Haberler
İsrail ve Lübnan, savaşın bitmesi için bazı konularda anlaştı

İki ülke anlaştı! Aylardır devam eden savaşın bitmesi artık an meselesi

Meclis Başkanlığı'na sunuldu! 2 milyar TL'lik Genel Sağlık Sigortası borcu silinecek

Meclis Başkanlığı'na sunuldu! 400 bin kişinin borcu siliniyor

Ailesini katleden Bahtiyar Aladağ berber dükkanında aylarca atış talimi yapmış

7 kişiyi öldüren cani, katliama aylar öncesinden hazırlanmış

10 Kasım törenine katılmayan öğrenciye tebligat göndermişti: Müdür hakkında suç duyurusu

10 Kasım törenine katılmayan öğrenciye tebligat göndermişti! Müdür hakkında suç duyurusu

21. Yılında 28 Şubat Mağdurları - Mağdurlar Af Değil, Yeniden Yargılanma Talep Ediyor

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İSTANBUL / EMİN İLERİ - MUHYEDDİN BEYCA "İslami Hareket Örgütü" üyeliği iddiasıyla 1994'te gözaltına alınan, Devlet Güvenlik Mahkemesinde (DGM) yargılanıp 1995'te onanan kararla müebbet hapse mahkum edilen Abdülselam Durmaz'ın yakınları yeniden yargılanma talep ediyor.

İSTANBUL / EMİN İLERİ - MUHYEDDİN BEYCA "İslami Hareket Örgütü" üyeliği iddiasıyla 1994'te gözaltına alınan, Devlet Güvenlik Mahkemesinde (DGM) yargılanıp 1995'te onanan kararla müebbet hapse mahkum edilen Abdülselam Durmaz'ın yakınları yeniden yargılanma talep ediyor.

24 yıldır tutuklu olan Abdülselam Durmaz'ın ağabeyi Tevfik Durmaz, AA muhabirine, Abdülselam'ın üzerine atılan suçların ispatsız ve delilsiz olduğunu ifade ederek yeniden yargılanması gerektiğini anlattı.

Durmaz, kardeşinin 1994'te 20 yaşındayken üç arkadaşıyla beraber "İslami Hareket Örgütü" üyesi olmak iddiasıyla gözaltına alındığını ve "anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etme" suçundan mahkum edildiğini, 1995 yılında karar verildiği halde ana davanın 2002 yılında karara bağlandığını söyledi.

"1995'te henüz böyle bir örgütün varlığı bile tartışmalıdır." diyen Durmaz, kardeşinin dindar biri olduğunu, üniversite sınavlarına hazırlanmak için Batman'dan İzmir'e gittiğini, kısa bir süre sonra da polis tarafından yakalanıp 14 gün boyunca ağır işkencelere maruz kaldığını ifade etti.

Kardeşinin gözaltında iken zor günler geçirdiğini anlatan Durmaz, "Bu işkence sürecinde polisler, 'eğer sen Fethullah Gülen hocanın cemaatine bağlı olsaydın bugün burada olmazdın' diye ifadeler kullanmışlar. İşkence yaptıkları zaman, namaz vakitlerinde ara veriyorlar, namazı kıldıktan sonra tekrar gelip işkenceye devam ediyorlar." dedi.

Durmaz, FETÖ'nün 1990'dan itibaren cemaatleri, grupları terörize ederek, birtakım örgütsel suçlar yükleyerek onları toplum nezdinde suçlu hale getirdiğini belirtti.

Kardeşine delilsiz suçlar yüklendiğini, idam olmadığı için cezasının ömür boyu hapse çevrildiğini belirten Durmaz, şöyle konuştu:

"Bu örgütün mensubu olan insanlar şu ana kadar böyle bir örgütün varlığını kabul

etmedi, 30'a yakın insan bu örgütün mensubu olmakla

suçlanıyor. Kardeşimin dosyasında öldürme olayı yok, yaralama olayı yok, silahlı bir mücadele yok, böyle

bir olay yok. Daha çok fidye olayı gündeme getiriliyor polis tarafından, fidyeye sebep olan çocuğun Abdülselam'a yönelik, "evet bu beni kaçırdı" diye bir ifadesi yok, parmak izi yok, delil yok ama o

günün koşullarında üstten biri emrediyor. Zaten brifinglerle insanlar yargılandı, hukuki süreçler

işlemedi, tamamı siyasi süreçle işlendi o dönemde. İnsanlar siyasi süreçlerin kurbanları olarak seçildi."

