Haberler

28 Şubat Davası

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni cebren düşürmeye, devirmeye iştirak" suçundan yargılandığı davanın bugünkü celsesi sona erdi.

28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni cebren düşürmeye, devirmeye iştirak" suçundan yargılandığı davanın bugünkü celsesi sona erdi.

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde sanıklar esas hakkındaki savunmalarını yaptı.

Sanıklardan Erkan Yaykır, sabah başladığı esas hakkındaki savunmasına öğleden sonra devam etti.

Atılı suçlamaları kabul etmediğini belirten Yaykır, "Genelkurmay Başkanlığında kurulan Batı Çalışma Grubu'na (BÇG) bilgi ve belge göndererek, REFAHYOL Hükümeti'ni devirmeye yönelik bir eylem içinde olmasının fiziken de icra ettiği görev bakımından da mümkün olmadığını" savundu. Yaykır, şunları kaydetti:

"Bana yöneltilen tüm iddia ve deliller Aralık 1997 ve sonrasına ait olan imzasız bilgisayar çıktısı dijital verilerdir ve hukuki delil niteliği bulunmamaktadır. Askeri disiplin ve mutlak itaat ile yürütmek zorunda olduğum Donanma Komutanlığı İstihbarat İKK ve Güvenlik Şube Müdürlüğüm sırasında her türlü işlem ve faaliyetim Anayasa, yasa, emirler ve hiyerarşik bağlantı ile her türlü vicdani sorumluluğa uygundur. Bu faaliyetler içerik ya da kronolojik olarak görev yaptığım tarihte zaten var olmayan 54. Hükümetin istifa etmesine sebep olabilecek fiil ve işlemler değildir."

Yaykır'ın avukatı Şule Nazlıoğlu Erol, iddianamede FETÖ mensubu olduğu gerekçesiyle TSK'den ilişiği kesildiği iddia edilen müştekiler bulunduğunu ifade ederek, buna ilişkin 58 kişilik listeyi okudu ve sonra da listeyi mahkemeye verdi. Erol, şunları söyledi:

"Bu listenin Anayasal Suçlar Bürosuna suç duyurusuyla gönderilmesini istiyorum. Cumhurbaşkanı'nın FETÖ konusundaki mücadelesini haklı buluyorum. Mahkeme bu 58 kişiyi katılan olarak davaya kabul etti. FETÖ üyesi olduğu savcı tarafından tespit edilip, 'Bunlar şahsidir. Bununla adam atılır mı?' gerekçesiyle iddianameye yansımış durumlar var. Böyle bir iddianameyle 28 Şubat davasının da görülemeyeceğini düşünüyorum. Çünkü sahte belgeler çıktı. Müvekkillerimin beraatine karar verilmesini istiyorum."

Sanıklardan eski Genelkurmay Adli Müşaviri Muhittin Erdal Şenel'in savunması, avukatı Mehmet Sever tarafından yapıldı. Sever, davanın omurgasını oluşturan CD'nin FETÖ'den ihraç edilen Tamer Tatar tarafından FETÖ mensubu Cumhuriyet savcılarına teslim edildiğini, bunların çoğunun ıslak imza bulunmayan çıktılar ve fotokopiler olduğunu, delil niteliği taşımadıklarını iddia etti.

Müvekkilinin 7 Nisan 1997 tarihli İrtica Konusunda Alınacak Tedbirler konulu toplantıya katılmadığını söyleyen Sever, şunları kaydetti:

"Müvekkilim BÇG'yi kuran, yöneten, içinde yer alan biri değildir. Ayrıca BÇG illegal değildir. Çalışma grupları Genelkurmayda bir gelenektir. BÇG'den Cumhurbaşkanı'nın, Genelkurmay Başkanı'nı, Milli Savunma Bakanının bilgisi vardır. Müvekkilin hiçbir hükümet yetkilisi hakkında cebir şiddet içeren söz ve eylemi yoktur. Tankların Sincan'dan geçmesinden müvekkilimin bilgisi yoktur. TSK'dan ihraç edilenlerin sicil amiri değildir, ihraç kararını veren kurul üyesi de değildir. Hükümetin istifasını sunması tamamen REFAHYOL hükümetinin protokolünün yerine getirilmesi amaçlıdır. Müvekkilimin beraatını isterim."

