23. Kalite Kongresi
KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Doğan: "KalDer olarak iş sağlığı ve güvenliğinin, toplam kalite yönetimi gibi bir yaşam biçimine dönüşmesi ve kültürümüzün bir parçası olması gerektiğine inanıyoruz TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Symes : "Türkiye’nin, ihracat dengesini sağlaması ve ekonomisini bir.
Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan, "KalDer olarak iş sağlığı ve güvenliğinin, toplam kalite yönetimi gibi bir yaşam biçimine dönüşmesi ve kültürümüzün bir parçası olması gerektiğine inanıyoruz" dedi.
Doğan, KalDer ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) iş birliğiyle düzenlenen, 23. Kalite Kongresi'nde yaptığı konuşmada, iş sağlığı ve güvenliğine dikkati çekti.
İstatistiklerin, yapılanmanın yetersiz olduğunu gösterdiğine işaret eden Doğan, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, dünyada günde yaklaşık 1 milyon iş kazası gerçekleştiğini ve iş kazalarında yılda yaklaşık 2,3 milyon insanın hayatını kaybettiğini aktardı.
Doğan, insan hayatının karşılanamayan bir değer olduğunu ve iş kazalarının ekonomik etkilerinin yanı sıra başka etkilerinin de bulunduğunu belirterek, yaşam kalitesinin iyileştirilmesiyle tüm değerleri olumlu yönde etkileyeceğini söyledi.
Bu kültürel değişimin inanma, sahiplenme ve sorumluluk gerektirdiğini vurgulayan Doğan, şunları kaydetti:
"KalDer, bu sorumluluğun gereği olarak farklı sektörlerden gelen gönüllü katılımcılardan oluşan iş sağlığı ve güvenliği çalışma grubuyla, daha önce yapılan çalışmalara hız katmıştır. Temel amacımız birey, kurum ve kuruluşlarda farkındalığı artıracak ve kültürel gelişimi sağlayacak çalışmalarda bulunmaktır.
KalDer olarak iş sağlığı ve güvenliğinin toplam kalite yönetimi gibi bir yaşam biçimine dönüşmesi ve kültürümüzün bir parçası olması gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda gönüllüyüz. İnanıyoruz ki, öncelikle eğitim kurumlarımız, kamu otoritelerimiz, iş verenlerimiz, sendikalarımız ve sivil toplum kuruluşlarımız bu farkındalığın gelişimine sahip çıkacaktır."
Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) her yıl ölçümler yaparak iş dünyasının önündeki engelleri belirlediğini anlatan Doğan, bu engellerin başında bürokrasinin geldiğini söyledi.
Doğan, diğer engelleri ise politikalardaki stratejik anlamda istikrarsızlık ve eğitimli iş gücü noksanlığı şeklinde sıraladı.
Diğer önemli göstergenin ise yine WEF tarafından hazırlanan "Küresel Risk Raporu"nda yer alan değerlendirmeler olduğunu ifade eden Doğan, bunların da sırasıyla ekonomik, çevresel, jeopolitik, toplumsal ve teknolojik riskler olduğunu belirtti.
Doğan, "ilk 10" risk haritasında ise mali krizler, işsizlik, su krizi, gelir dağılımı eşitsizliği, iklim değişikliğine uyum sorunu, atmosfer olaylarının artması, küresel yönetişim hataları, gıda krizi, mali, büyük bir kurumun ülkeler bazında çöküşü, derin politik ve sosyal istikrarsızlıkların yer aldığını kaydetti.
Gerek küresel rekabet şartlarında gücü artırmak, gerekse riskleri karşılamada bir kurumsal kalite seferberliğine ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Doğan, aynı dili konuşan ve hedefe yönelen kamu kurum ve kuruluşlarında ve özel sektör işletmelerinde, toplum gönüllüleri oluşturulması gerektiğini söyledi.
