Haberler

28 Şubat Davası

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

28 Şubat davasında tanık olarak dinlenen dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın özel danışmanı İlnur Çevik, Erbakan'ın istifasından 4-5 gün önce sanıklardan eski Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak'ın kendisini "çay içmeye" çağırdığını bildirerek, Fevzi Türkeri'nin de bulunduğu...

28 Şubat davasında tanık olarak dinlenen dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın özel danışmanı İlnur Çevik, Erbakan'ın istifasından 4-5 gün önce sanıklardan eski Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak'ın kendisini "çay içmeye" çağırdığını bildirerek, Fevzi Türkeri'nin de bulunduğu görüşmede kendisine, "Erbakan Hocaya git, istifa etmesini söyle. Darbe yapacaktık. Sizin gazeteniz bizi bayağı zorladı. Amerikan Kongresi devreye girdi, bunu önlediler. Ama neticede bu hükümetin gitmesini istiyoruz, git istifa etmesini söyle" dediklerini bildirdi.

"Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan 103 sanığın yargılanmasına, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediliyor. Duruşmaya sanıklar, müştekiler ve tarafların avukatları katılıyor.

Mahkeme Başkanı Mustafa Yiğitsoy'un, 28 Şubat döneminde DYP Genel Başkanlığı ve Başbakan Yardımcılığı yapan Tansu Çiller'in, "tanık" olarak dinlenmesi için çıkarılan davetiye üzerine mazeret gönderdiğini bildirdiği duruşmada, Refahyol Hükümeti'nin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın özel danışmanlığını yapan Çevik "tanık" olarak dinlendi.

Bildikleri sorulan Çevik, o dönemde Turkish Daily News'in genel yayın yönetmenliğini yaptığını, aynı zamanda Erbakan'ın özel danışmanlığını yürüttüğünü, bu nedenle en yakınındakilerden olduğunu ifade etti.

Gazetesinin TSK'ya akreditasyonunun silinmesi sebebiyle o dönemde Genelkurmaya gidemediklerini bildiren Çevik, bununla birlikte gazetelerine baskı olmadığını söyledi.

O dönemde basına Genelkurmaydan gönderilen bazı belgelerin kendi gazetelerine de geldiğini anlatan Çevik, bu belgeleri almadığını ve gazetede bunlara ilişkin yayın yapmadığını belirtti.

"Erbakan Hocaya istifa etmesini söyle"

Erbakan'ın istifasından 4-5 gün önce, sanıklardan dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak'ın kendisini arayıp, çay içmeye çağırdığını aktaran Çevik, şunları kaydetti:

"Orada, Fevzi Türkeri ve ismini bilmediğim bir kişi daha vardı. Görüşmede hiçbir düşmanlık hissetmedim. 'Erbakan Hocaya git, istifa etmesini söyle' dediler. Ondan önce yapılan konuşmada da 'Biz Türkiye'de ciddi bir tehlike görüyoruz. Tehdit onlar değil, Milli Görüş bile değil. Samanyolu grubu bir, Ülker grubu iki, İhlas grubu üç. Bunları bertaraf edeceğiz. Bir taraf ak, bir taraf kara, biz akız. Esas tehlikeyi bunlar olarak görüyoruz' dediler. 'Neticede ne istiyorsunuz?' dedik. 'Erbakan Hocaya git, istifa etmesini söyle. Darbe yapacaktık. Sizin gazeteniz bizi bayağı zorladı. Amerikan Kongresi devreye girdi, bunu önlediler. Ama neticede biz bu hükümetin gitmesini istiyoruz, git istifa etmesini söyle' dediler.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de özel danışmanıydım. Gittim, böyle dediklerini anlattım. Onun da cevabı 'Askerler çok kararlı. Bu hükümetin gitmesini istiyorlar. Yeni bir hükümet kurulacak. Mesut Yılmaz başında olacak' dedi. Necmettin Erbakan'a gittim, 'Hocam böyle böyle bir durum var. Ne önerirsiniz?' diye sordum. 'Kafanı yorma, bana bırak o işi' dedi, beni gönderdi. Gazetede de Türkiye'nin bir darbe tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, Erbakan Hocanın istifa etmesinde yarar bulunduğunu yazdım."

Çevik, 28 Şubat 1997'deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) öncesinde Cumhurbaşkanı Demirel'in kendisini çağırarak, "Askerler bir hazırlık içinde. Erbakan Hocanı uyar, aklını başına toplasın, ayağını denk alsın" dediğini, kendisinin de bunu Erbakan'a ilettiğini anlattı. Erbakan'ın kendisine, "Bunları kendi kulağınla mı duydun?" diye sorduğunu, "Hayır" yanıtı verdiğini ifade ederek, "'Süleyman Bey bizi korkutuyor olabilir' diye bir konuşma geçti." dedi.

