerimi bağlayıp götürdüler. Nerede olduğunu 3 gün sonra anlayabildim. Uğur Mumcu'nun öldürülmesinden dolayı aldıklarını söylediler. Sonra Selam örgütüne bağladılar. Benden Selam gazetesi abonelerinin adreslerini istediler."
Yavuz, bu süreçte çocuklarının psikolojisinin bozulduğunu belirtti.
Tehdit edildiği ve baskılara dayanamadığı için Ankara'ya gittiğini anlatan Yavuz, "Çalıştığım gazete kapandığı için işsiz kaldım. Ankara'da inşaatlarda çalıştım. Sonra Gaziantep'e döndüm. Şu anda Yeni Şafak gazetesinin temsilciliğini yapıyorum. Sıkıntılı bir dönemin ardından mesleğimi yapıyorum ancak içimde hep bir burukluk var. 'Türkiye'de baskı, diktatörlük var' deniliyor. Bugün meydanlarda Cumhurbaşkanı'na ve Başbakan'a en ağır söylemlerde bulunuluyor ama kimseye bir şey yapılmıyor. Biz 28 Şubat sürecinde hiçbir suça bulaşmadığımız halde onca sıkıntılar yaşadık. Şimdi bakıyoruz terör örgütü mensupları Türkiye'de rahat bir şekilde gezebiliyorlar. Bu insanlar 28 Şubat sürecini yaşamadılar" şeklinde konuştu.