Haberler

28 Şubat Davası (2/son): Savcı Sanık Avukatından Sorularını Yanıtlamasını İstedi

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

28 Şubat Davası'nda sanıklar savunma yapmaya devam etti.-Dönemin İç Güvenlik Harekat Dairesi Plan Şube Müdürü emekli Albay İdris Koralp'in Avukatı Şemsettin Tolga Altan, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne dinsiz denmesini kabul edemediğini belirterek,...

28 Şubat Davası'nda sanıklar savunma yapmaya devam etti. -Dönemin İç Güvenlik Harekat Dairesi Plan Şube Müdürü emekli Albay İdris Koralp'in Avukatı Şemsettin Tolga Altan, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne dinsiz denmesini kabul edemediğini belirterek, "Müslüman ülkelere yardım elini uzan bir TSK vardır. Bosna'da Kafkasya'da görev yapabilen Müslümanların yardımına gidebilen başka bir ordu yoktur. Öyle aşiret bozması devletlerin ordusu oraya bisküvi bile gönderemez. TSK kimsenin saçıyla sakalıyla uğraşmamıştır. TSK'nın günah keçisi olarak görülmesinin yanlışlığını anlatmak istiyorum" dedi. Savcı Kemal Çetin'in Mahkeme Başkanı'ndan izin alarak Avukat Altan'a soru sormak istemesi usul itirazlarına neden oldu. Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal'ın, Savcı Çetin'in sorusunu tutanağa "soru" yerine "beyan" olarak geçirmesi ise dikkat çekti.

28 Şubat dönemine ilişkin, 103 sanık hakkında "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan açılan davanın 24'üncü duruşması gerçekleştirildi. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler, sanık yakınları ve avukatlar katılıyor. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada dönemin İç Güvenlik Harekat Dairesi Plan Şube Müdürü emekli Albay İdris Koralp'in Avukatı Şemsettin Tolga Altan, savunmasına devam etti. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne dinsiz denmesini kabul edemediğini belirten Altan, "Müslüman ülkelere yardım elini uzan bir TSK vardır. Bosna'da Kafkasya'da görev yapabilen Müslümanların yardımına gidebilen başka bir ordu yoktur. Öyle aşiret bozması devletlerin ordusu oraya bisküvi bile gönderemez. TSK kimsenin saçıyla sakalıyla uğraşmamıştır. TSK'nın günah keçisi olarak görülmesinin yanlışlığını anlatmak istiyorum" değerlendirmesinde bulundu. Savcı Kemal Çetin'in söz alarak Avukat Altan'a soru sormak istemesi usul itirazlarına neden oldu. Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, Savcı Çetin'in sorusunu tutanağa "beyan" olarak geçirdi. Çetin, Avukat Koralp'e "Savunmanızda ifade sonunda tutanağını okuduğunuzu incelediğinizi söylediniz, müvekkilini söylemediğini iddia ettiğiniz sözleri savcıdan düzeltilmesini istediniz mi?" sorusunu yöneltti. Koralp ise "İstedik. Ancak Mustafa Bilgili bana ters davrandı hatta müvekkilimin yanında da mahcup oldum. Ben Sayın Savcıya "bu iş uzun sürer ben işin sonuna kadar müvekkilin ne dediğini takip edemem, bilgisayarın ekranı bize dönük değildi, ekranın bize döndürülmesini istedim' onu da kabul etmedi. Ben bir kağıt aldım ve çok kritik olanları not ettim. Sayın Savcı müvekkilimin verdiği cevapları üsteleyince ben not ettim. Elimdeki kağıtta olanları düzelttim. Mustafa Bilgili bana çok sinirlendi, "yaptığım işin çok lüzumsuz olduğunu' söyledi" yanıtını verdi. Savcı'nın "Müvekkilinize ait savunma tutanağında bazı ifadelerin iddianameye farklı aktarıldığını söylediniz. Bunları birer birer söyler misiniz?" sorusuna Altan, "Söylerim bana 10 dakika verin, hazırlayayım" dedi. Başkan Köksal araya girerek, "Hazırlığınızı yapın sonra söylersiniz" diyerek bir sonraki sanığın savunma yapmasını istedi.