Sanıklardan Orhan Nalcıoğlu, olay tarihinde Genelkurmay Adli Müşavirliğinde görev yaptığını ve adli müşavirin görevlendirmesiyle, BÇG'nin bir veya iki toplantısına katılmak zorunda kaldığını ifade etti.

Ardından rutin işlerinin yoğunluğunu gerekçe gösterek, artık BÇG toplantılarına gitmeyeceğini bildirdiğini, adli müşavirin de buna onay verdiğini anlatan Nalcıoğlu, bu toplantılarda görev sınırları dışına taşan eyleminin söz konusu olmadığını savunarak, beraatini istedi.

Sanık Osman Atilla Kurtay da olay tarihinde BÇG ile aynı fiziki alanda Veri Toplama ve Kontrol Şubesi'nde çalıştığını ancak buranın BÇG'den ayrı olduğunu anlattı. Buna rağmen cezalandırılmasının istendiğini ifade eden Kurtay, "Suçsuzluğuma inanılmasını ve beraatime karar verilmesini talep ederim." dedi.

Kurtay'ın avukatı Zeynel Yüksel, müvekkilinin BÇG'nin hiçbir toplantısına katılmadığını ve çağrılmadığını anlatarak, müvekkili aleyhine hiçbir delil olmadığını söyledi ve beraatini talep etti.

Sanıklardan, 28 Şubat döneminde tümgeneral rütbesiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanı olan Şükrü Sarıışık ise aleyhine müşteki ve tanık ifadeleri bulunmadığını, sanık ifadelerinde de isminin geçmediğini kaydetti.

Kara Kuvvetleri Komutanlığında BÇG'nin görevlerinin İstihbarat Başkanlığına verildiğini belirten Sarıışık, "Balyoz'dan 3 yıl 7 ay cezaevinde yatarken, benzer bir kumpasla 28 Şubat davasındaki atılı suçlamaları kabul etmiyorum. İddianamedeki suçlamaların hiçbirinde ben yokum. Söz konusu sürecin ne içinde ne devamında yer aldım. Yargılama sonunda beraatime karar verilmesini talep ediyorum." diye konuştu.

Sarıışık'ın avukatı Ali Fahir Kayacan, Balyoz soruşturma ve davasından bahsederken, "Orada Mehmet Baransu'nun işlevini burada Tamer Tatar gördü." dedi.

Sanıklardan Sedat Arıtürk'ün avukatı Esra Kaya da dosya kapsamında müvekkili aleyhine bir delil bulunmadığını savundu. Müvekkilinin YÖK nezdinde denetleme görevinde bulunduğunu ifade eden Kaya, şunları söyledi:

"28 Şubat olarak adlandırılan süreçle ve BÇG ile müvekkilimin ilgisi yoktur. GATA'daki görevi sırasında mescit yaptırdığı için soruşturma geçirmiştir. Dicle Üniveritesinde İlahiyat Fakültesi açılmasını sağlamıştır. Müvekkil Prof. Dr. Sedat Arıtürk, eksik incelemeyle verilen cezalandırma istemli mütalaanın mağduru durumdadır. İleri yaşının verdiği rahatsızlıkları vardır. Müvekkilimin beraatini talep ederim."

Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünde beraat talebinde bulunduğu sanıklardan Mustafa Özbey ise dava konusu olan süreçte hiçbir şekilde yer almadığını ifade etti.

Ortada düşürülen bir hükümet olmadığını, hükümeti oluşturan partilerin yaptığı protokol gereği bir istifanın olduğunu savunan Özbey, beraatini istedi.

Davaya yarın saat 09.00'da devam edilecek.

Savcının esas hakkındaki görüşü

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Hanifi Yıldırım, esas hakkındaki görüşünde, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in de aralarında bulunduğu 60 kişinin suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanıkların lehine olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 147. maddesi uyarınca, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye, devirmeye iştirak" suçlarından "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezasına çarptırılmalarını isterken, 39 sanık hakkında beraat talebinde bulunmuştu.

Yıldırım, yargılama sırasında hayatını kaybeden dört sanık hakkındaki kamu davasının da düşürülmesini talep etmişti.

Kaynak: AA / Güncel
Kayyum kararının ardından harekete geçen CHP, 414 belediye başkanını Ankara'ya çağırdı

Kayyum kararının ardından harekete geçtiler! 414 belediye başkanına çağrı

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi feci şekilde can verdi

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi 20. kattan düşerek can verdi

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

title