Haberler
Yenidoğan Çetesi davasında Başhekim Fetin Rüştü Yıldız, Fırat Sarı'ya para ödediklerini itiraf etti

Sanık sandalyesine oturan başhekimden Fırat Sarı'yı zora sokacak itiraf

Bahçeli'nin çağrısı sonrası DEM Parti Öcalan'la görüşmek için yazılı başvuru yaptı

Bahçeli'nin Öcalan çağrısı sonrası DEM Parti ilk adımı attı

'Ahmet Özer' tartışması tansiyonu yükseltti, İmamoğlu çileden çıktı

İBB Meclisi'nde tansiyon yükseldi, İmamoğlu çileden çıktı

Ankara'da görüşme hareketliliği! Bahçeli ve Ahmet Türk'ten art arda açıklamalar

Bahçeli "Ağaların kapısı açık olur" dedi, Ahmet Türk'ten yanıt gecikmedi

28 Şubat Davasında Savcı Görüşünü Açıkladı: (1)

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın yargılandığı davada Cumhuriyet Savcısı Mehmet Hanifi Yıldırım, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.

28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın yargılandığı davada Cumhuriyet Savcısı Mehmet Hanifi Yıldırım, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki 28 Şubat davasının duruşmasına, sanıklar, bazı müdahiller ve taraf avukatları katıldı. Duruşmayı bazı milletvekilleri de takip etti.

Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Hanifi Yıldırım, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden sonra devletin tüm yasal organları üzerinde askeri vesayetin en üst seviyeye ulaştığını, bu durumun Turgut Özal'ın başbakan olmasından itibaren azalma eğilimi gösterdiğini ancak 1994'te yapılan mahalli idareler seçimlerinde İstanbul, Ankara, Konya ve Kayseri büyükşehir belediyeleri dahil pek çok belediyede Refah Partili adayların belediye başkanı seçilmesinden sonra TSK içinde bir grubun askeri müdahalede bulunmak için harekete geçtiğini söyledi.

Bu aşamada, askeri müdahaleye karşı çıkabilecek TSK personelinin ordudan ilişiğinin kesilmesini sağlamak amacıyla faaliyetler yürütüldüğünü belirten Yıldırım, "25 Aralık 1995 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerinde Refah Partisi'nin en çok oyu alıp, Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla milletvekili ile temsil edilmesi ve kurulacak muhtemel koalisyon hükümetinin büyük ortağı olacağının anlaşılması üzerine askeri müdahale düşüncesine sahip olan bu yapılanmanın, aktif biçimde her türlü argümanı kullanarak Refah Partisi'ne ve halka karşı açıkça psikolojik harekat yürüttüğü, gayriresmi olarak hangi tarihte oluşturulduğu tespit edilemeyen ve faaliyetlerini Batı Çalışma Grubu (BÇG) adı altında yürüten bu yapılanmanın 28 Şubat Kararlarının alınmasını sağladığı ancak 10 Nisan 1997 tarihine kadar hiçbir resmi belgede bu yapılanmanın izine rastlanılmadığı, 10 Nisan 1997 tarihli BÇG oluşturulması konulu belgede daha önce oluşturulan bir yapılanmadan bahsedildiği tüm kovuşturma dosyası kapsamından anlaşılmıştır." dedi.

"İlk defa bir resmi belgede yer aldı"

Kovuşturma kapsamında elde edilen delillerden BÇG'nin fiilen hangi tarihte faaliyete geçtiğinin tespit edilemediğini kaydeden Yıldırım, "Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir imzalı, 4 Nisan 1997 tarihli, 'Çalışma grubu oluşturulması' konulu belgede özetle, 'İrticanın, oluşturduğu tehdit açısından iç güvenliğin önüne geçtiği ve ülkenin bir numaralı sorunu haline geldiği, bu maksatla Genelkurmay Harekat Başkanlığı koordinatörlüğünde bir çalışma grubu oluşturulacağı, bu çalışma grubunun diğer (J) Başkanlıklarının uygun göreceği personelin katılımı ile her gün toplanacağı' ifade edilerek bu şekilde BÇG ilk defa resmi bir belgede yer almıştır." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhuriyet Savcısı Yıldırım, mütalaasını şöyle sürdürdü:

"Bu belgenin 'özel oturum notları' bölümünde özetle, 'Amaç, bugünkü ortamda öncelikli hedef DYP'nin çökertilmesi, dolayısıyla hükümetin derhal iktidardan çekilmesini sağlayıcı önlemleri almaktır. DYP'nin hükümetteki oy potansiyelini kırmak örtülü yapılmalıdır.' ibaresinin yer aldığı, 'Acil Tedbirler' başlığı altında, 'Hükümetin, RP'nin yumuşak karnını tespiti, menfaat çatışması yaratmak, DYP liderinin düşürülmesi, liderden kurtulmanın parti için kazançlı olacağı, YAŞ/TSK'nın kararlılığını göstermek, MGK kararlarında taviz vermemek takipçisi olmak, TSK içinde irticaya karışmış olanları ayıralım.' ibaresinin bulunduğu, 'Çalışma Şekli' bölümünde de '1.Kurul, 2.Kurul, 3.Kurul, harekat tarzları, MGK, toplantı gündemini tespit ederler.' ifadelerine yer verilmek suretiyle BÇG'nin resmi olarak kurulmasının temelleri atılmıştır."

