Haberler

28 Şubat'ın Hesabı Sorulmayacak Mı?"

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Türkiye Gazetesi Yazarı Yücel Koç, 28 Şubat sürecinin sorumlularından hesap sorulması gerektiğini belirterek, "Millete silah doğrultan, ülkeyi laik-dindar diye bölen, 'milli' olanı perişan eden, Hazine'yi soyan, Türkiye'yi Batılı sahiplerine peşkeş çekmek için yapmadıklarını bırakmayan asker...

Türkiye Gazetesi Yazarı Yücel Koç, 28 Şubat sürecinin sorumlularından hesap sorulması gerektiğini belirterek, "Millete silah doğrultan, ülkeyi laik-dindar diye bölen, 'milli' olanı perişan eden, Hazine'yi soyan, Türkiye'yi Batılı sahiplerine peşkeş çekmek için yapmadıklarını bırakmayan asker ve sivil sorumlulara hesap sorulmayacak mı?" dedi. Türkiye Gazetesi Yazarı Yücel Koç, bugün "28 Şubat'ın hesabı sorulmayacak mı?" başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı:

"Her şerden bir hayır çıkar ya... Aydın Doğan iyi ki tetikçisini üstümüze saldı. Yoğun gündemde dikkatimizden kaçırılan çok önemli bir davayı, tam da üzeri kapatılmaya çalışılırken kamuoyuna hatırlatmak bize nasip oldu. En azından üzerimize düşeni yaptık, vebalinden kurtulduk.

...

Bir arpa boyu mesafe alınamayan 28 Şubat davasının detaylarını geçen hafta Nuri Elibol yazdı.

Vaziyet ibretlik Türk halkının cebinden en az 200 milyar doların hortumlandığı,

beyaz Türkler ve FETÖ'ye rakip tüm şirketlerin 'yeşil sermaye' diye batırıldığı, bu şirketlere 'bizim' diye sahip çıkan yüz binlerce insanın 'dindarlara sahip çıkarsan sonun böyle olur' diye mağdur edildiği, "Taksiler ve belediye otobüsleri de kamusal alan, türbanlılar binmesin" kepazeliklerinin tartışıldığı, "Bu nüfus Türkiye'ye zaten fazla. 30 milyonu eksilse ne olur?" tehdidiyle muhafazakarlara gözdağı verildiği, kadınlarımızın, kızlarımızın Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit gibi alçak profilli siyasetçiler, onları iş başına getiren Aydın Doğan'ın gazeteleri-televizyonları ve omzu kalabalık paşalar tarafından aşağılandığı, başörtülülere, dindarlara; sokakta, okulda, her yerde her türlü hakaretin edildiği, on binlerce kişinin 'irtica' yaftasıyla işsiz kaldığı, darbecilere direnmeye çalışan yazarların kalemlerinin elinden alındığı, halkın oylarıyla iş başına gelen hükümetlerin yıkılıp, partilerin kapatıldığı, bu darbenin yol açtığı ağır ekonomik krizle binlerce iş yerinin battığı, milletin umut olarak gördüğü Recep Tayyip Erdoğan'ın uydurma bahanelerle hapse atıldığı, velhasıl, görünüşte laik Atatürkçü, gerçekte Batı'nın uşağı darbecilerin, PKK'nın, FETÖ'nün değil, milletin çanına ot tıktığı, memleketi soyup soğana çevirdiği bir postmodern darbeye ilişkin davadan bahsediyoruz.

...

Trajik durum şu;

28 Şubat mağdurlarının kurduğu, 28 Şubat mağduru vatandaşın oylarıyla iktidara taşıdığı AK Parti'ye rağmen, 28 Şubat Darbesi soruşturması 2011'de başlayabildi. İki yıllık uzun bir soruşturmadan sonra, Haziran 2013'te dava açılabildi. Tam da Gezi'nin başladığı günler!..

...

28 Şubat'ta Aydın Doğan'la, laik Kemalist paşalarla ittifak yapan FETÖ, burayı boş bırakır mı?

Elbette bırakmadı

O dönem yaptığımız onca baskıya rağmen, sivil ayak, iddianameye tek kelime yansımadı.

Büyük bir umutla salona koşan mağdurlar ve yakınları, karşılaştıkları lakayıtlık karşısında dondu kaldı.

103 sanıklı davada bugün bir tek tutuklu bile kalmadı.

İddianameyi hazırlayan savcı ise ByLock'tan cezaevinde

Dün 90'ıncı duruşması görülen dava, hiçbir sonuca varmadan kapanmak üzere

...

Şimdi söyleyin;

Millete silah doğrultan, ülkeyi laik-dindar diye bölen, 'milli' olanı perişan eden, Hazine'yi soyan, Türkiye'yi Batılı sahiplerine peşkeş çekmek için yapmadıklarını bırakmayan asker ve sivil sorumlulara hesap sorulmayacak mı?

