28 Şubat Davası
Dönemin YÖK Denetleme Kurulu Üyesi Arıtürk: "Suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum.
28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan yargılandığı davanın 67. duruşması tamamlandı.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın öğleden sonraki kısmında, İstanbul'da bulunan sanık Sedat Arıtürk'ün savunması da Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS yöntemiyle alındı.
YÖK Denetleme Kurulundaki 20 aylık görev süresince, isnat edilen suçla ilgili tarafına atılı herhangi bir belge gelmediğini iddia eden Arıtürk, şu savunmayı yaptı:
"O tarihteki görüşlerimin bugün de arkasındayım. Fakat ne tezattır ki bugün sanık olarak karşınızdayım. 83 yaşındayım ve birçok ciddi hastalıkla mücadele etmekteyim. Mesnetsiz olarak bu davanın içinde olmam, hastalıklarımı daha ileri götürdüğü gibi özelikle psikolojik olarak bende ve ailemde ciddi rahatsızlık yarattı. Suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Hiçbir suçum yokken bana bu sıkıntıları yaşatanları yüce Allah'a havale ediyorum."
Mahkeme Başkanı Fevzi Şıngar'ın, "Size kuryeyle BÇG çalışmaları gönderildi mi? Üniversite öğrencileri ya da öğretim görevlileriyle ilgili irtica konusunda fişleme yaptınız mı" sorusu üzerine Arıtürk, BÇG'den herhangi bir bilgi gelmediğini, fişleme yapmadığını söyledi.
-Bayburt Valisi Odabaş'ın ifadesi-
Duruşmada daha sonra Bayburt Valisi Yusuf Odabaş'ın müşteki sıfatıyla ifadesi alındı. 28 Şubat sürecinde İstanbul vali yardımcısıyken, "illegal" Batı Çalışma Grubu (BÇG) tarafından 375 meslektaşıyla yasa dışı fişlemeye tabi tutulduğunu savunan Odabaş, evrakta sahtecilik yapılarak tayin edildiğini ileri sürdü. Mevzuata aykırı işlemler hakkında şikayeti üzerine müfettiş görevlendirildiğini ancak dosyanın kapatıldığını, suçluların korunduğunu iddia eden Odabaş, şunları söyledi:
"İstanbul'da görev yaparken, 23 Temmuz 1997'de müşterek kararname ile Kırşehir Vali Yardımcılığına atandım. Bu usulsüz atama işlemi aleyhine Danıştay 5. Dairesinde açtığım iptal davasında ve devamındaki süreçte yaşadıklarım, şahit olduklarım nedeniyle İçişleri Bakanlığı bünyesinde bu davayla bağlantılı bir yapılanma olduğu kanaatine vardım. Darbenin mağduru oldum. İstanbul vali yardımcısıyken BÇG'nin talimatlarıyla yasa dışı fişlenenler arasında yer alarak, yönetmeliğe aykırı atamam yapıldı."
BÇG'nin aynı zamanda bakanlıklarda yapılandığını kaydeden Odabaş, "Bu dava, sadece asker üzerinden devam ettirilirse sanırım yanlış yapmış oluruz. Bu yapının İçişleri Bakanlığındaki ve diğer bakanlıklardaki uzantılarıyla değerlendirilirse bunun darbe olduğu ortaya çıkacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Vali Odabaş, suça iştirak eden sivil sorumlular hakkında da dava açılıp, bu davayla birleştirilmesini istedi.
Çetin Doğan'ın avukatı Hüseyin Ersöz'ün, "Göreve iade istemle Danıştaya açtığınız dava nasıl sonuçlandı" sorusu üzerine Odabaş, "Ülke üzerindeki baskıların, İçişleri Bakanlığı bünyesindeki baskıların daha fazlası Danıştay ve yargı hakimleri üzerinde de yapıldı. Hukuk tamamen rafa kaldırıldı, davam reddedildi" dedi.
Avukat Ersöz, Odabaş'ın görevden alınmasının dava konusu iddianameyle ilgisi olmadığını, göreve iade nedeniyle açtığı davada, Danıştayın hukuksuzluk olmadığı sonucuna vardığını belirterek Odabaş'ın katılma talebinin reddedilmesini istedi.
Odabaş ise 28 Şubat sürecinde hukukun işlemediğini öne sürerek "Ben bu süreçten, tekrar yaşanmaması için şikayetçiyim" diye konuştu.
Sanık avukatlarından Yakup Akyüz, "Devletin valisi şu an karşımda. Şu anda izinde misiniz" diye sordu. Vali Odabaş'ın izinli olduğunu söylemesi üzerine Akyüz, "Görevinizin başında olmanız gerekirken duruşma için izin alıp geldiniz. TSK mensuplarına duyduğunuz düşmanlıkla nasıl valilik yapıyorsunuz" ifadesini kullandı.
Odabaş'ın avukatı Reşat Petek'in itiraz etmesi üzerine sanık avukatı Yakup Akyüz, "TV kanallarını dolaşarak bu ülkeyi ikiye bölmeye çalışan bir başsavcısınız" derken, karşılıklı atışmaların artması üzerine Mahkeme Başkanı Fevzi Şıngar, avukatları uyardı, avukat Akyüz'e de "Sayın Vali Türk Silahlı Kuvvetlerinin tümünü suçlamıyor" dedi.