Bu emirden sonra 7 Nisan 1997'de, Genelkurmay Başkanlığı İnönü Salonunda, Genelkurmay İkinci Başkanlığı tarihçesinde 'General/amiral Toplantısı' olarak geçen bir toplantı düzenlendiği aktarılan mütalaada Yıldırım, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir başkanlığında yapılan toplantıya,

Genelkurmay J Başkanları (J-7 hariç) Yıldırım Türker, Çetin Saner, Çetin Doğan, Kamuran Orhon, Vural Avar, Hayri Bülent Alpkaya, Kuvvet ve Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Başkanları, Şükrü Sarıışık, Altaç Atılan, Hakkı Kılınç, Daire Başkanları Ayhan Cansevgisi, Fevzi Türkeri, Orhan Yöney, Ersin Yılmaz, Köksal Karabay, Kadri Özer, Kenan Deniz, Hüsnü Dağ, Oğuz Kalelioğlu, İsmail Ruhsar Sümer, Şevket Turan, Metin Yaşar Yükselen, Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, Genelkurmay Adli Müşaviri Erdal Şener ve Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanı Yücel Özsır'ın katıldığını ifade etti.

"Hükümeti cebir ve şiddet uygulamak suretiyle ıskat"

Toplantı tutanağına göre, toplantıya katılanların büyük bir çoğunluğunun, hükümeti cebir ve şiddet uygulamak suretiyle ıskat etmek amacıyla bir grubun kurulması konusunda fikir birliği içinde oldukları, oluşturulacak gruba etkin bir iş bölümü içinde destek vereceklerini ifade ettikleri belirtilen mütalaada, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Söz konusu toplantının Genelkurmay Karargahı ve Karargaha bağlı birliklerde görevli general ve amirallerin yanında kuvvet komutanlıkları ve Jandarma Genel Komutanlığında görevli general ve amirallerin de katılımıyla yapılması ve BÇG'nin resmi olarak kurulmasının bu toplantıda karara bağlanması karşısında, hükümeti cebir ve şiddet kullanmak suretiyle ıskat ve çalışamaz hale getirme suçunun sadece Genelkurmay Karargahı ve karargaha bağlı birliklerde görevli general ve amirallerle sınırlı kalmadığı, Kuvvet Komutanlıklarında ve Jandarma Genel Komutanlığında görevli en üst rütbeli subayların da bu suça iştirak ettiği anlaşılmaktadır. Bu şekilde askeri müdahale sürecine Türk Silahlı Kuvvetlerin tüm unsurlarının katılımının amaçlandığı görülmüştür.

Söz konusu toplantı sonucunda Genelkurmay Karargahında ve Karargaha bağlı birliklerde görevli general/amiraller ile kuvvet komutanlıklarında ve Jandarma Genel Komutanlığında görevli bazı general/amirallerin ortak kanaati ile BÇG'nin resmi olarak kurulmasına karar verilmiştir. Bu ortak iradenin sonucu olarak Genelkurmay Karargahında 7 Nisan 1997 tarihinde yapılan toplantıdan 3 gün sonra, 10 Nisan 1997 tarihinde, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir imzalı, 'Batı Çalışma Grubu Oluşturulması' konulu emirle BÇG resmi olarak kurulmuştur. Bu emirde, BÇG'de yer alacak personelin hangi birimlerden görevlendirileceği, çalışma grubunun nerede faaliyet göstereceği de ayrıntılı olarak belirlenmiştir."

Sincan'da yürütülen tanklar

Yıldırım, mütalaanın "Hukuki Nitelendirme" bölümünde de Genelkurmay Başkanlığı tarafından organize edilen bilgilendirme toplantıları ve brifinglerin çeşitli konular üzerinde hükümete bir ön uyarı, kamuoyu oluşturma ve manüplasyon aracı olarak kullanıldığı, basın açıklamalarının da aynı kategoride olduğu, 28 Şubat sürecinde Genelkurmay tarafından düzenlenen irtica brifinglerinin, gazetecilerin yanı sıra yargı mensuplarına da verildiğine işaret ederek, şöyle dedi:

"Genelkurmay tarafından organize edilen bilgilendirme toplantıları ve brifinglere çağrılan katılımcıların genellikle medyadaki genel yayın yönetmenleri ve Ankara temsilcileri olmasından hareketle, brifinglerin amacının gazete ve dergilerin yayın politikasını direkt olarak etkilemek olduğu sonucunu çıkarmak mümkündür.

Genelkurmay Başkanlığının yaptığı brifinglere medya temsilcilerini çağırmasının asıl amacı, birlikte hareket edebilmeyi gerçekleştirmektir. Bu yöntemler dışında askeri güvenlik bürokrasisinin siyaseti etkilemek için kullandığı bir yöntem ise gücünü göstermek ve yapabileceklerini hatırlatmaktır. Nitekim 4 Şubat 1997 tarihinde Sincan'dan geçen tanklar gazetelerde 'TSK'nın gövde gösterisi' olarak yer bulmuştur. Refahyol koalisyonu döneminde Ankara'nın Sincan ilçesinde düzenlenen Kudüs Gecesinde sahnelenen bir oyunun şeriat propagandasına dönüştüğü iddialarının basında yer alması üzerine, Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı'na bağlı tanklar Sincan caddelerinden geçmişlerdir. Genelkurmay, bu tank geçişlerini altı ayda bir yapılan normal eğitim faaliyeti olarak açıklamışsa da gazetelerin ve yazarların görüşü bunun bir gövde gösterisi olduğudur."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Güncel
title