230 Bin Kişi Hayatını Kaybetmişti, Üzerinden Tam 14 Yıl Geçti
2004 yılında Hint Okyanusu'nda meydana gelen 9.1'lik depremin ardından oluşan ve 230 bin kişinin hayatına mal olan tsunami felaketinin üzerinden 14 yıl geçti.
2004 yılında Hint Okyanusu'nda meydana gelen 9.1'lik depremin ardından oluşan ve 230 bin kişinin hayatına mal olan tsunami felaketinin üzerinden 14 yıl geçti. Felaketin tanıklarından Açeli Muhammad Haykal o gün neler yaşandığını anlatırken, o dönem Açe halkının yanında olan Türkiye'ye verdiği desteklerden dolayı da teşekkür etti.
Hint Okyanusu'nda 26 Aralık 2004'te meydana gelen 9,1 büyüklüğündeki deprem ve ardından oluşan tsunamide Endonezya, Malezya, Tayland, Sri Lanka ve Hindistan başta olmak üzere 230 bin kişi hayatını kaybetmişti. Yüzbinlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan deprem ve tsunamiden en çok etkilenen bölge ise Endonezya'nın Açe eyaleti olmuştu. Öyle ki bu felakette Açe'de 170 bin kişi yaşamını yitirmişti.
Türkiye de o günlerde uluslararası alanda en büyük yardım kampanyalarından birine imza atarak felaketin açtığı yaraların sarılmasında önemli bir rol oynamış, kurtarma, sağlık ve gıda yardımları ile bölge halkını bir an olsun yalnız bırakmamıştı.
Felaketin üzerinden tam 14 yıl geçmesine rağmen orada yaşamını yitirenler unutulmadı. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Osmanlı Malay Dünyası Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (FSM OSMAD) ile Türkiye'deki Açeliler Topluluğu düzenlediği 'Teşekkür Ederiz Türkiye' başlıklı konferansta felakette ölen 230 bin kişi anıldı.
Üniversitenin Topkapı yerleşkesinde düzenlenen anma programına İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi Osman Atalay ile Türk Kızılay'ı Genel Sekreteri Hüseyin Can, İbn Haldun Üniversitesi Öğr. Üyesi Dr. Mehmet Özay ve savaş fotoğrafçısı Coşkun Aral ile çok sayıda kişi katılım sağladı.
TÜRK KIZILAY'I UMUT IŞIĞI OLDU
Türkiye'nin dönemde bölgeye yaptığı yardımlar hakkında bilgi veren Türk Kızılayı Genel Sekreteri Hüseyin Can, "2004'ten bu yana büyük bir zaman geçti ve o tarihten itibaren başlayarak depremin ilk hasar verdiği zamanlarda acil olan gıda, yaşam, hayati tehlike olan ilk yardım müdahaleleri noktasında ekiplerimiz yardımcı oldu. Bunun ardından ekiplerimizi geri çekmedik. Ekiplerimizin hala zaman zaman oralarda diyalogları devam ediyor. Okulların ve dersliklerin onarılmasında yardımcı olduk. Özellikle yetimler konusunda ciddi faaliyetlerimiz oldu. Ciddi anlamda tamir edilmesi gereken mabedlerin isimlerini yetkililerden alarak bunların en güzel şekilde onarımını yaptık" dedi.
TÜRKİYE'NİN DESTEĞİ DEVAM EDİYOR
Bölgeye en yakın lojistik üssün Bangladeş'te olduğunu ve faaliyetlerin devam ettiğini belirten Hüseyin Can, "Herhangi bir sıkıntı halinde oralara yardım devam ediyor. Hatta yakın zamanda olan Endonezya'da meydana gelen depremde ekiplerimiz oraya derhal konuşlandı. Ekiplerimiz orada hala en modern çadırlarımızla insanlara hem barınma, hem yeme-içme, hem de psiko-sosyal noktasında desteklerini sürdürüyor. Yeni bir tsunami oldu. Ekiplerimiz şu an orada durum tespiti ile ilgili çalışıyorlar. Dua ediyoruz ki bize gelen rakamların dışında farklı bir rakam olmasın" şeklinde açıklamada bulundu.
FELAKETİN TANIĞINI O GÜN YAŞANANLARI ANLATTI
Felaketin tanıklarından Açeli Muhammad Haykal ise o gün neler yaşadığını anlatırken şu ifadeleri kullandı:
"O sabah annem ve ninemle televizyon izliyorduk. Ondan sonra evin sallandığını fark ettik. Sonra hepimiz dışarıya fırladık. Tutunacak yer bulamadık. Evin karşısındaki yolda bir taraftan bir tarafa sallandık. Sonra ikinci deprem oldu. Deprem bittikten sonra arkadaşlarla şehrin nerelerinin harap olduğuna bakmak için dışarı çıkacakken, deniz kenarındaki insanların koşuşturduğunu gördük. Onları görünce şaşırdık. Sonra oradaki insanlara ne olduğunu sorduk. Onlar da 'su geliyor, su geliyor' dedi. Biz o zamanlar tsunami diye bir kavram bilmiyorduk. 'Su nasıl gelsin ki!' dedik bilmediğimiz için. Sonrasında annem ve babamla sığınmak için bir yer aradık ve en yakın camiye gittik. Tsunami suları caminin birinci katını bastı ama ikinci kata çıkmadı. Gün boyunca caminin ikinci katına sığındık.
Sular durulunca eve döndük. Mahallede kimse yoktu. Herkes başka yere gitti. Çünkü orada cesetler görüyorsunuz, şehrimiz ölmüş bir şehre dönüştü. Şükürler olsun ki ailemden herhangi bir kayıp olmadı. Hayatımı iki parçaya bölersem tsunami öncesi ve sonrası olarak adlandırabiliriz. Türkiye'ye ve Türk halkına çok teşekkür ediyorum. Tsunami sonrası Açe halkına destek olduğu için buna vesile olan tüm sosyal toplum kuruluşlarına da teşekkür etmek istiyorum." - İstanbul