Haberler
Narin cinayetinde yeni görüntü! Cansız bedenini saklamak 38 dakika sürmüş

Narin cinayetinde yeni görüntü! Cansız bedenini saklamak 38 dakika sürmüş

CHP lideri Özel'den çok konuşulacak Öcalan iddiası: Bir günde izin çıkaracak

Özel'den bomba Öcalan iddiası

Sıla bebek davasında iddianame hazır! İşte cani anne için istenen ceza

Sıla bebek davasında iddianame hazır! İşte anne için istenen ceza

Yenidoğan Çetesi davasında Başhekim Fetin Rüştü Yıldız, Fırat Sarı'ya para ödediklerini itiraf etti

Sanık sandalyesine oturan başhekimden Fırat Sarı'yı zora sokacak itiraf

28 Şubat'ın 19'uncu Yılı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Bursa İmam-Hatip Okulları Mezunları ve Mensupları Derneği (BİHMED) üyeleri, 28 Şubat'ı 19'uncu yılında protesto etti.

Bursa İmam-Hatip Okulları Mezunları ve Mensupları Derneği (BİHMED) üyeleri, 28 Şubat'ı 19'uncu yılında protesto etti.

Tarihi Ulu Camii yakınındaki Orhangazi Parkı'nda toplanan grup, 28 Şubat sürecinde dönemin bazı gazete kupürlerinden oluşan serginin etrafında el ele tutuşup halka oluşturdu.

Grup adına hazırlanan basın açıklamasını okuyan Yeşil Bursa Kız İmam Hatip Okulları Derneği Başkanı Zahide Arı, 28 Şubat 1997'nin, Milli Güvenlik Kurulu kararları sonrası dindar kesimin eğitim kurumlarından medyasına, sermaye gruplarından dernek ve vakıflarına kadar iç tehdit olarak tanımlandığı, tüm özgürlük alanları ile değer yargılarına topyekun savaş ilan edilen zorbalıklarla dolu bir utanç tarihi olduğunu söyledi.

Sürecin "postmodern darbe" olarak adlandırıldığını hatırlatan Arı, şunları söyledi:

"Bu süreç, sadece asker tarafından değil, sözde sivil toplum örgütleri, üniversiteler, medya ve sermaye grupları tarafından sınır tanımaz bir baskı ve zorbalık uygulamasına dönüşmüştür. Bu gruplar aldıkları brifinglerle militarizmi meşrulaştırmak için her türlü gayri hukuki uygulamaya imza atmış, geride telafisi mümkün olmayan maddi ve manevi hasarlar bırakmıştır. 'İrtica tehlikesi' adı altında başlatılan ve dindar kesimi hedef alan baskı ve zulümler, akıl almaz algı oyunlarıyla desteklenerek ülkenin en önemli meselesi haline dönüştürülmüştür. Toplumu fişleme birimleri oluşturulan bu süreçte sivil toplum kuruluşu (STK) görünümlü birçok dernek ve grup, militarizmin gönüllü kolluk gücü olarak faaliyet yürütmüştür."

Arı, bazı gazeteciler, STK temsilcileri ve öğrencilerin Devlet Güvenlik Mahkemelerinde idamla yargılandığını dile getirdi.

Süreç içindeki uygulamalarla insan hakları, hukukun üstünlüğü, eğitimde fırsat eşitliği, inanç özgürlüğü gibi anayasal hakların hiçe sayıldığını, ulusal ve uluslararası kurumlar ve sözleşmelerin de yanlı tutumlarla meşruiyetini kaybettiğini anlatan Arı, "(Gerekirse silah bile kullanırız) ifadesiyle mücadele edilen kitlenin terör örgütü olduğu algısı yerleştirilmeye çalışılmıştır. Darbeyi, baskı ve zulmü meşrulaştırıcı her türlü kaos da çeşitli entrikalarla oluşturulmuştur" diye konuştu.

Grup, açıklamanın ardından dağıldı.

Kaynak: AA / Güncel
title