Haberler
RTÜK'ten yayıncılık ilkelerini ihlal eden 4 diziye ceza

RTÜK'ten 4 diziye ceza

Hasan Arat, Beşiktaş Futbol A.Ş. başkanlığından istifa etti

Hasan Arat istifa etti

Erdoğan'dan 'Bahçeli'nin 'İmralı ile DEM görüşsün' çağrısına ne diyorsunuz?' sorusuna tek kelimelik yanıt

Erdoğan'dan Bahçeli'nin çağrısını soran gazeteciye tek kelimelik yanıt

Amca Salim Güran, Narin'in cesedinin bulunduğu yerde 8 dakika kalmış

Narin cinayetinde soruşturmanın seyrini değiştirecek görüntü

27 Nisan E-muhtırası"Na İlişkin Soruşturma

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, "27 Nisan e-muhtırası"na ilişkin soruşturma kapsamında, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ile eski Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, "tanık" sıfatıyla ifadeye çağrıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, "27 Nisan e-muhtırası"na ilişkin soruşturma kapsamında, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ile eski Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, "tanık" sıfatıyla ifadeye çağrıldı.

AA muhabirinin savcılık kaynaklarından aldığı bilgiye göre, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu'nda görevli Cumhuriyet Savcısı Selda Binboğa Kurtuluş, "27 Nisan e-muhtırası"na ilişkin soruşturma kapsamında bilgisine başvurulan eski DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın ifadesi kapsamında, Ağar ve Mumcu'nun bilgisine başvuracak.

Soruşturmanın geçmişi

Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına 12 Eylül darbesi, 28 Şubat ve 27 Nisan açıklamasının sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 27 Nisan açıklamasına ilişkin dönemin askeri sorumluları hakkındaki suç duyurusu evrakını ayırmış, "suç yeri Ankara olduğu" gerekçesiyle dosyayı 2012'de "görevsizlik" kararıyla özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine göndermişti.

Çevik, soruşturma başlatıldıktan 3 yıl sonra, 5 Haziran 2015'te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ifade vermişti.

Soruşturma kapsamında 14 Aralık 2015'te, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, "şüpheli" sıfatıyla Fenerbahçe Orduevindeki ikametgahında talimatla savunması alınmıştı.

Büyükanıt, yazılı savunmasında, "basın açıklamasını kendisinin kaleme aldığını, TSK içindeki hiçbir personelin katkısının bulunmadığını ve yayınlanıncaya kadar da bilgisinin olmadığını" belirtmişti.

O tarihte yürürlükte olan TSK İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliği'nin, TSK'nın görevlerini belirleyen hükümleri çerçevesinde hareket edildiğini ileri süren Büyükanıt, savunmasında, "Bir kısım çevrelerce iddia edildiği şekliyle, kesinlikle yürütme organına yönlendirilmiş bir muhtıra veya Anayasamızla teminat altına alınmış anayasal düzenimize yönelik bir girişim değildir." ifadelerine yer vermişti.

Büyükanıt, şunları kaydetmişti:

"Askeri darbe şeklindeki nitelendirmeyi kesinlikle kabul etmem olanaksızdır. Zira sadece özellikle laiklik ilkesini zedeleyici, ortadan kaldırıcı birtakım çevrelerin faaliyetlerini, bu faaliyetlerine küçük çocuklarımızı, eğitim gören gençlerimizi alet ettiklerine yönelik tespitlerin iletilmesinden ibaret yazının bir anayasal suç olarak tasnifine de olanak bulunmamaktadır."

Soruşturmayı yürüten Savcı Selda Binboğa Kurtuluş, Büyükanıt'ın savunması üzerine TBMM'den, Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu raporunu istemişti. TBMM de raporu Başsavcılığa göndermişti.

Kaynak: AA / Güncel
title