28 Şubat'ın 21. Yılı
BİNGÖL/ Bingöl ve Elazığ'da sivil toplum kuruluşlarınca 28 Şubat'ın 21. yılı dolayısıyla açıklama yapıldı.
BİNGÖL/ Bingöl ve Elazığ'da sivil toplum kuruluşlarınca 28 Şubat'ın 21. yılı dolayısıyla açıklama yapıldı.
Bingöl'de Genç Caddesi Saat Kulesi önünde bir araya gelen üyeler adına açıklama yapan Özgür-Der Şube Başkanı Yusuf Boğatekin, aradan 21 yıl geçmesine rağmen 600'den fazla insanın cezaevlerinde mağdur edildiğini belirtti.
Darbelerden hesap sormak, bir taraftan darbelerin bütün aktörlerinin hak ettikleri cezalara muhatap olması, diğer taraftan darbelerin mağdur ettiği mazlumlar üzerindeki zulmün ortadan kaldırılması ile mümkün olabileceğini belirten Boğatekin, şöyle dedi:
"Eski-yeni demeksizin, kimin mağdur ettiğine bakılmaksızın hukuksuz yargılamaların neticesinde haksızlığa, zulme uğramış herkesin maruz kaldığı haksızlığın giderilmesi için adım atmak devletin acil görevidir. Özetle, 28 Şubat sürecinde hukuk dışı yöntem ve dayatmalarla haklarında açılmış soruşturma ve yürütülmüş yargılamalar neticesinde mağduriyetleri hala sürmekte olan kişilerle ilgili olarak acilen yeniden yargılama yolunun açılmasını talep ediyoruz"
AK Parti Bingöl İl Başkanı Mehmet Hanefi Güler ile sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldığı açıklamanın ardından gazetelerin 28 Şubat ile ilgili ilk sayfa fotoğraflarının yer aldığı sergi gezildi.
Elazığ
Elazığ'da Sivil Toplum Kuruşları Platformu, 28 Şubat döneminde yaşananlara, basın açıklamasıyla tepki gösterdi.
Eğitim Bir-Sen Şubesinde bir araya gelen platform üyeleri adına açıklama yapan platform dönem sözcüsü İbrahim Kayaoğlu, 28 Şubat sürecinde seçilmiş bir hükümetin düşürülerek ülkenin kaosa sürüklendiğini ve sonrasında özellikle başörtülü gençlerin eğitim hakkının engellenmesiyle sembolleşen mağduriyetler döneminin başlatıldığını belirtti.
Tarihe "postmodern darbe" olarak geçen 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısı ile Türkiye'de toplumun laik-dinci diye kutuplaştırıldığını aktaran Kayaoğlu, medyada birbiri ardına gündem olan sansasyonel başlıklarla ülkede korku ve gerilim ortamının oluşturulduğunu dile getirdi.
28 Şubat'ta tankların sokaklarda yürütülerek halka gözdağı verilmeye çalışıldığını dile getiren Kayaoğlu, şöyle konuştu:
"Bunu o zaman başardılar ama bilmiyorlardı ki bu halk şartlar ne olursa olsun bir gün o tankın önüne geçip onu durduracaktır. Öyle bir teste ihtiyaçları vardı ki 15 Temmuz'da bizim insanımız çok net bir şekilde cevabını verdi. O tanklar 15 Temmuz'da FETÖ'nün ülkeyi kaosa sürükleme girişimi sırasında insanımız tarafından Türk bayrağı ile durduruldu ve o tankların sahipleri onların üzerine çıkarak 'Bunların sahibi biziz' dedi. Bugün o tankların asıl yerinin neresi olduğunu çok net bir şekilde görüyoruz. Tankın yeri ne Boğaz Köprüsü, ne de Sincan, tankın yeri ihtiyaç duyulduğu üzere şu an Afrin'de. O tanklarla Mehmetçik'imiz Afrin'de, şanlı Türk bayrağımızla birlikte sınır güvenliğimizi sağlıyor, o masum ve mazlum coğrafyadaki zavallı Türk, Kürt ve Arap halkını sadece insan oldukları için teröristlerden korumak adına görev yapıyor."