İnovasyonun da temel taşlarının bunlar olduğuna işaret eden Doğan, KalDer'in 24 yıldır Türkiye'de bunun öncülüğünü yaptığını, vizyonlarının yaşam kalitesini yükseltmek, tüm toplumun kabullenebileceği ortak bir çağrıyı karşılamak olduğunu dile getirdi.
"Güç savaşı, yerini bugün yeni fikirler ve inovasyon yarışına bıraktı"
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cansen Başaran Symes de gelecek dönemde de KalDer ve TÜSİAD'ın kalite yolculuğunu daha ileri taşıyacağını dile getirdi.
Dünyanın en büyük şirketlerinin bugün orta sıralar yer aldığını, belki yarın isimlerinin dahi hatırlanmayacağı zorlu dönemlerden geçildiğini belirten Symes, değişim ve rekabetin yıkıcılığını, tüm alanlarda hissettirdiğini ifade etti.
Bilgi teknolojilerinin gelişimiyle kimilerince küresel rekabette çağ atlama olarak tanımlanan yeni bir devrime tanıklık edildiğini vurgulayan Symes, şunları kaydetti:
"Geçmişte doğal kaynaklar ve hammadde üzerinden yürütülen güç savaşının, yerini bugün yeni fikirler ve inovasyon yarışına bırakmasıyla, insan zekasının ürünü olan fikir ve yaratıcılık, bilgi ekonomilerinin ana üretim aracı haline geldi. İnsana yatırım yapan, bilim ve teknoloji üreten ülkeler, ekonomik büyümelerini sürdürülebilir hale getirirken, teknoloji oluşturma kapasitelerini de artırma şansını yakalıyor.
Türkiye'de yeni fikir ve yaratıcılık yaygın olmasına rağmen maalesef bu hazineyi yeterince iyi değerlendiremediğimizi görüyoruz. Son yıllarda ekonomik performansıyla dünyanın önde gelen ülkeleri arasına giren Türkiye'nin, ihracat dengesini sağlaması ve ekonomisini bir üst seviyeye taşımasının yolu, bilgi ekonomisine dönüşümden geçmektedir. Bu dönüşümde, Türkiye'nin bilişim teknolojisini kullanarak verimliliğini artırmasının yanı sıra katma değeri yüksek, yenilikçi, çevreyle dost, küresel norm ve standartlara uygun ürünler üretmesi ve bunları kendi markalarıyla dünya pazarlarında yarıştırması gerekiyor."
Symes, Türkiye'de son 15 yılda Ar-Ge harcamalarının yıllık yüzde 10'dan fazla artarak Türkiye'nin bu alanda Avrupa'nın en hızlı büyüme oranını yakalayan 4. ülke olmasının kendilerini çok heyecanlandırdığını söyledi.
Tüm bu göstergelerin son yıllarda Ar-Ge politikasının, sanayi politikası altında öncelikli bir yere sahip olması ve destelenmesinin önemli sonuçları olduğunu dile getiren Symes, bu desteklere karşın Ar-Ge faaliyetlerinin yenilikle korunmadığı ve bu yenilik koruma altına alınmadığı sürece katma değer oluştururken zorlanmaya devam edileceğini aktardı.
"Her zaman kendinizi yenilemelisiniz"
Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu ise kaliteye 50 yıl önce bu kadar değer verilseydi şu anda çok farklı yerlerde olabileceklerini söyledi.
"Eğer siz antrenmanınızı iyi yapmazsanız, sahaya çıktığınızda mağlup olursunuz. Her zaman kendinizi yenilemek mecburiyetindesiniz" diyen Zorlu, yenilik yapılmazsa ilerlemenin gerçekleşemeyeceğini vurguladı.
Doğan Online Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner de "Dijital Dünyada Girişimcilik" hakkında yaptığı konuşmada, dijital çağda girişimciliğin tanımının, geleneksel anlamdan farklılaştığını kaydetti.
Boyner, "Her 15 yılda bir yeni Google'lar yeni Apple'lar çıkıyor. Değişim hızı bu çağın tek emin olduğumuz özelliği" ifadelerini kullandı. - İstanbul