28 Şubat Davası
Mahkeme, Etimesgut Zırhlı Birlikler Eğitim ve Tümen Komutanlığından, 4 Şubat 1997'de Sincan'da tank yürütülmesinin, o gün ani olarak verilen emir gereği mi, yoksa planlı tatbikat mı olduğunu sor...
28 Şubat davasını gören Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Etimesgut Zırhlı Birlikler Eğitim ve Tümen Komutanlığından, 4 Şubat 1997'de Sincan'da tank yürütülmesinin, o gün ani olarak verilen emir gereği mi, yoksa planlı tatbikat mı olduğunun sorulmasına, firari sanık Sedat Arıtürk hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasına karar verdi.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın öğleden sonraki oturumu, eski Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç'ın çapraz sorgusuyla başladı.
Sanık Şükrü Sarıışık'ın avukatı Ali Fahir Kayacan, "MGK toplantısında alınan kararların, merhum Başbakan Necmettin Erbakan'a, Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller tarafından imzalattırıldığını söylediniz. Ben mi öyle anladım?" sorusuna Kılıç, "Evet ama imzalatıldı tabiriyle değil, onun vasıtasıyla imzalandı" dedi.
Kılıç, müşteki avukatlarından Hüsnü Tuna'nın, "MGK'da sıkıyönetim uygulanmasına ilişkin tavsiye kararı alındı mı? İrticai faaliyetler iç tehdit olarak mı algılandı? İbadetin Türkçe yapılmasıyla ilgili tavsiye kararı alındı mı?" sorularına, "MGK Genel Sekreteriyim. Benim uğraş alanım dışında faaliyetler bunlar. Cevap veremem" yanıtını verdi.
Kılıç, müşteki avukatlarından ?Emrullah Beytar'ın, MGK kararlarına ilişkin taslak metni kimin hazırladığını sorması üzerine, "Yanlış yoldasınız. MGK'da konuşulur, konuşulur. Burada mahkemede başkan nasıl 'yaz kızım' diyorsa orada da Cumhurbaşkanı herkesi dinler, bana 'yaz' der. Herkes görüşünü söyler. Hepsi kurulun mahsulü" diye konuştu.
İlhan Kılıç, bir başka soru üzerine de "Kendi dönemimde darbenin 'd'sini bile duymadım" ifadesini kullandı.
Şevket Kazan'ın avukatı Yılmaz Bölükbaşı'nın, "MGK toplantıları öncesindeki ön toplantılara neden katıldınız" sorusu üzerine Kılıç, "Dersine çalışıp da toplantıya gitmek kabahatse bu kabahattir. Benden evvelkiler de senelerce böyle yapmışlar. Genelkurmay'da ön toplantı yapılır" yanıtını verdi.
-"Başbakana dikte olarak değerlendirmediniz mi"-
Müşteki avukatı İsmail Aydos'un, "MGK kararlarını Başbakandan önce Cumhurbaşkanına imzlattınız. Bunu Başbakana dikte olarak değerlendirmediniz mi?" sorusuna "Hayır" karşılığını verdi.
Avukat Aydos, Necmettin Erbakan ile özellikle son günlerini birlikte geçirdiklerini belirterek "28 Şubat kararlarının zorla imzalatıldığını kendisinden kaç defa duymuşumdur" dedi. Kılıç, bunun üzerine, "Asla. Erbakan'ı ben de çok iyi tanırım. Zorla imzalamaz, neden imzalasın koca profesör?" diye konuştu.
Kılıç, avukat Aydos'un, "Erbakan hocamın ağzından dinledim, 'Biz bunu daha sonra öğrendik, bu 18 madde ABD'de hazırlanmış' dedi. Siz bu 18 maddenin altında imzası bulunan bir kişi olarak böyle bir şey hissettiniz mi?" sorusuna da "Hayır" yanıtını verdi.
İlhan Kılıç, "Üç Erbakan vardır: dini lider, parti başkanı ve başbakan. Ben, dini lider veya parti başkanı Erbakan ile çalışmadım. Ben, devlet adamı Erbakan ile çalıştım. Çok esaslı bir devlet adamı idi" ifadesini kullandı.
Sanık Erol Özkasnak, 25 Eylül 2013 tarihli bir gazetede, "Çevik Bir ve Erol Özkasnak, MGK Toplumla İlişkiler Başkanlığına 300 personel yerleştirdi. Bu personel fişleme yaptı, dönemin gazete manşetlerini artırdı" şeklinde haberin yer aldığını belirterek, bu konunun İlhan Kılıç'a sorulmasını istedi.
Kılıç, böyle bir şeyin imkansız olduğunu ifade ederek "İmtihandan geçmeden, kadro olmadan oraya adam alınmaz. Personel almaya falan karışamazlar. Bizde her şeyi başbakan imzalar, yurt dışında yapacağımız işi bile başbakan imzalar" bilgisini verdi.
-Sanık avukatının savunması-
İlhan Kılıç'ın avukatı Yakup Arslantaş da müvekkilinin yargılanması için öncelikle Başbakanlıktan izin alınması gerektiğini savunarak, bu iznin alınmasını istedi.
Hükümetin cebren ıskatı gibi bir durumun söz konusu olmadığını söyleyen Arslantaş, olsa bile müvekkilinin bu suçu işlediğine dair somut delil bulunmadığını savundu.
İrticanın bir iç tehdit olduğunun MGK ve hükümet tarafından kabul edildiğini ve mücadele edildiğini anlatan Arslantaş, bu mücadelenin daha sonraki hükümetler döneminde de sürdürüldüğünü öne sürdü.
-Ara kararlar-
Mahkeme, ara kararında, cumhuriyet savcılığına gönderilen, 27 Mayıs 1997 tarihli "Batı Eylem Planı" adlı belgenin aslı olup olmadığını, belgenin arşiv kayıtlarında bulunup bulunmadığını, sonradan bulunmuşsa ne gibi işlem yapıldığının Genelkurmay Başkanlığından sorulmasını kararlaştırdı.
Etimesgut Zırhlı Birlikler Eğitim ve Tümen Komutanlığından, 4 Şubat 1997'de Sincan'da tank yürütülmesinin, o gün ani olarak verilen emir gereği mi, yoksa planlı tatbikat mı olduğunun sorulmasını kararlaştıran mahkeme, tanklar daha önceden alınan karara göre yürütülmüşse söz konusu tankların ve görevli personelin sayısının bildirilmesini isteyecek.
Müşteki avukatları Hüsnü Tuna ve Cüneyt Toraman tarafından imzalanan reddihakim talebine yönelik dilekçedeki bazı ifadelerin kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığı konusunda savcılığa ihbarda bulunacak olan mahkeme, firari sanık Sedat Arıtürk hakkındaki yakalama kararını kaldırdı ancak Arıtürk'e yurtdışına çıkış yasağı getirdi.
Duruşmaya yarın saat 10.00'da devam edilecek. - Ankara