"Darbe olayı Türkiye'de olmuştur"

Çevik, "Süleyman Demirel, bu sözleri askerlerin darbe yapacağı anlamında mı söyledi?" sorusu üzerine "Ben öyle algıladım. Ama algıdır efendim" yanıtını verdi. Aynı dönemde Erbakan'ın çok büyük baskı altında olduğunu ve "Gelin istifa edin, ülkeyi seçime götürelim" dediklerini kaydeden Çevik, Erbakan'ın buna yanaşmadığını bildirdi.

Bulunduğu bir davet sırasında sanıklardan dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in, "Bu bir postmodern darbedir" dediğini kaydeden Çevik, bunu aktardığı Cengiz Çandar'ın gazetede bunu yazdığını ifade etti.

Çevik, o dönemde BÇG'den bilgilerin gazetelere geldiğini, gazetelerin de bunları yayınladığını belirterek, daha sonra bu haberlerin, Refah Partisinin kapatılma davasında delil olarak kullanıldığını söyledi ve "Yani maalesef deliller üretildi, sonra suç unsuru olarak aksettirildi." dedi.

Bir sanık avukatının, hükümetin düşürülmesi için o dönemde DYP milletvekillerinin istifa ettirilmesine ilişkin soru üzerine, Demirel'in kendisine daha önce zaten Mesut Yılmaz'ın Başbakan olacağından bahsettiğini ifade ederek, "Bu aşamalar olmasa, Mesut Yılmaz zaten başbakan olamazdı." diye konuştu.

Çevik, iş kuruluşları, sendikalar, TOBB gibi teşkilatlar ve gazeteler kullanılarak, hükümetin zayıflatılması ve düşürülmesi çabası olduğunu kaydederek, "Maalesef buna Türkiye'nin sivilleri de çanak tuttular. Ama bir darbe olayı Türkiye'de olmuştur" ifadesini kullandı.

"Mesut Yılmaz hükümeti, cunta hükümetidir"

Sanık avukatlarından Müşteba Aydın'ın, "Bir darbede ilk yapılacak iş Meclisi feshetmek, ikincisi hükümeti ortadan kaldırmak, üçüncüsü cunta hükümeti kurmaktır. Sizce Mesut Yılmaz hükümeti bir cunta hükümeti midir?" sorusuna Çevik, "Evet" yanıtını verdi.

Bu cevap üzerine izleyicilerden bir kısmı alkışladı ve "Bravo" diye bağırdı. Avukat Aydın, "Burası tribün değil, böyle duruşma olmaz" diyerek, izleyicilerin dışarı çıkarılmasını istedi.

Mahkeme Başkanı Yiğitsoy salondakilere, "Burada yargılama yapıyoruz, tiyatro değil. Lütfen ciddi olun. Beni, izleyicileri dışarı çıkarmaya zorlamayın" uyarısında bulundu.

Çevik, avukat Aydın'ın "Cunta hükümetinin Meclisten güvenoyu almaya ihtiyacı var mıdır?" sorusu üzerine milletvekillerinin baskı altında olduklarını söyledi.

Bir başka soruyu yanıtlarken de Çevik, 28 Şubat sonucunda 800 bin insanın acı çektiğini anlatarak, "Türkiye sokaklarında tanklar yürütüldü. Bu tehdit unsuruydu, sopa göstermeydi. Neticede 800 bin mağdur var. Salondaki insanlar gökten gelmedi, başka gezegenden de gelmedi. Benim bunu detaylandırmama gerek yok." diye konuştu.

Sanık avukatlarından Ümit Kara, "Sizden önce dinlenen tanıklar beyanlarınızı yalanlayacak ifadelerde bulundular. Bunlardan biri tanık olarak mahkemeye çağırmamıza rağmen vefatından önce gelemeyen Süleyman Demirel'dir" ifadelerini kullandıktan sonra, Demirel'in, TBMM darbeleri araştırma komisyonuna, Erbakan'ın kendisine istifa edeceğini söylediğini, "Sana istifa et diyen oldu mu?" diye sorduğunda ise "Hayır" yanıtını verdiğini anlattığını bildirdi.

Buna Çevik, "Herhalde Süleyman Bey'in hafızası biraz zayıftı. O konuşma kendisiyle yapıldı. Benim ziyaretimin cumhurbaşkanlığında kaydı vardır." dedi.

Başka soru üzerine Çevik, Demirel'in, Tansu Çiller'in DYP'yi iyi idare edemediğini düşündüğünü, ancak parti Çiller'e geçtiği için artık orada çok etkili olamadığını kaydederek, "Demokrat Türkiye Partisi, Süleyman Demirel tarafından kurdurtulmuş olabilir." ifadesini kullandı.

Müdahil avukatlarından Hüsnü Tuna'nın sorusu üzerine Çevik, BÇG'den gazetelere gelen içerikleri görmediğini söyledi.