-"TÜRK ASKERİ YALAN SÖYLEMEZ DOĞRUYU SÖYLER"-

Sanık Çetin Dizdar ise savunmasında, ıslak imzası olmayan belgelerin suç delili olarak kabul edilmemesini istedi. İddianamenin birkaç yerinde isminin geçtiğini ifade eden Dizdar, ortadan hiçbir suç bulunmadığını anlatarak, "İddianamede açıklanan olaylar ve suç delili sayılan belgeler hiçbiri atılı suçu oluşturmamaktadır. Hiçbir hukuki değeri bulunmamaktadır. Islak imzalı olmayan hiçbir belgenin mahkemenizce suç delili olarak değerlendirilmemelidir. Aradan geçen 15 yıl sonra yeni deliller elde edilebilir denilerek CD'den başka yeni delil bulunamamıştır. CD'lerden elde edilen belgelerin hiçbir gerçekliği yoktur. Yıllar sonra kurgulanan bu dava için birileri tarafından hazırlanmış ve savcılığa sunulmuş. CD'den elde edilen bu belgelerin mahkemenizce dikkate alınmamsını istiyorum" diye konuştu.

İddianamenin 436. sayfasında yer ayan 12 ve 19 Ağustos 1998 tarihli belgenin gerçeğe uygun olmadığını savunan Dizdar, soruşturma sırasında belgenin aslının Hava Kuvvetleri Komutanlığından getirtilmesi talebinin savcılık tarafından dikkate alınmadığını söyledi. Söz konusu belgeyi kendilerinin istediğini anlatan Dizdar, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'ndan gelen belgenin suç isnat edilen belgelerin sahte olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın yazısının 19 Kasım 2012 tarihli cevabi yazısının savcılığa sunulmasına karşı görmezden gelindiğini ve CD deki belgenin aleyhine delil gibi gösterildiğini savunan Dizdar, "Çok kısa bir dönemde komutanlarımın emri ile toplantılara katıldım. BÇG ile ilgili herhangi bir yazışma yapmadım. Türk askeri yalan söylemez doğruyu söyler. İddianameden anlaşıldığı kadarıyla benimle ilgili ıslak imzalı hiçbir belge yoktur" diye konuştu.

-"BÇG TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR"-

7 Nisan 1997 tarihli toplantıda söylendiği sözlerle ilgili bahsi geçen belgede herhangi bir imzanın bulunmadığını anlatan Dizdar, imzalı olmayan resmi kayıtlarla doğrulanmayan bir belgenin hukuki geçerliliğinin bulunmadığını kaydetti. 546 gündür haksız yere tutuklu bulunduğunu belirten Dizdar, "Yaşım 72 civarında hastayım hastalığım devam ediyor. İstediğim gibi muayene olamıyorum. Komutanlarımın emriyle BÇG toplantılarına katıldım" dedi. Söz konusu dönemde Hava Kuvvetleri Komutanlığında istihbarat başkanı olarak görev yapmadığını, Muhim Daire başkanlığında görev yaptığını anlatan Dizdar, iddianamedeki istihbarat başkanı olduğu iddiasının doğru olmadığını kaydetti. Komutanlarının emri olmadan kendi başıma gidip BÇG toplantılarına katılmasının askeri kural ve teamüller çerçevesinde söz konusu olamayacağını ifade eden Dizdar, sözlerine şöyle devam etti:

"BÇG terör örgütü değildir. BÇG yasalara aykırı bir kuruluş olduğunu söylemek mümkün değildir. Yasalara aykırıysa bilgi alan bilgi veren devletin bütün organları buna ortaktık. Diğer bir ifadeyle devlet mi suç işlemiştir. BÇG iddia edildiği gibi yasalara aykırı kurulmuş değildir. BÇG'yi yasa dışı bir kuruluş gibi gösterme TSK teamüllerine tamamen terstir. Üstüme atılan Türkiye Cumhuriyeti hükümetini devirmek suçunu kabul etmiyorum. İddia edildiği gibi Refahyol hükümetini düşürmek gibi bir suç yada eylemim bulunmamaktadır. 28 şubat 1997 tarihli karar tutanaklarındaki tespit ve değerlendirmeler bana ve buradaki arkadaşlarıma atılı suçun dayanaklarını ortadan kaldırmıştır. Dönemin hükümetine karşı herhangi bir baskı ya da cebrin olmadığı ortaya çıkmıştır. Laik demokratik cumhuriyet içresinde ve Atatürk milliyetçiliğine bağlı olarak bugüne gelmiş bizlere karşı aynı sistemde yetişen sizlerin adil olacağınıza inanıyorum."

