22. Avrasya Ekonomi Zirvesi
Türk Süryani Kadim Cemaati Ruhani Reisi Yusuf Çetin, tarihte su kıtlığından dolayı birçok milletin göç ettiğini belirterek, "Eğer dil, din, millet ve benzeri hiçbir ayrım gözetmeksizin su kaynakları adil bir şekilde paylaşılırsa, yüce Allah insanların üzerine rahmetini zamanında yağdıracak,...
Türk Süryani Kadim Cemaati Ruhani Reisi Yusuf Çetin, tarihte su kıtlığından dolayı birçok milletin göç ettiğini belirterek, "Eğer dil, din, millet ve benzeri hiçbir ayrım gözetmeksizin su kaynakları adil bir şekilde paylaşılırsa, yüce Allah insanların üzerine rahmetini zamanında yağdıracak, su kıtlığından dolayı dünyamızda göç olmayacaktır." dedi.
Marmara Grubu Vakfı tarafından "Geleceğe Sorumluluk" ana temasıyla düzenlenen 22. Avrasya Ekonomi Zirvesinin "Su ve Göç-Su ve Din" başlıklı oturumunda konuşan Çetin, toprak, hava ve ateşin yanında suyun da dünyanın 4 hayati unsurundan biri olduğunu, bunlardan bir eksik olduğunda, dünya üzerinde hayatın mümkün olmayacağını söyledi.
Tek tanrılı dinler olan Musevilik, Hristiyanlık ve İslamiyet inancında suyun çok hayati bir anlamı olduğunu ifade eden Çetin, günlük yaşamda suyun insanlar için vazgeçilmez bir meta olduğunu, insan bedeninin yüzde 65'inin, dünyanın da üçte ikisinin sudan oluştuğunu kaydetti.
Çetin, Hristiyanlık inancındaki vaftiz olayında da suyun temel unsur olduğuna işaret ederek, "Suyla vaftiz, Allah'a dönüş ve kilise üyeliğine kabul anlamına gelir. Bununla tövbe eden kişinin günahları silinir, Tanrı'nın kutsal aracılığıyla yeniden hayata doğuşu gerçekleşir. Yalnız vaftizde değil, su dinsel birçok tören ve ritüelde de çok önemli bir yer tutar." diye konuştu.
Suyun yaşam kaynağı olduğu gibi ölümcül de olabileceğini aktaran Çetin, bunu Tevrat'ta Nuh'un gemisi anlatısında gördüklerini, Allah'ın insanlığı ve dünyayı selle cezalandırdığını dile getirdi.
"İnsanları diğerlerinin sıkıntılarına duyarlı olmaya teşvik etmeliyiz"
Yusuf Çetin, Güneydoğu Bölgesinde kuraklık olduğu seneler. insanların kendi inançlarına göre yeryüzüne yağmur yağdırması için Allah'a dua etmeye çıktıklarını, insanların su unsurunu Allah'ın rahmetinden beklediklerini ve halk dilinde yağmurun başka bir adının da rahmet olduğunu ifade etti.
Suyun göçle ilişkisine değinen Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tarihe baktığımızda, su kıtlığından dolayı birçok milletin göç ettiğini görüyoruz. Dünyadaki milyonlarca insan, özellikle Afrika kıtasından günlük ihtiyacı olan suyu bulmak için kilometrelerce yol kat etmek, bazıları da göç etmek zorunda kalıyor. Bu da ülkeler arasında, içinden çıkılmaz çatışmalara yol açıyor. Bu tür durumların olmaması için hepimize görevler düşüyor. Din adamları olarak bu konuda bizim için en önemlisi, insanlığımızı kardeş sevgisi içinde, öteki insanların ihtiyaçlarına, sıkıntılarına duyarlı olmalarını, ellerindekini onlarla paylaşmaktan kaçınmamaları yönünde teşvik etmek olacaktır. Öte yandan, devletlerin görevi de Birleşmiş Milletler önderliğinde, sorunlar büyümeden yeryüzü su kaynaklarını bütün insanların yararına adil bir şekilde paylaşmak olacaktır. Eğer dil, din, millet ve benzeri hiçbir ayrım gözetmeksizin su kaynakları adil bir şekilde paylaşılırsa, yüce Allah insanların üzerine rahmetini zamanında yağdıracak, su kıtlığından dolayı dünyamızda göç olmayacaktır."
"Türkiye'de 40 bin civarında Hristiyan mülteci var"
Türkiye Süryanileri Katolik Patrik Vekili Orhan Çanlı da, insanlığın medeniyetle tanıştığı ilk günden beri doğadaki mevcut 4 element içinde suya çok değer verdiğini söyledi.
Katolik Kilisesinin birkaç yıldan beri tüm dünya yaratılışının korunması için dua gününde su sorununa dikkati çektiğini aktaran Çanlı, "Yaşadığımız hayat bizi hep kendimiz için yaşamaya itiyor. Dolayısıyla Yahudilerin, Hristiyanların ve Müslümanların, Allah'a olan sevgimizden ilham alarak, beraberce barış ve huzur içinde yaşamaları gerektiğine inanıyoruz. Bu bizim gelecek nesillere bırakabileceğimiz en güzel örnektir ve büyük bir sorumluluktur." değerlendirmesini yaptı.
Çanlı, Türkiye'nin 3,5 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yaptığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda bırakılarak, canlarını ve yiyeceklerini kurtarmaya çalışan insanların arasında, 2014 yılından itibaren artan göç dolayısıyla Türkiye'nin çeşitli şehirlerine yerleşen 40 bin civarında Hristiyan mülteci var. Bu insanlar Ortadoğu'daki 5 bin yıllık tarihlerinden feragat etmek mecburiyetinde bırakıldılar. Bu dağılma Süryani toplumu için büyük bir kayıp anlamına gelmektedir. Devletimizin din, dil, ırk ayrımı yapmadan savaştan kaçan bu insanları kabul etmesi, tüm dünya ülkelerinin örnek alması gereken bir davranıştır."