255 Sanıklı Gezi Davasına Devam Edildi

Gezi Parkı olaylarına ilişkin 7'si yabancı uyruklu 255 tutuksuz sanığın yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.

İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 3. duruşmasında 14 sanık savunma yaptı. Üniversite öğrencisi Mahmut Mert Baygüz, savunmasında olayların meydana geldiği sırada yaralandığı için polise sığındığını söyleyerek şunları ifade etti: "Polise sığınmadan önce Gümüşsuyu Taşkışla'nın yanında bir diklik vardı. Polis gazla müdahale edince kaçmak için oraya tırmanırken suya düştüm, su da gazlıydı. O yaralı halimle suyun içine düştüm ve vücudumda açılan yaraları daha da etkiledi. Daha sonra yaralı olduğum için polise sığındım. Onlar da beni bu halde gözaltına aldılar. Otobüsün içerisindeki memura yararlı olmamı söylememe rağmen polisin tepkisi bana tokat atmak oldu. Bunun etkisiyle kafamı polis otosunun camına vurdum. Travma da geçirmiş olabilirim. Çünkü yüzümü yere çarpmıştım. Yaklaşık 3 saat otobüsün içinde bekletildik. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum."

Diğer sanık işçi Levent Erden ise, olay günü Gezi Parkı'ndaki ağaçlar için bekleyen arkadaşlarına destek için oraya tek başına gittiğini belirterek, "Önce İstiklal Caddesi'ne gittim. Ardından motosikletimi park ettiğim esnada kask başımdayken gaz fişeği kaskıma isabet etti. Kaskım çatladı ben de düştüm. Kendime gelmeye çalıştığım sırada bir grup polis gördüm. Polislerin amiri olduğunu düşündüğüm kişi beni yanlarına çağırdı. 4-5 polis üzerime atladı ve kelepçeledi. Ekip otosuna konuldum. Suçlamamaları kabul etmiyorum" dedi.

"YANLIŞ ZAMANDA YANLIŞ YERDESİN DEDİLER"

Üniversite öğrencisi Furkan Bülent Ongan ise, duruşma esnasındaki savunmasında, "Ben karakolda avukat huzurunda ifade vermiştim. Bu ifadem aynen geçerlidir. Ancak harici olarak şunları eklemek istiyorum. Olay günü Taksim Meydanı'nda otobüs durağında bekliyordum. Gazdan etkilenmiştim. Polise sığındım limon sıkıp yardımcı oldular. Sivil polisler de vardı etrafta, toplu gözaltı yapıyorlardı. Beni de aldılar. Ne oldu niçin beni alıyorsunuz? diye sorduğumda ise polis bana, 'Yanlış zamanda yanlış yerdesin' dedi. O sırada elimde telefonum vardı, telefonumu zorla elimden alarak hiçbir şekilde çekmememe rağmen içerisindeki bütün fotoğraf galerisini temizlediler. Suçlamaları kabul etmiyorum" şeklinde konuştu.

Üniversite öğrenicisi Çağatay Karakuş ise, karakolda susma hakkını kullandığını belirterek, "Çünkü kendimin baskı altına alındığımı düşüncesindeydim. Gözaltı süresi 1 gün olmasına rağmen 3,5 gün bekletildik. Sonradan savcılığa getirdiler ve ben savcılıkta avukat huzurunda ifade verdim. O ifadem aynen geçerlidir" dedi.

Karakuş'un avukatı Rüya Beril Çetintaş ise, "Müvekkilim dahil diğer bütün sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi gerekir. Sanıkların değil polislerin suç işlediğini düşünüyorum. Burada yargılanan insanlar gelecekte çocuklarına bu yaşadıklarını gururla anlatacaklardır" ifadelerini kullandı.

"KÖFTE EKMEK YEMEK İÇİN AŞAĞI İNDİM GÖZALTINA ALINDIM"

Turizmci Can Özhan da savunmasında, Taksim Meydanı'nda eşiyle birlikte faturasını sunduğu otelde müşteri olarak kaldığını ve dışarıya köfte ekmek yemek için aşağı inerek otelden çıktığını aktardı.

Kendisinin gözaltına alındığını, eşinin ise otelde kaldığını anlatan Özhan'a mahkeme hakimi, "Eşinizi yalnız bıraktınız yani" deyince duruşmaya katılan izleyiciler ve sanık avukatlar arasında gülüşmeler yaşandı. Özhan ise, "Sonrasında ifademde belirttiğim şekilde oldu. Ben olay mahallinde görevlilerin 'dağılın' tarzında herhangi bir uyarısını duymadım ve yapılmadığını düşünüyorum. Salonda sanık olarak Mahmut Mert Baygüz'ün yaralı halini gördüm ama nasıl yaralandığını görmedim. Olay sırasında ben de polisler tarafından darp edildim ancak kimin darp ettiğini bilmiyorum. Muayene için götürüldüğüm Haseki Hastanesi'nde hekimle yalnız kalamadık, bu hakkımız bize kullandırılmadı" diye konuştu.

Hakim Yener Yıldırım hazırdaki sanıkların savunmalarının alınmasının tamamlandığını belirterek duruşmayı 13 Mayıs Salı günü saat 09.00'a erteledi. - İSTANBUL