-"BU TOPLANTI NEREDEN ÇIKTI ANLAMIYORUM, KAFAMI YİYECEĞİM İNANAMIYORUM"-

Dizdar'ın savunmasını tamamlamasının ardından çapraz sorgusuna gerçekleştirildi. Mahkeme üyesi Hakan Oruç'un, "Toplantılardaki değerlendirmeler hangi bilgiler üzerine yapılıyordu?" sorusuna Çetin Dizdar, "Devletin çeşitli organlarından gelen bilgiler" yanıtını verdi. Soruları anlamakta güçlük çeken Dizdar'a Mahkeme Başkanı oturarak sorulara yanıt verebileceğini söyledi. Oturmayı kabul etmeyen Dizdar, daha sonra başının döndüğünü belirterek oturarak sorulara yanıt verdi.

Çetin Doğan'ın Dizdar'a yönelttiği, "Genelkurmay Başkanlığında BÇG adıyla anılan toplantıya mı katıldınız, yoksa siz çeşitli istihbarat başkanlığı altında yürütülen toplantılara mı katıldınız? Tuğgeneralken işgal ettiğiniz makam muharebe istihbarattı. Bu yabancı ülkelerden gelen radar ve telsizlerin dinlenmesiyle ilgili bilgilerdir. Bununla da ilgili toplantılar yapılıyordu. Acaba sizin katıldığınız toplantılar bu yönlü toplantılar mı? Mühim'in yaptığı toplantılara katıldınız da beyniniz burada BÇG diye yıkandı buralarda siz BÇG'ye mi katıldığınızı sanıyorsunuz yoksa?" sorusuna Savcı itiraz ederek, "Soru sormakla yetinmiyor kafasından nasıl cevap vereceğini de söylüyor' dedi. Bu sırada iddianameyi inceleyen Dizdar, "İddianamede yer alan 21 Ağustos 1997 günü yapıldığı belirtilen toplantıya Allah canımı alsın böyle bir toplantıya katıldığımı hatırlamıyorum. Bu toplantı nereden çıktı anlamıyorum, kafamı yiyeceğim inanamıyorum. Vallahi billahi katılmadım yeminle söylüyorum.

Bu sırada Mahkeme Üyesi Oruç, "BÇG toplantılarını normal askeri toplantılarla karıştırabilmiş olacağınızı söyledi. Fakat birbirinden çok uzak konularda yanıt verdiniz" demesi üzerine Dizdar, "Sayın komutanımızın ifadelerini tam anlayamadım özür dilerim" dedi. Mahkeme Başkanı Köksal'ın "BÇG'nin toplantılarıyla göreviniz gereği yaptığınız istihbarat toplantılarını karıştırmış olabilir misiniz?" sorusuna Dizdar, "Hayır karıştırmadım" demekle yetindi.

Dizdar'ın çapraz sorgusunun ardından Savcı Kemal Çetin, Çetin Doğan'ın sorusuna itiraz ettiğini belirterek, "Doğan'ın soruları gibi soru sorulup sorulamayacağına mahkemenin açıklık getirmesini" istedi. Dizdar'ın Avukatı ulvi Tunç'ta yaptığı savunmada müvekkilinin sağlık durumuna dikkat çekerek, suçlamaları kabul etmediklerini söyledi ve müvekkilinin beraatını istedi. Duruşmaya yarın kaldığı yerden devam edilecek.

Kaynak: ANKA / Güncel
İstanbul'da bugün saat 15.00'ten sonra bazı metro istasyonları kapatılacak

İstanbullular dikkat! Saat 15.00'ten sonra bu metro durakları kapatılacak

Karın vurduğu Malatya'da 787 vatandaş misafirhanelere yerleştirildi, 5 çobandan biri hayatını kaybetti

Bir şehir kabusu yaşıyor! 787 kişi kurtarıldı, 5 çobandan biri hayatını kaybetti

35 ilde eğitime kar engeli

35 şehirde eğitime kar engeli! İşte tatil olan il ve ilçeler

İstanbul'da katliam: 4 kişiyi öldürüp intihar etti

4 kişiyi öldürüp canına kıydı! İntihar anı kamerada

title