27 Nisan E-muhtırası"Na İlişkin Soruşturma
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, "27 Nisan e-muhtırası"na ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, eski Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın ifadesinin alınması için Bursa Nilüfer Cumhuriyet Başsavcılığına talimat yazıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, "27 Nisan e-muhtırası"na ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, eski Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın ifadesinin alınması için Bursa Nilüfer Cumhuriyet Başsavcılığına talimat yazıldı.
AA muhabirinin savcılık kaynaklarından aldığı bilgiye göre, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu'nda görevli Cumhuriyet Savcısı Selda Binboğa Kurtuluş, "27 Nisan e-muhtırası"na ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, Kandoğan'ın bilgisine başvurulmak üzere, ifadesinin alınması için Bursa Nilüfer Cumhuriyet Başsavcılığına talimat yazdı.
Talimatta, Ümmet Kandoğan'a "27 Nisan e-muhtırası" hakkında bilgisinin olup olmadığı soruldu.
"27 Nisan e-muhtırası" hakkında bilgisine başvurulan Kandoğan'a, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonunun ilgili raporları da gönderildi.
-Soruşturmanın geçmişi
Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına 12 Eylül darbesi, 28 Şubat ve 27 Nisan açıklamasının sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 27 Nisan açıklamasıyla ilgili olarak dönemin askeri sorumluları hakkındaki suç duyurusu evrakını ayırmış, "suç yeri Ankara olduğu" gerekçesiyle dosyayı 2012'de "görevsizlik" kararıyla özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine göndermişti.
Soruşturma başlatıldıktan üç yıl sonra Çevik, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 5 Haziran 2015'de ifade vermişti.
Soruşturma kapsamında 14 Aralık 2015'te, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, "şüpheli" sıfatıyla Fenerbahçe Orduevi'ndeki ikametinde talimatla savunması alınmıştı.
Büyükanıt, yazılı savunmasında, "Basın açıklamasını kendisinin kaleme aldığını, TSK içindeki hiçbir personelin katkısının bulunmadığını ve yayınlanıncaya kadar da bilgisinin olmadığını" belirtmişti.
O tarihte yürürlükte olan TSK İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliğinin TSK'nın görevlerini belirleyen hükümleri çerçevesinde hareket edildiğini ileri süren Büyükanıt, savunmasında, "Bir kısım çevrelerce iddia edildiği şekliyle kesinlikle yürütme organına yönlendirilmiş bir muhtıra veya Anayasamızla teminat altına alınmış anayasal düzenimize yönelik bir girişim değildir" ifadesine yer vermişti.
Büyükanıt, ifadesinde şunları kaydetmişti:
"Askeri darbe şeklindeki nitelendirmeyi kesinlikle kabul etmem olanaksızdır. Zira sadece özellikle laiklik ilkesini zedeleyici, ortadan kaldırıcı birtakım çevrelerin faaliyetlerini, bu faaliyetlerine küçük çocuklarımızı, eğitim gören gençlerimizi alet ettiklerine yönelik tespitlerin iletilmesinden ibaret yazının bir anayasal suç olarak tasnifine de olanak bulunmamaktadır."
Soruşturmayı yürüten Savcı Selda Binboğa Kurtuluş, Büyükanıt'ın savunması üzerine TBMM'den, Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu raporunu istemişti. TBMM de raporu başsavcılığa göndermişti.