Odabaş, "Başımdan geçen olayları anlattım, suçluların cezalandırılmadığını belirttim. BÇG'nin sivil ayağının takipsiz kalacağını, onların da cezalandırılması gerektiğini söyledim. Devlet bize görev verdi, 38 senedir yöneticilik yapıyorum. Bizim istediğimiz hukuk düzeninin, demokrasinin devam etmesidir. Onun için müdahil olduk. Aynı yapının, aynı hukuksuz dönemin Türkiye'de bir daha yaşanmasını istemiyorum" diye konuştu.
Dönemin Başbakanlık Başmüşaviri Rasim Kaan Aytuğ, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan tarafından Altın Borsası Genel Sekreterliği görevinin yanı sıra Başbakanlık Başmüşavirliği görevine getirildiğini anlattı. Hiçbir gerekçe olmadan 1997'de görevden alındığını, bunun irticai faaliyetler kapsamında olduğunun söylendiğini ifade eden Aytuğ, davaya müşteki ve mağdur olarak katılmak istediğini kaydetti.
Bazı sanıkların avukatı Aykanat Kaçmaz'ın, "Benim müvekkillerim size ne yaptı, söyler misiniz" sorusu üzerine, Aytuğ, "Herkesin idealleri vardır. Benim idealim de müsteşar olmaktı. O idealimi engelleyen, iş içinde birtakım odakların yanlış bilgilendirmeleri olabilir. Bir şey söylenmeden görevden alındım. Herhangi bir sanık ismi söyleyemem" karşılığını verdi.
Sanık Çetin Doğan da "Dönemin Başbakanı değiştiğinde Başbakanlık Başmüşavirinin de değişmesi normal midir" sorusu üzerine de Aytuğ, 1986'dan itibaren Başbakanlıkta görev yaptığını, başbakanlar değiştiğinde de görevine devam ettiğini anlattı.
-"Verem oldum, gözüme perde indi"-
İstanbul ÇAPA Tıp Fakültesi Tıbbi Laboratuvarlık Bölümünde öğrenci olduğu 1998'de başörtüsü nedeniyle okula alınmadığını belirten Gamze Karabağ Arslan da kılık kıyafet kanuna muhalefet nedeniyle okula alınmadığını, ardından da devamsızlık nedeniyle okuldan atıldığını anlattı. Arslan, mağdur olduğunu ve davaya müdahil olmak istediğini kaydetti.
Ayten Durmuş ise edebiyat öğretmenliği yaptığı sırada, öğrencilerine okuttuğu kitaplar, namaz kılması ve tesettürü nedeniyle soruşturma geçirdiğini bildirerek "Çok sıkıntılar yaşadım. Önce verem oldum, sonra sol gözüme perde indi. Ankara'ya geldik, yaşım 34, doktor bana 'Bu hastalık ilerleyen yaşlarda çıkar. Sana ne oldu kızım?' dedi. Başımı şimdiki gibi önüme eğdim" diye konuştu.
Nevşehir'de gittiği bir sağlık ocağında hemşirenin, " Ayten Durmuş'a hiçbir sağlık ocağında bakılmaması, tedavi edilmemesi için gereğini bilginize arz ederim" yazılı belge gösterdiğini savunan Durmuş, AİHM'de dava açtığını, 2006'dan itibaren atama istediğini, atamasının 2010'da yapıldığını kaydetti.
Durmuş, "O dönemde çalışmaya devam etseydim şimdiye emekliydim. Daha 12. yılımı çalışıyorum. Bu süreçten sonra özel dersanelere ve okullara başvurdum, hepsinden de baskı nedeniyle ret cevabı aldım" diye konuştu.
-"Kahrolsun zalimler" tepkisi-
Öte yandan, Durmuş, gözüne perde indiğini söylediği sırada, müşteki avukatlarından Reşat Petek ayağa kalkarak üç kez "Kahrolsun zalimler" diye bağırdı.
Sanıklar ve avukatlarının tepkisine, müşteki avukatları da karşılık verdi. Bu sırada müşteki avukatlarından Yunus Akyol, "Bu kadar Allahsız, kitapsızlar var, savunmaya çalışıyorsunuz" dedi.
Diğer bazı müştekilerin beyanları da alındıktan sonra, mahkeme heyeti tepkileri tutanağa geçirdi.
Söz alan avukat Yunus Akyol, "Müştekinin beyanları sırasında duygusal bir ortam oluştu. Müştekiye yapılanları kastederek dedim. Asla buradaki profesyonel meslektaşlarımı ve sanıkları kastetmedim" dedi.
Avukat Reşat Petek de tepkisini, "Duygulandım ve gayriihtiyari olarak söyledim. Burada ne meslektaşlarımı ne sanıkları kastettim" diye açıkladı ve özür diledi.
Mahkeme, duruşma kayıtlarının istenmesine, atışmalar sırasında suç unsuru varsa savcılığa ihbarda bulunulmasına karar vererek duruşmayı yarın 09.30'a erteledi.
- Çevik Bir'den müştekiye: "Siz bizim kardeşimizsiniz"
Duruşma salonu boşalırken, müşteki Ayten Durmuş ile sanıklardan dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir yan yana geldi. Durmuş, bu sırada Bir'e, "Dediklerimi duydunuz mu" diye sordu.
Bir ise Durmuş'a, "Siz bizim kardeşimizsiniz" cevabını verdi.
Durmuş, devamında Bir'e, "Bunu 15 yıl önce söyleseydiniz, biz size kıyamazdık" dedi. - Ankara