Sincan'da tankların yürütülmesinden sonra Erbakan'ı görüp görmediği sorulan Çevik, "Erbakan Hoca gerçekten çok üzgündü. Ama etrafına devamlı moral veriyordu." şeklinde konuştu.

"Darbe endişesi 28 Şubat'tan sonra da sürdü"

Kendisine soru yöneltilirken, geçmişte Zaman gazetesinde çalıştığından bahsedilmesi üzerine Çevik, "Başbakan Bülent Ecevit istifa etmelidir" dediği için gazeteden atıldığını söyledi.

Avukat Akın Şenol'un, "Erbakan Hoca dik dursaydı, istifa etmeseydi silahlı kuvvetler darbe yapacak mıydı?" sorusuna Çevik, "İnancım evet. O ana kadar ülke zaten çalışmaz hale gelmişti, silahlı kuvvetler mensupları artık Erbakan Hocaya hiçbir şekilde yardımcı olmuyor, iş birliği yapmıyorlardı. Ülkede bıçak kemiğe dayanmış durumdaydı" yanıtını verdi.

İlnur Çevik, bir müşteki avukatının sorusu üzerine dini hassasiyetleri olan Kombassan Holdingin, uçak lastiği üreten bir şirketi bünyesine kattıktan sonra TSK tarafından bu şirketten yapılan alımların durdurulduğunu söyledi.

Bir sanık avukatı ise buna karşı söz alarak, TSK'nın bu şirketten başka lastikler almaya devam ettiğini, ancak bu şirketin hiç uçak lastiği üretmediğini kaydetti.

Çevik, bir başka soru üzerine darbe endişesinin 28 Şubat'tan sonra da sürdüğünü ifade ederek, "Darbe beklentisi 28 Şubat'tan sonra her gün gündemde tutuldu. Başbakan Necmettin Erbakan o dönem silahlı kuvvetlerin çeşitli törenlerine katılıyor, törenlerde silahlı kuvvetler mensupları Başbakana sırtlarını dönüyordu. Bunları göz önüne aldığınızda darbe beklentisini anlamamak çok safça olurdu." diye konuştu.

"Böyle bir konuşma olmadı"

Müşteki İbrahim Güngör'ün sorusuna karşılık Çevik, 28 Şubat'ı gerçekleştirenlerin FETÖ'cü olmadığını söyledi.

Daha sonra Mahkeme Başkanı Yiğitsoy, sanık Erol Özkasnak'a, İlnur Çevik'e "ABD Kongresi istemedi, darbe yapamadık." yönünde sözler söyleyip söylemediğini sordu.

Özkasnak ise Çevik'e "Ben sana böyle bir şey söyledim mi" diye sordu. Çevik'in "Evet" demesi üzerine Özkasnak, "Bu, dünyada görülmemiş bir yalandır. Böyle bir konuşma olmadı. Çevik'i şahsi dostluğuma binaen ki öyle değilmiş, çağırmıştım. PKK ile mücadele kapsamında Turkish Daily News'in destek olmasını istedim. Başbakana mesaj göndermedim. Başbakana mesaj gönderilecekse bunu Genelkurmay Başkanı yapar. Ben haddimi, hududumu bilirim. Başbakana mesaj gönderilecek son kişi bu adamdır." ifadelerini kullandı.

Sanık Fevzi Türkeri'nin de bu görüşmede yer aldığının belirtilmesi üzerine, aynı soru Türkeri'ye soruldu. Türkeri, yaşananların Çevik'in söyledikleriyle alakasının olmadığını bildirdi.

Bir müşteki avukatının sorusu üzerine Çevik, söz konusu konuşmayı bugüne kadar birçok mecrada dile getirdiğini ifade ederek, "Hiç kimse bugüne kadar 'Bu böyle olmadı' demedi" dedi.

Çevik'in ifadelerinin ardından duruşmaya ara verildi.

Bu arada duruşma sırasında müştekilerden biri, heyete hitaben "Armağan Kuloğlu salonda yok. Onun gelmesini sağlayamaz mısınız?" diye seslendi. Sanık avukatları, Kuloğlu'nun bu davanın sanıkları arasında bulunmadığını söyledi.

Bir başka izleyici ise beyanda bulunan avukatlara izleyici bölümünden tepki gösterdiği gerekçesiyle salondan çıkarıldı.

Kaynak: AA / Güncel
THY, İstanbul Havalimanı'ndan 38 seferini iptal etti

THY, İstanbul için 38 seferin iptalini duyurdu

İçişleri Bakanlığı tarafından Tunceli ve Ovacık Belediyelerine kayyum atandı

İçişleri Bakanlığı tarafından Tunceli ve Ovacık Belediyelerine kayyum atandı

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

Tunceli ve Ovacık Belediyesi'ne kayyum atanmasının ardından belediye önünde protestolar başladı

Kayyum kararının ardından belediye önünde protestolar başladı

title