Sadece İhlas'a, Enver Ağabey'e yaptıklarını ortaya döksek bile ne mal oldukları ortaya çıkacak bu darbecilere göz yummak, bu davanın üstünü kapatmak vicdanları yaralamayacak mı?

Şunu bilin ki, siz kapatmaya çalışsanız bile, biz bu milletin hakkını alana kadar susmayacağız...

...

Mutlaka dikkatinizi çekmiştir

FETÖ elebaşını koruyup kollayan ABD, geçtiğimiz günlerde bir rapor yayınladı.

Raporda, "Türkiye'de tarikat ve cemaatler yasaklansın, Ayasofya cami olmasın" deniliyordu.

Hiç şaşırtıcı olmayan biçimde, Doğan Grubu hemen hareketlendi.

Namaz kılan otobüs şoförü, şalvarlı asker, Atatürk heykeline saldırılar, Menzil Şeyhi'nin torununa görkemli taht yalanı gibi haberlerle 28 Şubat'ı hortlatma çabaları hızlandı.

Bir de Türkiye'nin yüzde 40'ı ensest iftirasıyla dindar Türk toplumunu aşağılama çabası

Üstelik, patronlarının porno yayıncılıktan hüküm giydiğini göz ardı ederek

"Bu toplum bozulduysa bile en büyük müsebbibi sizsiniz" diyen yok nasılsa

...

Bunlar böyle

FETÖ gibi hiç boş durmazlar

Milletin, ülkenin aleyhine ne yapabiliyorlarsa sonuna kadar zorlarlar

Hep başkalarını ülke yönetimine göz dikmekle suçlarlar, oysa gerçekte kendi iktidarlarını korumaya çalışırlar.

Birini hedef seçmişlerse hem onu bitirirler, hem de faturayı mağdur ettiklerine kesip, suyun üstüne çıkıverirler

...

Şimdi yapmaya çalıştıkları da eski alışkanlıklarının devamı

İstiyorlar ki, manşetleri, köşeleri eskisi gibi belirleyici olsun.

İktidar, bunun ABD'nin, Almanya'nın, İsrail'in talimatı olduğunu bilsin, kendine çekidüzen versin.

Onlar ne istiyorsa, o şekilde hareket etsin

...

Haklılar tabii

Bugüne kadar işledikleri hangi günahın, ülkeye-millete verdikleri hangi zararın hesabını verdiler ki

Şimdi gelsin yeni 28 Şubat'lar

Ama bu millet, bir daha izin verir mi?

Onu da yaşayıp öğrenecekler

...

2009 Temmuz'u

Alman Büyükelçiliğinin Tarabya'daki yazlık rezidansı, çok özel bir tören için hazırlandı.

Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan, Almanya Federal Cumhuriyeti tarafından Federal Liyakat Nişanı ile onurlandırıldı.

Aydın Bey, gamalı haç şeklindeki nişanı, göğsüne büyük bir gururla taktı.

Büyükelçi Eckart Cuntz, politik, ekonomik, kültürel ve manevi (!) alanlardaki başarıyı ödüllendirmek üzere verilen birinci sınıf Federal Liyakat Nişanı olduğunu anlattı.

Kasım 2016

Almanya'nın ödüllendirdiği bir başka isim Can Dündar...

MİT tırı ihanetinden serbest kalır kalmaz, soluğu Almanya'da aldı.

Hakkında tekrar yakalama kararı çıkarılan Dündar, Almanya Cumhurbaşkanı Gauck tarafından sarayda ağırlandı.

ABD'nin bayrağına dolanmış yatarken fotoğraflar da paylaşan Dündar, şu günlerde Türkiye düşmanlığıyla oy toplamaya çalışan Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Schulz'dan da Gustav Heinemann Ödülü aldı.

Farkındaysanız, Can Dündar'a gösterilen ihtimam, Doğan'la mukayese edildiğinde hayli zayıf

Fransa'nın, 'Paris fahri hemşehrisi' nişanı vermesi gibi uyduruk ödüller

Eee!

Almanya, en büyük nişanı Aydın Doğan'a verdiğine göre, herhalde vardır bir bildiği"

(İHA)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel
ABD ve İngiltere'nin ardından Fransa'dan da onay çıktı: Ukrayna füzelerimizi kullanabilir

Batı, topyekun Putin'e savaş açıyor! Bir ülke daha Ukrayna'ya izin verdi

20 bin öğretmenin ataması yapıldı

Eğitim camiasına yeni öğretmenler katıldı

Belediyelere bağlı kreşler kapanabilir

Belediyelere bir kötü haber daha! Kreşlerin kapanması an meselesi

Arka Sokaklar'daki 'tarikat' sahnesi izleyicileri ayaklandırdı

Arka Sokaklar'daki "tarikat" sahnesi izleyicileri ayaklandırdı

title