Durmaz, kardeşi ve arkadaşları yakalandığı zaman, bunlara bir "örgüt isimi takmaları" gerektiğini düşünen kişilerin olduğunu ileri sürerek, şöyle devam etti:

"İlkin bunlara 'İslami Hareket Süreci' denildi. Sonra baktılar ki 'İslami Hareket Süreci' bu insanlara

uymuyor. Denildi ki evde yakalanan birtakım dokümanlardan esinlenerek bunlar "İslami Hareket Örgütü" olabilir. Bu isimle yargılandılar. Dönemin emniyet müdürü 'bu örgütün varlığına ilişkin elimizde yeterli

delil yok' diye Milliyet gazetesine demeç verdi. Dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin bu

demeç üzerine emniyet müdürünü görevden aldı. 2010 yılında ana dava diye bir dava var. İstanbul'da

yakalanan arkadaşlar oluyor, 20'ye yakın insan yakalandı. Bu insanların oluşturduğu bir ana dava var, bu ana dava 2010 yılında kabul ediliyor, dolayısıyla mahkeme tarafından örgüt tanınmış oluyor. Fakat

1995 yılında olmayan bir örgütten, tanınmayan bir örgütten dolayı Abdüsselam idama mahkum

ediliyor. Burada çok ciddi bir tezat var, bir çelişki var. Bir insana idam cezası veriyorsunuz örgüt üyesi olmaktan ama böyle bir örgüt yok, bu örgüt yıllar sonra kabul ediliyor."

Ahmet Tevfik Durmaz, kardeşi Abdülselam'ın 24 yıldır tutuklu olduğunu hatırlatarak, hapse atıldıktan sonraki süreçte topluma kazandırma yasasına ilişkin müracaatta

bulunduğunu ancak Yargıtay tarafından dosyanın okunmadan reddedildiğini belirtti.

Kardeşi ve arkadaşlarının 24 yıldır adalet beklediğini vurgulayan Durmaz, "Bu insanlar hukuktan, adaletten istifade edemedi ve çeyrek asırdır içeride yatıyorlar. Bu mağduriyetlere ilişkin yeniden yargılamaya yönelik bir düzenleme

talep ediyoruz. Biz af istemiyoruz, yeniden yargılanmayı talep ediyoruz, istiyoruz ki geç de olsa hak

yerine gelsin. İstiyoruz ki 28 Şubat son şubatımız olsun. Annelerimiz, babalarımız çok sıkıntı çekti.

Babam 93 yaşında artık yürüyemiyor, 'artık beni oğluma kavuşturun' diye bir isteği vardı, bu gazetelere

de yansıdı. Ailelerin tek arzusu çocuklarının yeniden yargılanması." ifadelerini kullandı.

-"28 Şubat olmasaydı çocuklarımız ceza almazdı"

Batman'da yaşayan Abdülselam Durmaz'ın babası Ahmet Durmaz ise 28 Şubat dönemine gidilen süreçte yapılan kumpaslar sonucu oğluna ömür boyu hapis cezası verildiğini belirterek, oğlunun suçsuz olduğunun kanıtlanabilmesi için yeniden yargılanması talebinde bulundu.

Oğlunun suçsuz olduğunu ifade eden Durmaz, cezayı veren hakimin FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklandığını vurguladı.

Baba Durmaz, şöyle devam etti:

"Allah da biliyor ki bu çocuğun hiçbir şeyden haberi yoktu. Bir gün baktık ki arkadaşlarıyla onu tutukladılar. Ona sordular 'Sen necisin' diye. O da 'biz hiçbir şey değiliz sadece Müslümanız, Kur'an okuyoruz, hiçbir şeyle alakamız yoktur' dedi. Allah adına yemin ederim ki sebepsiz bir şekilde tutuklandılar. 28 Şubat darbesinden sonra Yargıtay 9. Ceza Dairesi dosyayı okumadan cezalarını onadı. Suçsuz oldukları halde hakim ömür boyu ceza verdi. Çok ağır bir ceza. 24 yıldır cezaevinde. Hiçbir kabahati de yoktu. 28 Şubat darbesi yapıldı, devlet bir anda ters yüz oldu. Nasıl olduysa ceza verdiler. 28 Şubat olmasaydı çocuklarımız ceza almazdı."

Eşi Zeynep Durmaz'ın üzüntüden devamlı ağladığını ve hastalanarak vefat ettiğini bildiren Durmaz, "Eşim oğlunu göremeden vefat etti. Keşke ben oğlumu görseydim artık. Bende de mecal kalmadı. Ben de üzüntüden felç geçirdim artık yürüyemiyorum. Bir gözüm kör oldu, diğeri de az görüyor. Önümü de göremiyorum artık. Cezaevlerine de gidemiyorum. Allah devletimize zeval vermesin, ömrünü uzatsın. Bizim isteğimiz, arzumuz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu çocuklarımızın hakkını sorması ve onları cezaevinden salıvermesidir. Kim onları sorsa Allah onlardan razı olsun. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ricamız dosyalarını açtırsın, baksınlar... Onlar da görecek ki hiçbir suçları yok." diye konuştu.

Ahmet Durmaz, yeniden yargılama yapıldıktan sonra oğlunun serbest bırakılacağına inandığını sözlerine ekledi.

Kaynak: AA / Güncel
title